|
İmalatçı sanayilere ucuz finansman desteği
Piyasalar yine Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (
PPK
) toplantısına odaklandı. Faiz artırımı satın alındı, toplantı sonuçları bekleniyor.
Merkez Bankası Başkanı ve Hazine ve Maliye Bakanının değişmesi, Cumhurbaşkanı’nın yeni bir ekonomik süreç başlayacağı, gerekirse acı reçete uygulanacağı açıklamaları piyasalara olumlu yansıdı. Bu gelimeler doğrultusunda
PPK toplantısında 3 ile 5 puan arasında bir faiz artırımı
bekleniyor.

Dünya negatif faizden bahsederken, biz yüzde 10,25 oranındaki faizin düşük olduğunu söylüyoruz (ağırlıklı ortala fonlama maliyeti 14,64 seviyesinde ve 1 haftalık repo faizi düşük olduğundan atıl kalmış).

**

Kur artışlarının içsel ve dışsal nedenleri olduğunu biliyoruz. Dışsal nedenlerden kaynaklı kur artışlarına müdahale yapma gücümüz yok. Fakat güçlü bir ekonomik yapı kur artışlarının makul seviyelerde olmasını sağlayacaktır.

Bilindiği gibi Türkiye sürekli
dış ticaret açığı ve cari açık
veren bir ülke.
Diğer taraftan daha önce alınan
dış borçların geri ödemesi
(borç servis yükü) söz konusu.
Yani, kısa vadede (yılda)
net 100 milyar doların üzerinde bir döviz girişine
ihtiyaç var.
Bu ihtiyaç büyük ölçüde
yabancı sermaye yatırımı ve dış borçlanma
ile karşılanıyor.
Önce
iç tasarrufların, sonra döviz getirici işlemlerin artırılması
gerekiyor. Döviz kazandırıcı işlemlerin başında da ihracat artışı geliyor.
Yine döviz çıkışına neden olan işlemleri azaltmak, yani
ithalatı kısıtlamak
gerekiyor. Bunu piyasa kuralları içinde, alternatiflerin iç piyasada üretilmesini (ithal ikamesi) sağlayarak yapmak lazım.

Türkiye ekonomisi üretim için gerekli ara ve yatırım malları yönünden ithalata bağımlı bir yapı arz etmektedir. Bu yapı da sürekli dış ticaret açığı (döviz ihtiyacı) üretmektedir.

**

Buna bir de
imalatçı ve ihracatçı reel sektöre finansal desteğin yetersizliği
eklenmektedir. Özellikle de kamu bankalarının kredi kullandırmadaki yanlış tercihlerinin iç tüketimi ve döviz talebini beslemesi enflasyonist etkiye neden olmaktadır.

Bugün, kalkınmanın finansmanından sorumlu banka (Kalkınma Bankası) genel müdür maaşının yüksekliği ve mekan taşıması ile gündeme gelmektedir. Mevzuatıyla uyumlu, öz sermayesi artırılarak uygun şartlar içeren kredi desteğini yaygınlaştırmalıdır.

Çiftçiyi, esnafı finanse etmek amacıyla kurulan
kamu bankalarının tüketimi değil, yerli sanayii destekleyen kredi tayınlaması yapması lazım.

Yabancıların kullandırdığı kredilerde kendi ürünlerinin alımını şart koşmaları çok sık rastlanan uygulamalardır.

G. Kore’nin
kalkınmanın ilk aşamasında kendi sanayi markalarını desteklediği, halkının
tüketim milliyetçiliği
yaptığı ve bugün dünyaya sunduğu önemli markalara sahip çıktığını görmekteyiz.
Türkiye’de
sanayi ürünü üreten
(makine, teknoloji içeren sanayi ürünü v.s.)
imalatçıları yüksek faizli işletme ve yatırım kredisiyle karşı karşıya bırakmak;
hem ihracatta, hem de iç piyasada yabancı satıcılara karşı
rekabet gücünü engellemektedir.
Adeta ilgili sektörlerde
yabancıların piyasada desteklenmesine yol açan bir finansman modeli
benimsemişiz. Çiftçileri makine, girdi temini için kredilendiriyoruz. Sonuçta, iç piyasa yönlendirmesi yapılmadığından, ithal makineye talep oluşturulmakta, adeta kamu kaynaklarıyla ithalatçı firmalar-yurtdışı üreticiler finanse edilmektedir.

**

Doğrudan tarıma makine ve girdi sağlayan, tamamen yerli üretime sahip sektörlerin uygun kredi ile finansmanı üretim maliyetlerini düşürecek ve kapasite kullanım oranlarını artıracaktır. Bu sayede hem iç piyasa ihtiyacını karşılayacak hem
ithalatın ikame edilmesine, döviz tasarrufu sağlanmasına, istihdam artışına, topyekün refah artışına katkı yapacaktır.

Türkiye gibi kaynak yetersizliği olan bir ülke kaynaklarını getirisi çok yüksek alanlarda kullanması gerekiyor. Burada özel bankalar kredi verirken kısa vadeli, yüksek kârlılığı düşünebilir. Ama kamu bankalarının kârlılık yanında kamu yararını, genel ekonomik iyileşmeyi de dikkate alması gerekmektedir.

O nedenle,
yerli malı seferberliği, yerli imalatın desteklenmesi;
yeni teknoloji, inovatif ürün, daha düşük maliyet ve çalışmayı destekleyen bir anlayış hem ithal ikamesi yaparak dövizin içeride kalmasını, hem de
uygun mali destekle üretim kapasitesinin artırılması
ile dünya ile rekabet edebilecek sektörel yapıları-yerli firmaları doğuracaktır.
Bizim
dünya ile rekabet edecek marka ürünleri çıkarmamız
doğru politikalarla, etkin finansal ve teknik desteklerle mümkün olacaktır. Kuvvetli fırtınaların yaşandığı piyasalarda kendi haline bırakılan, gelecek vaat eden firmalar budanmakta, gelişememektedir. Döviz ihtiyacını, dışa bağımlılığı,
kurları baskı altına almak için faiz artırma zorunluluğunu bu hikâyede aramak gerekir.

**

Yani
faizlerin arttırılması sorun çözücü değildir.
Mevcut sorunlar daha karmaşık, ağırlaşarak devam edecek demektir. Sadece, yüksek faiz geliri için gelecek kısa vadeli yabancı sermaye (döviz girişi)
geçici bir rahatlık sağlayacaktır.

Yeni tasa ve yeni hamama ihtiyacımız var.

#İmalat
#sanayi
#finansman
3 yıl önce
İmalatçı sanayilere ucuz finansman desteği
Siyaset, terör ve akademik sefalet
Nostalji ve ütopya arasında bayram
Amerika’nın mesajı
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...