|
Batılılar, neden Hz. Peygamber"e saldırıyorlar?

Wittenberg Kilisesi / Almanya. Bir dizi seminer için Almanya''dayım… Protestanlığın kurucusu Martin Luther''in Kilise''ye meydan okuduğu "95 Tez"ini kapısına çaktığı Wittenberg Kilisesi''ni ziyaret ediyoruz. Birazdan Nietzsche''nin Röcken köyündeki mezarına gideceğiz.

Gerek Nietzsche''nin mezarına, gerekse Berlin''de bir mezarlıkta yan yana yatan Fichte ve Hegel''le, tam karşılarındaki mütevazi mezarında eşiyle birlikte "uyuyan" Bertold Brecht''in mezarına ilişkin gözlemlerimi daha sonra paylaşacağım sizlerle.

Ama önce, Luther''in kilisesine yaptığım/ız ziyaret...

***

Wittenberg, Almanya''nın entelektüel, kültürel, sanatsal ve siyasî olarak Avrupa''ya öncülük etmesine yol açan Weimar''ın komşusu küçük bir kent. Önceden, Luther''in yaşadığı zamanlarda, önemli bir kentmiş...

Yabancı turist pek yok; her yerde rastlayabileceğimiz Japon turistler dışında tabii. Ama otobüslerle öğrenci dolup taşıyor Wittenberg Kilisesi: Anlaşılan o ki, Almanlar, dillerini ve dinlerini kuran adamı çocuklarına yakînen tanıtma konusunda bir hayli titizler.

Wittenberg''e girerken, Luther''i Kilise''ye isyana sürükleyen nedenlerin izini sürmeye, görmeye çalıştım kentte. 10-12 km öncesinde bu izlerden birini yakaladım ve birlikte yolculuk yaptığımız arkadaşlara da "tamam arkadaşlar, buldum galiba!" diyerek yoğun ağaçlarla dolu ormanı işaret ettim.

Bu orman, Luther''in hayatında dönüm noktası işlevi gören, kitaplardan hatırladığım işte o ormandı: Bir gün, büyük bir gürültüyle bu ormana, Luther''in evinin yanıbaşına bir şimşek düşer. Luther, kıl payı kurtulur ölümden. Ama çok korkar. İşte bu şimşek, Luther''in zihninde, psişesinde ve hayatında derin yaralar açar, izler bırakır. Kendisini Tanrı''ya adar, içine kapanır ve Kilise''de devrim yapacak köklü bir yol ayırımının temellerini atacak kıvılcımı bundan sonra çakar Luther.

Luther''in Batı''da büyük şizma / bölünme olarak nitelendirilen Kilise''nin parçalanmasının tohumlarını nasıl ektiğini Kilise''nin giriş kapısına çakılan şu sözü çok çarpıcı bir şekilde özetliyor: "Artık bundan böyle, ben, İncil''le doğrudan irtibat kurabilecek durumdayım."

***

Luther''in bu sözü, onun, Hıristiyanlık tarihinde yaptığı ve büyük bir yıkımla sonuçlanan tahribatın nerede gizli olduğunu bütün çıplaklığıyla gözler önüne seren bir sözdür: Hıristiyanlığın tarihi, peygamberin olmadığı bir tarihtir. Hz. İsa tanrılaştırıldığı ve Hz. İsa''nın bu dünyadan "göç"ünden sonra Hıristiyanların önünde onlara Allah''ın kelâm''ını anlatacak ve hayat hâline getirecek bir peygamber olmadığı için, Hıristiyanlar, zamanla bir ruhban sınıfı icat ettiler. Ve kutsallık atfettikleri, İsa-Mesih''in tecessüm ve tebeddün ettiğini söyledikleri Kilise''yi tanrılaştırdıkları için, Hıristiyanlık, ruhban sınıfının keyfî yorumlarıyla tarumar edildi.

Luther, Kilise''nin yanlışlıklarına meydan okurken, bu kez Hıristiyanlığı bitirecek, paçavraya çevirecek ve hayattan büsbütün uzaklaştıracak bir başka tehlikeli yönelimin tohumlarını ektiğinin farkında mıydı acaba?

Önceden, ruhban sınıfı, Tanrı''nın kelâmının ne anlama geldiğini açıklayan yegâne otorite olarak kabul edilmişti. Luther''den, dolayısıyla Protestanlık''tan sonra ise, bu kez, bütün Hıristiyanlar, Tanrı''nın kelâmını anlama ve açıklama konusunda yegâne otorite olarak kabul edildiler.

İşte Luther, Katolik Kilisesi''ne başkaldırdığı Wittenberg Kilisesi''nin girişinde yer alan sözüyle, herkesin, Kitabı doğrudan anlayabilecekleri gibi bir başka sapmanın önünü sonuna kadar açtı ve bunun sonucunda da hem herkes İncil''i kafasına göre anlamaya çalıştı, hem de Hıristiyanlık ve İncili, anlamını ve konumunu bütünüyle yitirmek gibi bir felâketin eşiğine sürüklendi.

Hıristiyanlığın paçavraya çevrilmesinin ve sonuçta da hayattan çekilmesinin birincil nedeni, Hıristiyanlık''ta bir peygamberin olmamasıdır.

Peygambersiz bir dinin tahrif ve tahrif edilmesi, elbette ki, çok kolaydır. Çünkü peygamberin fiilen aracılık, rehberlik ve öncülük etmediği bir dinde, bütün insanların İlâhî Söz''ü nasıl anlayıp hayata geçirebilecekleri ontolojik sorunu sökün eder ve böyle bir vasatta, bütün insanlar, İlâhî Söz''ü nasıl istiyorlarsa öyle anlayacakları metafizik bir felâketin eşiğine sürüklenmekten kurtulamazlar.

Luther''in Wittenberg Kilisesi''nin kapısının girişinde yer alan bu sözü, Batılıların neden Hz. Peygamber''e saldırdıklarını ayne''l-yakîn ve hakka''l-yakîn anlamama yetti.

Luther''in memleketinde Hıristiyanlığı / dini bitiren şeyin izini buldum. Bakalım Nietzsche''nin köyünde nasıl bir sürpriz bekliyor beni acaba?

13 yıl önce
Batılılar, neden Hz. Peygamber"e saldırıyorlar?
"Dersim" Üzerine,...
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı