Ankara ve İstanbul'da arka arkaya patlayan bombaların her biri bütün toplumda, akıllarda, izanlarda ve vicdanlarda da derin sarsıntılara yol açıyor. Patlayan her boma sadece masum insanların hayatına mal olmuyor, insanların hakikat algısına da, temel insani değerlere inançta da büyük sarsıntılara, aşınmalara yol açıyor.
Daha önce de dikkat çekmiştik (zaten epey dikkat çekici bir fark) Fransa'da terör saldırıları gerçekleştiğinde, bu saldırılar beklenen sarsıntıları sadece meydanda yaptı ama bu sarsıntı Fransa toplumunda, devletiyle milletiyle, bu arada uluslararası toplumla da önemli bir toparlanmaya vesile oldu.
ğı değer
. Bizde ise DEAŞ saldırınca birilerinin aklına DEAŞ'a tepki göstermek yerine hemen DEAŞ'ın hedefine, yani hükümete, Recep Tayyip Erdoğan'a vurmaya başlıyorlar.
Bombalama eylemi büyük bir gizlilik içinde organize ediliyor. Bombalama eyleminin failleri geçtikleri yollarda izlerini silmek veya yanlış yöne yönlendirmek üzere epey çalışmış oluyor ve hedef saptırabiliyorlar.
Bütün imkanlarıyla, duygularıyla hareket geçip terör eyleminin parça tesirini artırmak üzere seferber oluyorlar.
Eylemi DEAŞ'ın, PKK'nın veya DHKP-C'nin yapmış veya üstlenmiş olmasının hiç bir önemi yok. Her halükarda suçlu AK Parti'dir, bütün bunlar zaten Erdoğan yüzünden olmaktadır.
. Gezi hadisesinde devrede olan ittifakın aynısı bugün yine devrede ve hepsinin asıl büyük derdi Erdoğan. Öyle çok kademeli şifreleri yok bu ittifakın. Hepsi de aleni bir biçimde üzerine düşeni en etkili bir biçimde yapmaya çalışıyor, utanmadan, arlanmadan.
Türkiye'nin son 14 yıllık büyümesinin, kalkınmasının, bağımsızlaşmasının ve kendi varlık iradesine sahip çıkışının birilerine ne kadar rahatsız ettiği belli ki sır değil. Gezi hadisesi Türkiye'nin
projelerinin duyurulduğu, IMF'ye borcumuzun sıfırlandığı ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en düşük faiz seviyesinin yakalandığı tarihten sadece bir hafta sonra başladı. Bütün bu devrim niteliğindeki adımların sahibi ve bu iradenin somutlaştığı isim olarak Erdoğan'ın o günden itibaren bütün saldırıların hedefi olması elbette tesadüf değil.
O yüzden sadece Erdoğan'ın şahsına çalışıldı, onun itibarı aşındırılmaya çalışıldı. “Otoriter” lider imgesi bilhassa paralelin medyasında epey zamandır başlamış olan üretimine bu saatten itibaren büyük bir hız verildi.
. 17-25 Aralık'ta alenen ve doğrudan Erdoğan'ı hedef alan yargı-polis-medya işbirliğiyle kotarılan darbe teşebbüsünde de, bu sefer farklı roller üstlenmiş olsalar da koalisyon aynı aktörlerden oluştu.
Son terör hadiseleri bir darbe teşebbüsü için yeterince büyük bir dalga boyu oluşturdu. Bu dalgaya bakıldığında da yine aynı aktörlerin Gezi hadisesinden beri değişmeyen hedefinde Erdoğan'ın yer aldığı görülüyor.
Birilerini PKK'nın da bu işin içinde, paralellerle ve ulusalcılarla birlikte olması şaşırtıyor, ama daha ötesini de görmeleri gerekiyor şaşıranların.
Tam böyle bir ortamda KCK'nın eşbaşkanı Cemil Bayık'ın “hedefim Erdoğan'ı devirmek” deyişi, bütün bu saldırıların nasıl bir koordinasyon içinde olduğunu ve kimlerin enseyi ne kadar karartmış olduğunu gösteriyor.
. 17 Aralık'ta iş halledilmiş olsaydı belki PKK da bu şer ittifakının bir üyesi olarak kendini ele vermezdi. Herhangi biri bu işi tek başına kotarmış olsaydı diğer hainler kendilerini ortaya koymaz, böylece halka kendilerine biçilen role uygun olarak takındıkları maskeleri taşıyarak yaşamaya devam edeceklerdi. Oysa şimdi herkesin maskesi Erdoğan'a karşı kararttıkları enseleriyle düşmüş durumda.
Bu ittifakın yoğun ve ince işçiliğinin peşine takılan uluslararası medya bile teröre maruz kalan Türkiye'ye karşı bir taziyeden önce hemen Erdoğan'ı suçlayan bir söylemle harekete geçebiliyor.
Bütün bu kampanyanın söylediği şeyin özetini Cemil Bayık'ın talebi ve mezkur gazetelerin manşetleri ele veriyor. Hepsinin mealen söylediği şey şu:
Oysa Erdoğan'ı alınca Türkiye'yi teslim almış olacaklar, ve onca yılın tarihsel deneyimini bugün hafızasında canlandırmış bu halkın şu anda en iyi bildiği gerçek bu.
Erdoğan bu milletin kendisidir. Erdoğan'la birlikte bu millet uyanmış, yükselişe geçmiş, onunla birlikte kendini yeniden bulmuştur.