|
... ve Avrupa Mısır’da bir darbe olduğunu hatırlar...

Avrupa Parlamentosu 9 Mart itibariyle nihayet Mısır'da Gazetecilere ve genel olarak hapishanelerdeki insan hakları ihlallerine değinen bir adım attı ve Avrupa Birliği ülkelerine, hak ihlalleri ve işkenceler dolayısıyla Mısır'a yapılan yardımları durdurmasını tavsiye etti. Tavsiye kararı Mısır Devriminin 5. Yıldönümü olan 25 Ocak'ta evinden çıktıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan genç İtalyan gazeteci Giulio Regeni'nin geçtiğimiz günlerde Kahire-İskenderiye çöl yolu üzerinde ölü bulunması üzerine alındı. Regeni'nin vücudunda çok sayıda darp izi, morluk, yanma gibi işkence belirtileri olduğu kaydedildi.



Bu olay üzerine İtalyan makamları her düzeyden Mısır yönetimine bu olayın aydınlatılması için çağrıda bulundu, ancak bir süre sonra bu çağrının ne kadar anlamsız olduğunun bizzat kendileri tarafından ayırdına varıldı.

Çünkü Mısır'da üç yıldan beri bir askeri darbenin var olduğu ve bu darbenin despot yönetimi yüzünden her gün Regeni olayına benzer bir kaç olayın yaşanıyor olduğu hatırlandı.


Daha askeri darbenin ilk günlerinde tamamen barışçıl gösterilerini ve haklı itirazlarını yapmakta olan ve hiç biri üzerinde bir çakı bile taşımayan 3 bin insan en acımasız ve vahşi şekilde meydanda, bir gün içinde katledildi. O günden sonra Mısır'da gazetecilerin veya sıradan insanların bir anda ortalıktan kaybolmaları, sonradan cesetlerinin bir kenarda bulunması veya kendilerinden bir daha hiç haber alınamaması veya uzun süre hapishanelerde mahkeme edilmeden keyfi bir biçimde tutulmaları en sıradan en rutin uygulamalardan biri haline gelmiş bulunuyor.



Mısır Haklar ve Özgürlükler Koordinasyonu

, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü münasebetiyle yayınladığı

raporda

sadece

“Barışçıl gösteriler esnasında, işkence altında ve tıbbi ihmal sebebiyle kanunsuz yollarla öldürülen insan sayısı”

nı 3 bin 946 kişi olarak kaydetmiş. Bunlardan 294 kişi gözaltında tıbbi ihmal sebebiyle, 72 kişi ise işkence altında hayatını kaybetmiş.



Aynı

rapora

göre,



1. Farklı zamanlarda ve değişik sürelerde kaybolan insan sayısı: Bin 950 kişi! Bunlardan 322 kişi hakkında soruşturma bile açılmadı!



2.

Çocuk yaşta gözaltına alınan insan sayısı:

690 kişi! Bunlardan halen 300 kadar çocuk, olaylarda rol üstlendikleri suçlamasıyla tutuklu bulunuyor!



3.

Tutuklanan kadın ve genç kız sayısı:

Bin 200 kişi! Bunlardan 66 kadın ve genç kız halen hapiste! Bayan Samiye Şenen vicahen, Bayan Sündüs Asım ise gıyaben idama mahkum edildi!



4.

Hakları çiğnenen öğrenci sayısı:

Bin 956 kişi! Bu öğrencilerden 245 kişi kanunsuz yollarla öldürüldü, bin 64 öğrencinin haksız yere okullarıyla ilişiği kesildi, 487 kız ve erkek öğrenci farklı zamanlarda ve farklı sürelerde bilinmeyen yerlerde zorla alıkonuldu, bin 60 kız ve erkek öğrenci askerî mahkemede yargılandı!



5.

Askerî mahkemede yargılanan sivil sayısı:

5 bin 203 kişi! Bunlardan 256 kişi kanunsuz şekilde askerî mahkemece yargılanıp hüküm giydi, 4 bin 947 sivilin ise kanunsuz şekilde askerî mahkemelerde muhakemesi sürüyor!



6.

Ağır işkence gören insan sayısı:

390 kişi!



7.

33 farklı davada idamla yargılanıp

dosyası görüş bildirmesi için Mısır Müftüsü'ne gönderilen insan sayısı:

Bin 728 kişi!


Raporun kaydettiği insan hakkı ihlalleri böylece uzayıp gidiyor.



İşin ilginç tarafı Mısır'da hapishanelerle ilgili sağlıklı bir istatistiğin bulunmaması. Halihazırda özellikle Devrim günlerinde neredeyse sıfırlanmış olan siyasi tutukluların sayısı üç yılını tamamlamak üzere olan darbe döneminde 60 bini bulmuş durumda.

Ekonominin tam bir iflas halini yansıttığı Mısır'da en temel ihtiyaçları karşılamaya gücü yetmeyen devlet bu esnada 10 yeni hapishane yapmış.


Mısır'da yönetimin karşısındaki muhalefet İhvan'ından liberaline, hatta selefilerine kadar hepsi silahsız direniş yollarını tercih etmekte oldukları için bu hak ihlalleri konusunda devletin sığındığı terör bahanesi hiç bir şekilde inandırıcı değil.


Mısır'da rejim muhalefetin gerçekten silahlı olmasını ve karşısında terörist eylemlere girişmesini gerçekten çok arzu etti. Böyle olsa işi çok daha kolay olacaktı. Böyle olmadığı halde İhvan'ı terör listesine aldırmak için büyük çabalar sarf etti.



Buna rağmen bir İtalyan gencinin işkenceyle öldürülmesine kadar, doğrusu dünya Mısır diktatörü Sisi'nin bunca hak ihlaline karşı kör, sağır ve dilsiz kalmaya devam etti.

Ne olaydı, o İtalyan genci de öldürülmeseydi de, Avrupa vicdanı biraz daha erken uyansaydı.


Darbeyi Ret ve Meşruiyete Destek İçin Ulusal İttifak Hareketinden (Tedamun)

yapılan yazılı açıklamada, gecikmiş de olsa Avrupa'nın bu kararı memnuniyetle karşılanmış ve Sisi ile ilişkilerin kesilmesi talebi, insanlık namına yenilenmiş.



Avrupa Parlamentosu'nun bu gecikmiş kararı Mısır'ı nasıl etkiler bilmiyoruz, ama şu ana kadar Mısır darbecisinin cesaretinin önemli bir kısmını Avrupalı suskunluğundan almış olduğunu da kaydetmek gerekiyor. Bugünlerde Suriye'deki mülteciler karşısında da büyük bir sınav fiyaskosu yaşıyor Avrupa. Bu fiyaskoya bir de Mısır karşısındaki sicilini tuttuğumuzda, ne yazık ki, Avrupa'nın trajik çöküşünden başka bir şey görünmüyor.


#Avrupa Parlamentosu
#Tedamun
#Mısır
#Askerî mahkeme
il y a 8 ans
... ve Avrupa Mısır’da bir darbe olduğunu hatırlar...
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle