|
Katılım bankaları ve Kur Korumalı Mevduat’ın tasfiyesi
Türkiye’nin jeoiktisadi mimarisi içinde jeofinansın önemli bir yeri var. Türk ekonomisi, enerji-savunma-finans üçlü sacayağına diğer sektörler göz ardı edilmeksizin yükselecek. Türkiye’nin jeoekonomik konumu içinde enerji ve savunma tarafına odaklanıldığında nasıl hızlıca sonuç alındığı görülüyor. Diğer taraftan Türkiye’nin bir jeofinansal stratejisi de var;
İstanbul Finans Merkezi
ve onun da merkezinde de katılım finans...
Fakat katılım finansta Türkiye’nin umduğu iç derinlik henüz sağlanamadı. Sanırım bu noktada
dik durup, doğru gitmek
belirleyici olacak. Ne demek istediğimi gündemi de meşgul eden bir örnekle açıklayayım.
Son dönemde Merkez Bankası tarafından atılan adımlardan Kur Korumalı Mevduat’ın (KKM) tasfiyesinin, TL mevduat hesaplarına dönüşüm stratejisiyle planlandığı anlaşılıyor. Ticari bankalara bu bağlamdaki hedefler hemen tanımlandı. Katılım bankalarına ise TL katılma hesaplarına (katılım bankası vadeli mevduatı) dönüşüm hedefi için
Nisan 2024
’e kadar süre verildi. Bu da KKM’de genel bir uzatma sinyali anlamına gelebilir, diye düşünüyorum. Fakat katılım bankaları ve KKM söz konusuyken meselenin bazı başka yönlerini de tartışmak gerekiyor. Böyle bakınca KKM’de genel bir uzatma düşüncesi, bir ayrışmaya düşüncesiyle yer değiştirir.

Katılım bankalarının TL katılma hesaplarına dönüşüm hedefinde kazandığı süre elbette ki iş modeli ile ilgili. Sonuçta esasen bir faiz taahhüt etmedikleri gibi bilanço pozisyonlarında yani katılım fonları ve kredileri arasında diğer banka türüne göre derin bir döviz cinsi uyumsuzluğu var. Müşterileri TL katılma hesaplarına geçmeye direnirse kur riskine maruz kalırlar.

Fakat hedefe uyumda başka bir zorluk daha var. Bazı katılım bankaları, son süreç boyunca ticari kredilere uyguladıkları kâr payı oranlarını düşük tutup (düzenlemede belirlendiği seviyelerde) üzerine yüksek komisyon alarak ilerlediler. Yani gerçekte komisyon eklendiğinde %40-50 maliyetle kullandırdıkları kredilerin maliyeti %20-30 olarak gösterildi.

Bunun katılma hesapları tarafında yansıması oldu. Şöyle ki; kâr payı katılım bankacılığı iş modelinde katılım hesap sahipleriyle paylaşılan kısımdır, komisyon ise bankanın katılım fonu havuzunun değil, kendi tüzelkişiliğinin hakkı olarak kabul edilir. Bu uygulamasıyla katılım bankaları yüksek kârlar elde ederken katılma hesaplarına %13 seviyelerinde kâr payı dağıttılar. Şimdi, TL mevduata dönüşüm hedefi gelince buldukları bu çözüm, ayaklarına dolanma potansiyeli taşıyor.

Bu nedenle de süreye ihtiyaç duyuyorlar. Fakat katılım bankalarının düşük kâr payı tahakkuklarının KKM uygulamasında sadece katılım hesap sahiplerini değil, devlet bütçesini de yorduğunu bilmek lazım.

Üstüne üstlük KKM hesabı açan müşterilerine kredi tarafında başka menfaatler önerip kâr paylaşım oranlarını da normal seviyesi olan 80-20’den 50-50’ye düşürmeleri, TCMB’nin telafi ettiği miktarın biraz daha artmasına neden oldu.

Daha fazla ortaklık finansmanları yapılsa bu sorun yaşanmazdı, diye düşünüyorum. Ama ortaklık kavrayışı katılım finansmanında yeterli olmadığı için bu şimdilik bir çözüm olarak görülemez. Ortaklığı uzun vade ile ilişkilendiren yaklaşımın değişmesi lazım önce. Hatta ortaklığı vade ile ilişkilendiren yaklaşımın da… (Meselenin bu kısmı arz yönlü-talep yönlü ürün, arz yönlü-talep yönlü iktisat konusu...)

Neyse, son gelişmeler ve düzenlemeler, KKM’nin tasfiyesinde
banka türü
bazında ayrışmaya gidileceğini gösterdi. (Bu hususta banka türündense tüzel-gerçek
müşteri
bazında ayrıştırılabileceği piyasada değerlendiriliyordu.) Banka türü bazında bu ayrışmanın daha dikkat çekecek şekilde devam edeceği düşünülebilir.

KKM tasfiyesi üzerine bu takvim gecikmesi böylece yeterince fikir veriyor. Ama bu ayrışma gereksiniminin katılım finansta neden dik durup, doğru yürünmesi gerektiğini anlatan bir dersi de içerdiğini düşünüyorum. Tüm bankalar kendilerince geçtiğimiz süreçte düzenlemenin etrafından dolanan yollar ve yöntemler geliştirdi. Sonra işler değişince herkes bir kere de sıyrılıp kenara çıktı. Katılım bankaları ise ortada kalakaldı. Hani mahallede yaramazlık yapılır, sıkıntı çıkarsa mahallenin en mazlum, en mülayim çocuğuna çıkar ya, işte öyle.

Böyle dolambaçlı işler düzgün var olmak isteyenlere yaramaz. Bundan sonra kısa vadeli menfaatlerdense vizyoner yaklaşımlara odaklanarak geleceğe yürünmeli...

#Ekonomi
#Banka
#Kur
#Yusuf Dinç
#Jeoekonomi
#Jeofinans
8 ay önce
Katılım bankaları ve Kur Korumalı Mevduat’ın tasfiyesi
Şeytanlar ve Sarmatlar...
Görev istenmez verilir (mi?)
Yine Gezi isyanı hayali, muhafazakâr “savrulma” ve yeni “çatı” arayışları.. 22 Mayıs’ta kimler ABD’ye gitti? Bu sefer kimler nerede dolaşıyor?
İyi Ki Varsınız
Bir Başka Mesele: Neden cinsiyet değiştiriyorlar?