|

Kobanî ve yeni misak-ı milli

Irak’ın fiilen üçe bölünmesi, Suriye’nin bundan böyle eskisi gibi olamayacağının net biçimde ortaya çıkması sözünü ettiğim Misak-ı Milli sınırlarının yeni versiyonuna hazır olmamızı gösteriyor. Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devleti fiilen var, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt yapılanması şu veya bu şekilde ortaya çıkacaktır ve Türkiye’ye için bu, yeni imkanlar sağlayacak potansiyeli barındıran bir fırsattır.

Yeni Şafak
04:00 - 8/02/2015 Pazar
Güncelleme: 20:22 - 7/02/2015 Cumartesi
Yeni Şafak
Vahdettin İnce

Ülkelerin duruma göre angajman kurallarının değiştiğini biliyoruz. Bütün dünyaya ilan ettiği bir tutumu olur ülkelerin. Sonra öyle bir gün gelir ki bu tutumun zarardan başka bir şey sağlamadığı anlaşılır, ya da yeni bir süreç belirir ve bu tutumun değişmesi kaçınılmaz olur. “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” gibi. Anlam itibariyle itiraz edilecek bir söylem değildir bu. Elbette hem kendi içinde hem çevrende huzurun egemen olmasını istemen son derece doğaldır. Ama bu söylem Türkiye’de “etrafımdaki dünya, özellikle İslam ülkeleri cayır cayır yansa umurumda olmaz” şeklinde uygulandı. 


Misaki Milli kavramı da ilk ortaya atıldığı zamanlarda galiplere bir mesaj niteliğindeydi. Biz, bu sınırların dışında kalan Osmanlı bakiyesiyle ilgilenmeyeceğiz. Nitekim Türkiye etrafındaki dünya ile ilgilenmedi de uzun süre. İlgilenmedi de ne oldu? Oralarda yangın sürerken buralarda hep istim üstünde yaşadı. Gereğinden fazla otoriterleşti, vatandaşlarının etkilenmemesi için akla hayale gelmedik önlemlere başvurdu. Mesela hacca gidilmemesi, en azından çok az sayıda insanın gitmesi için elden ne geldiyse yapıldı. Geçen yüzyılın yetmişli yıllarında her hac mevsimi aynı zamanda Arabistan’da kolera mevsimiydi. Kağıt üzerinde çizilen Misak-ı Milli’nin sosyal hayatta da çizilmesine yönelik stratejik adımlardı bunlar.


Kalıcı barışın yolunda!

Şimdi yeni bir dünyanın, yeni bir Ortadoğu’nun eşiğindeyiz ve tabi yeni bir Türkiye’nin önce siyasette sahne almasına, ardından pratikte etkin olmasına tanık olmak üzereyiz. Bu konjonktürde Misak-ı Milli gömleği kaçınılmaz olarak bize dar gelecektir. Bu angajmanın değiştirilmesinin zamanı gelmiştir.


Türkiye zihniyet olarak aslında PKK’nin silahlı çatışma başlattığı günden itibaren bu yola girmeye başlamıştı. Irak’taki gelişmeler, Suriye iç savaşı artık bir adım atmanın gerekliliğini ortaya koyuyor. Türkiye artık şu noktadadır. “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” diyerek içinde bulunduğun coğrafyadan kendini izole etmek ne içeride ne de dışarıda barışın hakim olmasını sağlamıyor. Bunun alternatifi tabi ki her yerde savaş değildir. Demek istediğim kalıcı barışın yolunu yeni konjonktürde bulacak tutumu sergilemektir.

Irak’ın fiilen üçe bölünmesi, Suriye’nin bundan böyle eskisi gibi olamayacağının net biçimde ortaya çıkması sözünü ettiğim Misak-ı Milli sınırlarının yeni versiyonuna hazır olmamızı gösteriyor. Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devleti fiilen var, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt yapılanması şu veya bu şekilde ortaya çıkacaktır ve Türkiye’ye için bu, yeni imkanlar sağlayacak potansiyeli barındıran bir fırsattır. Mevcut sınırlar değişmese de Türkiye’nin fiili olarak Kürtleri içine alacak bir formül üzerinde düşünmesinden söz ediyorum. Diğer bir ifadeyle Irak’ta ve Suriye’de olduğu gibi Kürtlerin göç vatanı olan Türkiye’nin Kürtlerin hamisi olmasını kast ediyorum. Külfetini çektiğin, sığınmacısına kucak açtığın, yaralısını tedavi ettiğin Kürtlerle arandaki sınırları anlamsızlaştırması gerekir Türkiye’nin. 

Birlikte yaşamak!

Aslında henüz söylem düzeyinde olmasa da özellikle Kobanî savaşında Türkiye’nin tarihin ve coğrafyanın zorlamasıyla yeni Misak-ı Milliyi düşünmesini sağlayacak adımları attığını söyleyebiliriz. Bir tek adını koymak kalıyor. Her şey hazır yani.

1 Mart tezkeresinde Amerikan ordusunun Irak’a Türkiye üzerinden girmesine izin vermeyen Türkiye’nin Kobanî savaşında pêşmergenin kendi topraklarından geçişine ve oradaki savaşçıların DAİŞ’e karşı bariz bir üstünlük sağlamasına izin vermesini başka nasıl izah edebiliriz?

Tarih, coğrafya, konjonktür Misaki-ı Milli’yi bu sefer Kürtlerin tümünü içine alacak şekilde revize etmemizi dayatıyor. Gerisi bunun formülünün bulunmasıyla ilgilidir. Siyasetçiler niçin vardır?

Kobanî’ye selam gönderen Davutoğlu, surda bir gedik açmış görünüyor. Bu arada Türklerin, Kobanî’de Kürtler zafer kazandı diye niçin hala sokaklara dökülüp kutlama yapmadıklarını anlayabilmiş değilim. Kürtler, birlikte kardeşçe büyümenin yollarını seriyor önünüze.

 
#kobani
#türkiye
#ortadoğu
9 yıl önce