|
Türkiye"nin üç gerilim ekseni

Modern/leşme tarihimiz boyunca Türkiye''nin kaderi, üç gerilim ekseni etrafında belirleniyor ve yönlendiriliyor.

Elitler-Toplumsal Dinamikler Gerilimi

Birinci eksen, yönetici elitlerle toplum arasında yaşanan gerilim ekseni. Bu eksen, elitlerin kafalarında tasarladıkları, türlü mühendislik projeleri ve tepeden monteleme yöntemi ile hayata geçirmeye çalıştıkları, Nabi Avcı''nın "Resmi Türkiye" olarak adlandırdığı bir Türkiye tablosu sunuyor önümüze. Bu tabloda yer alması arzulanan tipler, çizgiler ve renkler, tümüyle hayali. Bu tablonun ruhunu ve dinamiklerini, toplumumuzun dinamikleri, anlam haritaları oluşturmuyor. Aksine, bu tabloya ruhunu veren tipler, renkler ve çizgiler, bizim toplumumuzun anlam haritalarını, dinamiklerini, deneyimlerini yoksayarak, olumsuzlayarak oluşturulmaya çalışılıyor. Dolayısıyla bu tablonun koordinatları, toplumumuzun hayatına her bakımdan anlam ve yön vermeye devam eden duyarlıkların, değerlerin ve dinamiklerin oluşturduğu koordinatlarla büyük ölçüde çelişiyor. Bu da elitlerle toplum arasında, adı tam olarak konulmayan bir gerilimin, çatışmanın ve yapay kavgaların yaşandığı anormal bir ilişki/sizlik, iletişim/sizlik biçimi üretiyor.

Elitler-Küresel Aktörler Gerilimi

İkinci gerilim ekseni, Türkiye''yi yöneten elitlerle, Türkiye üzerinde nüfuz ve etki kurmaya çalışan küresel aktörler veya güçler arasındaki ilişkide karşımıza çıkıyor. Bu eksendeki ilişki biçimi, Türkiye''nin yönetici elitlerinin çoklukla edilgen, küresel aktörlerin veya güçlerinse büyük ölçüde aktif konumda oldukları bir ilişki biçimi.

Bu eksende, birinci eksendekine benzer, çözülemeyecek boyutlarda bir gerilim yaşanmıyor. Yönetici elitler, edilgen konumda oldukları için, değişen dünya konjonktürüne göre kendilerini değiştirmekte, konumlarını belirlemekte pek fazla zorlanmıyorlar. Gerilim, sürgit küresel aktörlerin veya güçlerin istedikleri çerçevede aşıldığı için çok ciddi sorunlarla karşılaşılmıyor; hem küresel güçlerin hem de yönetici elitlerin lehine işlemesi sağlanan statükonun devam etmesi garanti altına alınıyor.

Toplumsal Dinamikler-Küresel Aktörler Gerilimi

Üçüncü gerilim ekseninin aktörleri, küresel aktörler veya güçler ile Türkiye''deki toplumsal dinamiklerden oluşuyor.

Bu gerilim ekseni biri ulusal düzlemde, öteki de küresel düzlemde yaşanan iki farklı süreçten sonra varlığını ve etkisini daha belirgin olarak hissettirmeye başladı.

Birinci düzlem, Türkiye''nin 1980''lerin başından itibaren dünyaya açılmaya karar vermesiyle birlikte kendisini ve etkilerini gösterdi. 1980''lere kadar Batı''ya da her bakımdan kapalı olan Türkiye''nin "kapılar"ı birdenbire dünyaya açılıverilince, ne denli dinamik, kabına sığmayan bir toplum olduğumuzu farketmeye başladık.

Bu durumu çok iyi gözlemleyen Türkiye ve bölgemiz üzerinde nüfuz ve etki kurmaya çalışan küresel aktörler ve güçler, Türkiye''deki toplumsal dinamiklerin haritasını daha net bir şekilde çıkarma ve böylelikle Türkiye''deki dinamikleri ve kamuoyunu hangi durumlarda, nasıl yönlendirebilecekleri konusunda fikir yürütebilme ve proje geliştirebilme imkanına kavuştular.

Üçüncü gerilim ekseninin varlığını ve etkisini hissettirdiği ikinci düzlem, Soğuk Savaş''ın sona ermesi ve küreselleşme ile birlikte devreye girdi. Bu süreçte küresel güçler, Türkiye''de elitlerle toplumsal dinamikler arasında yaşanan ve bir türlü çözüme kavuşturulamadığını –sevinerek- gördükleri gerilimli ilişkileri kendi çıkarları doğrultusunda manipüle ve kanalize edebileceklerini farkettiler.

Türkiye üzerinde etki ve nüfuz alanı oluşturmaya çalışan küresel aktörler ve güçler, bir yandan Türkiye''nin resmi söylemini belirleyen ve ülkeye vaziyet eden sivil ve askeri aktörleri, öte yandan da uzun bir süredir hapsedildiği çevre''nin kıskacından kurtularak siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda merkez''e doğru yürüdüğünü gözlemledikleri toplumsal dinamikleri, aynı ölçüde olmasa bile aynı anda dikkate almaları gerektiği sonucuna vardılar.

Bu, gerek elitler, gerek küresel güçler, gerekse toplumsal dinamiklerin gelecekte alabilecekleri tavırlar, geliştirebilecekleri söylemler ve atacakları adımlar açısından yeni bir durum. Bu durum, bundan sonra da ülkemizin çıkarlarını öne çıkaracak şekilde hareket edemezsek tehlikeli boyutlar kazanabilir.

Eğer yönetici elitler, birinci gerilim ekseninde yaşanan gerilimi, toplumsal dinamikleri gözardı ederek sürdürmekte ısrar edecek olurlarsa, Türkiye''deki toplumsal dinamikleri de yönlendirebilme imkanına kavuşan küresel güçler, ülkemizin ve bölgemizin kaderini ve geleceğini kendi öncelikleri ve çıkarları doğrultusunda yönlendirmekten çekinmeyeceklerdir. İşte 28 Şubat süreci bu yeni durumun en çarpıcı örneği.

24 yıl önce
Türkiye"nin üç gerilim ekseni
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle