|
Adnan Saygun + Hartmann + Stradivarius…
G
edik Holdin
g
’in finanse ettiği Gedik Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı bünyesinde kurulan
Gedik Filarmoni Orkestrası
hafta başında ilk konserini verdi.

Ama ne konser… Tarihe not düşülecek bir etkinlik olduğunu söylersek abartmış olmayız.

Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı olarak kabul edilen
19 Mayıs 1919
’un 100. yıldönümü nedeniyle Orkestra, bu ilk konseri ‘19 Mayıs ruhuna’ armağan ettiğini söylüyor. Keşke bunun iletişimini çok daha köklü yapsalar ve de bu konseri ya da bir başkasını 19 Mayıs civarına yerleştirselermiş…
Konser programının oluşturulmasında belli ki bu ruh etkili olmuş… Bir dönem İstanbul’da yaşayan
Franz Liszt
’in “Prometheus” adlı senfonik şiiri, önünde dünya otoritelerinin saygıyla eğildiği ve ne hikmetse bizden çok Batı’daki metropollerde eserleri sıklıkla çalınan büyük bestecimiz
Ahmed Adnan Saygun
’un 1967 yılında bestelediği “Keman Konçertosu” ve
Ludwig van Beethoven
’ın kahramanlık, özgürlük, eşitlik temalı “3. Senfoni”si (
Eroica
)…

Özellikle Ahmed Adnan Saygun’un bu eserinin seslendirilmesi çok heyecan verici…

Ahmed Adnan Saygun, en önemli ‘yerli ve millî’ kültür değerlerimizden biri. 1991 yılında kaybettik maalesef… Yalnızca besteci değil, müzik eğitimi ve etnomüzikoloji alanlarındaki çalışmalarıyla, Türk müziğine katkılarıyla da müzik tarihine geçmiş dünya çapında bir kıymet bizim için…

1934 yılında 27 yaşındayken Atatürk’ün talebi üzerine iki ayda bestelediği ilk ulusal operamız olan
Özsoy, Yunus Emre Oratoryosu, Kerem, Köroğlu
ve
Gılgamış operaları, İnci’nin Kitabı
adlı piyano süiti en bilinen eserlerinden…
Saygun’un ilk büyük eseri olan Yunus Emre Oratoryosu, bir Türk besteci tarafından bestelenmiş ilk oratoryodur ve tamamı
Yunus Emre
’nin şiirlerinden oluşur… İngilizce, Fransızca, Almanca ve Macarca’ya çevrilen oratoryo, 1947 yılında Paris’te seslendirilmiş… 1958 yılında da
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu
’nda çalınmış… Sonra da Budapeşte, Viyana, Bremen, Berlin, Vatikan, Moskova, Astana ve pek çok merkezde…
Ne yazık ki eserlerini ülkemizde çok sık dinleme şansımız olmuyor. Gedik Filarmoni Orkestrası’nın konserinde bu eseri Alman keman virtüözü
Rebekka Hartmann
seslendirdi.
Rebekka Hanım başlı başına bir fenomen… Saygun’un eserlerini daha önce de sık sık çalmış ve pek çok eserini de kaydetmiş. Saygun’un keman konçertosu için “bir şaheser” diyor. Eserin güçlü, enerjik, ritmik yapısından ve ruhanî derinliğinden çok etkileniyormuş… Hartmann, eseri 1675 yapımı bir
Antonio Stradivarius
kemanla çaldı. Çok özel bir performanstı…
Gedik Sanat’ın Genel Sanat Yönetmeni
Caner Akgün
çalışmalarının amacının “Türk bestecilerinin ilk seslendirilişlerini yapmak, yeni eserler sipariş etmek, aynı zamanda da bu eserlerin doğru ve sağlıklı bir şekilde arşivlenmesini sağlamak” olduğunu söylemiş.

Bu sözleri mutlaka duymak, desteklemek ve yaygınlaşmasını sağlamak gerek… Millî kültürümüz, onu korudukça, büyüttükçe ve tanıttıkça gelişecektir…

  • En yerli Coca-Cola (mı?)
  • Ramazan ayına özel bazı ritüeller, dinî gerekliliklerle ilgisi olmasa da bu ayın ayrılmaz birer parçası olmuştur. Mahyâlar mesela… Ramazan pidesi… Güllaç… Bir de kapitalizmin en vahşi gülü
    Coca-Cola
    reklamları…
  • Coca-Cola her yıl Ramazan ayında öyle başarılı, mesajı doğru, anlamlı reklamlar yayınlıyor ki bir sene sonra ne yapacaklarını en azından iletişim tekniği açısından merakla bekler olduk. Sermayesinin ne olduğu dahi belli olmayan, ancak Müslüman olmadığından emin olduğumuz bu sapına kadar Amerikan markası, Ramazan ayının anlamını çoğu Müslümandan neredeyse daha iyi anlamış gibi görünüyor.
  • Bu yıl biraz da siyasi atmosfere gönderme yaparak farklılıklara rağmen bir arada olmanın değerini anlatan dostluk, komşuluk, arkadaşlık temalarının altını çizen, bir reklam filmini yayına sokmuşlar. Müzik olarak
    Ajda Pekkan
    ’ın 1975’te seslendirdiği, bugünkü çocukların bile bildiği “
    Hoşgör Sen
    ” şarkısını kullanmışlar. Sözleri biraz değiştirilmiş tabii: “Farklılıklar olsa da hiç takılma bunlara, bizi biz yapan bunlardır unutma”…
  • Kitlelerle iletişim kurmak isteyenlerin uyması gereken bazı kurallar var. Mesela, hedef kitlenin değerlerine uygun davranmak, yalın olmak ve duygulara hitap etmek… Bunları doğru düzgün yapmazsanız, iletişimin temel amacı olan ‘davranış değişikliği’ni sağlayamazsınız… Davranış değişikliği dediğimiz şu durumda Coca-Cola satışını artırmak elbette… Tabii bulunduğu her ülkenin kültür ve değerlerine göre pozisyon alarak…

#Gedik Holding
#Orkestra
#Konser
#Franz Liszt
#Ahmed Adnan Saygun
#Ludwig van Beethoven
#Rebekka Hartmann
#Antonio Stradivarius
#Coca-Cola
5 yıl önce
Adnan Saygun + Hartmann + Stradivarius…
Kara dinlilerle milletin savaşı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü