Malum cephenin “Kızıl Soros” Osman Kavala’yı kurtarma seferberliği şimdiye kadar sonuçsuz kaldı. Şu sıralar, bu defa Ahmet Altan’ı kurtarabilmek için yükleniyorlar.
Türkiye’deki Gladyo’nun Kaşarlanmış Etki Ajanı Ertuğrul, geçenlerde birden merhum Çetin Altan’ın 23 Mart 2008 tarihli bir yazısını arşivden çıkardı.
Altan’ın İlhan Selçuk’un gözaltına alınmasından birkaç gün önceki hatırasını alıntıladı:
“Geçen Salı akşamı Canan ile Mehmet Barlas’ın kırkıncı evlilik yıldönümlerini kutlama davetinde İlhan Selçuk’la karşılaşıp yine sarmaş dolaş olmuştuk. İkimiz de kırk yıl önce Canan’la Mehmet’in nikâh şahitleriydik…”
***
Sıfır Sıfır Yedi Ertuğrul, işte bu sahneler gözünün önüne geldiğinde tuhaf bir duyguya kapılmış da…
Mehmet Barlas’ı aramış, o da “Yıldönümünde bir araya geldiğimiz doğru da nikâh şahitlerimiz onlar değildi. Ama babam bana çok zengin bir gazeteci dostu çevresi miras bıraktı. Onlarla dostluklarımız hep devam etti” demiş…
Bu Kurnaz Tilki Ertuğrul da “günümüzde, görüş ayrılıklarına rağmen dostlukları sürdürme duygusunu neden kaybettik” falan diye iç geçiriyordu!
***
Ertesi günkü (29 Nisan) köşesinde Mister Barlas, Kurnaz Tilki’nin işte bu “muz ortasını” bakınız nasıl değerlendirdi:
“Şimdi Çetin Altan aramızda yok. Oğlu Ahmet Altan ise cezaevinde; bereket Mehmet Altan daha önce tahliye edildi. Eğer Kerime Altan ve Çetin Altan bugün yaşasalardı, evliliklerinin yetmiş birinci yılını her zamanki gibi evlatlarıyla birlikte kutlardık...”
Mister Barlas, “Coğrafyanın bize yazgı olarak sunduğu düşünce suçundan ötürü tutuklulukları bir noktada geride bırakmamızın zamanı geldi, geçiyor. Kendisi de şiir okudu diye cezaevine gönderilen Erdoğan sonunda bu reformu mutlaka yapacaktır.”
***
Barlas’ın Külliye adresine yolladığı “Ahmet Altan salıverilsin” anlamındaki bu ‘davetiyesinin’ ardından, Ertuğrul da 2 Mayıs tarihli köşesinde “Barlas’ın son yazılarını ilgiyle okuduğundan” bahsediyordu:
“Türkiye’nin önümüzdeki günlerde düşünce suçundan içeride bulunan insanları çıkaracağını ve bu krizden yine demokrasiyle çıkacağını umuyorum” diyerek de “Ahmet Altan için Seferberlik” görevini tamamlıyordu!
Bu vesileyle, 007 Ertuğrul’un 6 Kasım 2019 tarihli yazısından bir bölümü hatırlayalım:
“Nagehan Alçı, ‘Şimdi sıra Osman Kavala ile Mümtazer Türköne’de’ diye yazmış…
O meşum listeyi ben tamamlayayım: Şimdi sıra Selahattin Demirtaş’ta…”
***
Tam da burada “Demirtaş cezaevinde olmamalı” diyerek (6 Mayıs 2019) Kravatlı Terörist Demirtaş’ı Kurtarma Seferberliğine katılanlar arasında Mehmet Barlas’ın da yer aldığını hatırlayalım!
Hangi Barlas bu? Sabah’ta “Bu coğrafyada; ne kutsal kitapların söylemlerinin, ne de sona ermiş imparatorlukların öykülerinin rehberliğinde bir yere varılabilir” diye yazan (6 Aralık 2017) Baba Barlas!
Mister Barlas, 2 Ocak 2018 tarihli köşesinde ise “Türkiye’nin Suriye’de terör örgütlerine destek verdiğini” yazarak Paralel’in “TIR’ların durdurulması operasyonu” ve de Jan Dündar’la “pişti” yapıyordu!
Bir de “Ara Kalıp” çalışalım ve Canan Barlas’ın ağabeyi Nafiz Jan Paker’in “Öcalan’ın özgürlüğünü istiyorsunuz. Keşke olsa” dediğini (18 Nisan 2013) hatırlayalım!
FETÖ’den tutuklu CIA bağlantılı Enver Altaylı’nın Öğretmeni Ruzi Nazar’ın hayatını anlattığı biyografik kitabında yer alan satırları da buraya not edelim:
“Ruzi, 60’lı yıllarda sağ-sol ayrımı yapmaksızın Türk aydınlarının büyük çoğunluğuyla dostluklar kurdu, sohbetler yaptı. Çetin Altan, İlhan Selçuk, Abdi İpekçi, Galip Erdem, Gökhan Evliyaoğlu, Aydın Yalçın bunlardan bazıları idi…”
(“Ruzi Nazar: CIA’in Türk Casusu” adlı kitaptan, Doğan Kitap)
Finali, Mete Gündoğan’ın “Oyun Teorisi” adlı kitabından bir alıntıyla yapalım:
“Öyle bir oyun düşününüz ki, tüm oyuncular aynı ekipten! Ekibinizden birine karşı oynuyorsunuz!
Muhteşem bir kriptolojik kurgudur: Rakibiniz de, aslında sizinle aynı amaçlara hizmet eden biri oluyor. Siz ve rakibiniz (!) sizin için hangi strateji en büyük getiriyi sağlıyorsa onu tercih ediyorsunuz. Size karşı oynuyor gibi görünerek sizinle aynı amaca hizmet ediyor…”
***
İşbu Oyun Teorisi’ndeki derin hadise “Kontrollü Gerilim” Stratejisidir. Tezi de, anti-tezi de birlikte kontrol eden bir stratejiden bahsediyoruz…
Söz konusu stratejiyi uygulayıp “sağdan sola farklı etiketler taşıyan cepheleri yöneten” de sahne arkasındaki Derin Güç Odağıdır!
