|
"Pornografik" bir film izlediniz!

İstanbul, önemli bir zirveye ev sahipliği yaptı. Türkiye, bir haftadır, AGİT''le oturup, AGİT''le kalktı. Ne ki, hem medyamızın, hem de elitlerimizin AGİT zirvesine ilişkin resmettikleri tablo, gösterdikleri "pornografik film seyircisi" performansı, elitlerimizin de, medyamızın da dünyada olup bitenleri anlamaktan ne denli aciz; kendilerinden geçecek kadar ne denli sarhoş olduklarını bir kez daha gözler önüne serdi.

AGİT ve AGİT zirvesi dolayısıyla söylenenler, geliştirilen projeler bizim için, bölgemiz ve dünyanın geleceği için ne anlam ifade ediyordu? Bu zirveden önce geliştirilen ve bu zirvede daha bir pekiştirilen küresel projelerin dayandığı dinamikler, öncelikler ve değerlerin belirlenmesinde Türkiye herhangi bir rol oynayabilmiş miydi? Eğer oynamışsa, bu rol, bizim çıkarlarımız, önceliklerimiz, duyarlıklarımız ve tarihsel olarak oynadığımız rolle nereye kadar örtüşüyor; nereden sonra çatışıyordu?

Bu ve benzeri yığınla soru, ya sorulmadı; ya da sorulduğunda da, "biz"den, bizim ülkemizden çok (sahi, "biz" "kim"dik ki?) başkalarının çıkarları, öncelikleri ve dinamikleri esas alınarak sorulduğu için cevapsız kaldı.

Sonuçta, AGİT''ten geriye kalan şey, tam da çağımızın ruhunu, manzarasını yansıtan "pornografik bir film" oldu. Tastamam pornografik bir film izledik.

''Pornografi''nin görünümleri

Peki, çağımızın ruhu, manzarası nasıl bir görünüm arzediyor? Bu soruyu cevaplandırabilmek için, çağımızı en iyi anlayan ve resmeden iki asi ve dahi düşünüre, Jean Baudrillard''la, Paul Virillio''ya başvuracağım.

Jean Baudrillard bu bağlamda özetle şunları söyler: Çağımızda gerçek yoktur; nasıl olmuşsa olmuş, bir şekilde sırra kadem basmış; gerçeğin yerini, gerçek diye sunulan görüntü almıştır. Görüntü, yaşanan gerçekten daha gerçek katına yükselmiş; sanal da olsa, asıl yaşanan, duyumsanan, hissedilen ve görünen/gösterilen hiper-gerçek (=aşırı gerçek) halini almıştır.

Gerçekten de, Tanrı''nın, kutsal''ın yeryüzünden kovulmasıyla birlikte, insanları hayatın sıkıntılarından uzaklaştırabilmek için en uyduruk şeylerin bile, yerine göre olumlu, yerine göre olumsuz anlamlar üretebilmek amacıyla abartılarak, yüceltilerek, mitleştirilerek takdim edildiği bir zaman diliminde; kurmaca, hayali gerçeklikler, geçici hazlar ve dolayısıyla sahte-kutsallar, kutsallıklar ve efsaneler üretmekle yükümlü, kutsanan, kutsallaştırılan; tüm bu işleri yapabilmek için insan-üstü bir aktör, manipülatör ve medyatör rolü üstlenen kişilerin marifetleriyle, yaşadığımız gerçeklerin, cilalanarak, ambalajlanarak, paketlenenerek bambaşka şeylere dönüştürüldüğü; asıl gerçek olarak sunulduğu, kısacası her şeyin "pornografikleştirildiği"; yani "seyirlik bir malzeme"ye; keyifli, türlü hazlar veren bir maceraya tahvil edildiği bir çağda yaşıyoruz.

Tabi bu, içinde yaşadığımız kompleks ve kaotik çağın sergilediği manzaranın sadece bir yüzü. Bir başka yüzü daha var bu kompleks ve kaotik çağın.

Şu an içinde yaşadığımız dünyanın sergilediği manzaranın bir diğer yüzü ise, külyutmayan, kolay kolay her "lokma"yı "mide"ye yollamayan; görünenlerin ve gösterilenlerin ardında gizli olan veya gizlenen gerçekleri anlamaya ve anlamlandırmaya çalışan Fransız düşünürü Paul Virillio''nun çarpıcı bir şekilde ifade ettiği gibi, "film çekmekle, silah çekmenin birbirinden farkının kalmadığı" bir görünüm arzediyor.

Clintürk''ün maceraları

İşte AGİT zirvesi dolayısıyla Türkiye''de çağımızın bu iki yüzünü çok iyi yansıtan heyecanlı, keyifli ama ayartıcı; traji-komik bir final''le sonlanan pornografik bir film izledik.

Filmin, gerçekte AGİT''le doğrudan ilgisi filan olmayan ama başaktörlüğüne soyunan, Türk Parlamentosu''nda yaptığı konuşmadan sonra "Türk Gibi" manşetleriyle yepyeni kurtarıcımız olarak sunulan "Başkan Clintürk", tetiğe, daha Türkiye''ye gelmeden önce Washington Üniversitesi''nde yaptığı konuşmada basmıştı. Tıpkı ait olduğu 68 kuşağı gibi "savaşma, aşk yap" diye sloganlar atan ve bu slogana ne denli bağlı olduğunu İrlandalardan Filistinlere, Kıbrıslardan Balkanlara kadar "savaşmayın; barışın/aşk yapın" diyerek kanıtlayan, zaten hayatı "porno" olan Başkan Clintürk, başaktörü rolünü oynadığı heyecanlı, coşkulu, baştan çıkartıcı ve ayartıcı "pornografik bir film" çevirdi Türkiye''ye geldiğinde.

Nefes nefese, dakika dakika, canlı olarak herkes "Clintürk''ün Türkiye Maceraları"nı seyretti. Her gittiği yerde, hemen herkese dağıtmaktan çekinmediği gülücükleri, elma şekerleri ve öpücükleri renklendirdi; şenlendirdi ekranlarımızı! Biz tüm Türkiyeli film severler, Clintürk''ün Asiye''yi (=Türkiye''yi) kurtarmak adına yaptığı vaatleri, verdiği hediyeleri; çevirdiği maceraları; bizim diz boyu aşağılık kompleksleri yaşayan figüranlarımıza ve seyirci halkımıza dizdiği methiyeleri; yağdırdığı övgüleri saniyesi saniyesine izledik ve tüm ayrıntılarıyla konuşup durduk günlerce.

Filmin doruk noktası (katharsiz anı), Clintürk''ün, İzmit''teki depremzede Minik Erkan''ı kucağına alarak dakikalarca sevdiği, okşadığı tüm Türkiyeli izleyicileri baştan çıkaran, mest eden, kendinden geçiren, sarhoş eden "o unutulmaz an"dı. CNN Türk''ün muhabiri, o unutulmaz anı, tam bir ayini anlatırcasına kendinden geçerek tasvir ve takdim etmişti izleyicilere.

Clintürk''ün maceralı filminin sonlarına doğru, Asiye''yi (=Türkiye''yi) kurtarmak için İstanbul''a gelen Clintürk, ne olmuşsa olmuş, görkemli Osmanlı saraylarını, köşklerini gezerken asıl baklayı ağzından kaçırmış ve "Osmanlı yaşasaydı, ben bugün burada olamazdım" deyivermişti. İşte bu söz, filmin sonunda Asiye''nin vurulacağını haber veriyordu.

Bu söz, Clintürk''ün filmini, belli bir "film kültürü" birikimiyle donanıp, kaçınılmaz olarak Brecht''yen bir kuşkuyla, "entelektüel mesafe ve anlama çabası" ile seyreden benim gibi az sayıda "aktif izleyici"nin filmi çözmesine yetmişti. Clintürk''ün, Türkiye Maceraları filminde yapmak istediği şey, Asiye''yi kurtarıyorum diyerek Asiye''yi vurmayı (=yürüyüşünü durdurmayı) mı amaçlıyordu yoksa?

İşte biz, yeterli ve etraflı bir "film kültürü"nden yoksun olduğumuz için, bu "pornografik film"de ne anlatılmak istendiğini pek anlayamadık; aksine fena halde ayartıldık, ne yazık ki.


24 yıl önce
"Pornografik" bir film izlediniz!
Dostluk ve düşmanlık
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü