|

Terzilikten Türkü Paşa'lığına Erzurum'dan Vatikan'a

Türkü Paşası olarak tanınan Raci Alkır, küçük yaştan beri ilahi, ağıt, türkü, tatyanla yoğrulduğu halde türkü söylemek ayıp sayıldığı için terzi olarak atıldı hayata. Aspendos tiyatrosunu mikrofonsuz inletecek kadar güçlü bir sesin sahibi Alkır, türküye karşı koyamadı ve sadece Türkiye'de değil Vatikan'da bile tanınıp sevildi.

Emeti Saruhan
00:00 - 20/03/2011 Pazar
Güncelleme: 22:29 - 19/03/2011 Cumartesi
Yeni Şafak
Terzilikten Türkü Paşa'lığına Erzurum'dan Vatikan'
Terzilikten Türkü Paşa'lığına Erzurum'dan Vatikan'

Davudi sesiyle söylediği tatyan Vatikan koridorlarına yayılınca yüzüne memnuniyetini belirten bir tebessüm yayılmış Papa'nın. Erzurum Nakşibendi şeyhi Alvarlı Mehmet Efendi'nin sohbet halkasından yükselip Papa'nın odasına kadar ulaşan, TRT mikrofonlarında adeta patlayan bu ses Erzurum'un Türkü Paşa'sı Raci Alkır'ın sesi. 7 yaşında söylemeye başladığı türküleri, gazelleri, tatyanları, 77 yaşında söylemeye devam ediyor, sanatçının emeklisi olmaz çünkü. Çıkan hemen hemen her Türk Halk Müziği albümünde onun bir parçası var. Yaklaşık 80 derlemede imzası olunca bu kaçınılmaz. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı'nın düzenlediği Raci Alkır'a saygı gecesinde, oğluyla birlikte sahne aldı. Biz de fırsattan istifade edip Raci Alkır ve oğlu Vahit Alkır'la görüştük.

TASAVVUFTAN BESLENİYOR

Raci Alkır'ın müziği tasavvufla yoğrulmuş. Küçük yaşlarından beri evlerinde gerçekleşen sohbetlerden feyz almış. Çok büyük zat diye tarif ettiği Alvarlı Mehmet Efendi'nin sohbet halkası kurulurmuş evlerinde. “Bizim evde devamlı toplantılar olurdu. Erzurum gazelhanları vardı güzel okuyanlar, hanedenler vardı. Ben onlardan esinlendim. Onlardan aldığım gazelleri, tatyan, ağıt, ilahileri okudum, beraber yoğruldum. Onlar da çok tutuldu. 'Dün gece yar hanesinde yastığım bir taş idi', 'Seyreyle güzel', 'Tutam yar elinden' bunlar Türkiye'de büyük isim yaptı.” sözleriyle anlatıyor beslendiği kaynakları.

TÜRKÜ SÖYLEMEK AYIPTI

Meslek olarak bellememiş müziği. Terzilik öğrenmiş. Orada da iddialı. “En güzel elbiseleri ben dikerdim. Güzel elbiseye meraklı olan bana gelirdi. 15 - 20 sene yaptım terziliği, sonra 1966'da radyo açılınca bıraktım” diyor. Ama müziğe de bigane kalamamış tabi. 1950'lerde Halk Evleri'nde başlamış müziğe. Ancak kolay olmamış bu yola girmek. “20 yaşına kadar babam izin vermedi müzikle uğraşmama. O zaman ayıp sayardılar türkü söylemeyi. En sonunda babamı Halk Evi'nde bir konsere götürdüm. Orada mikrofonsuz bir iki gazel okudum. Baktı ki mikrofonsuz söylediğimde bile her yerden sesim duyuluyor. 'Oğlum serbestsin bundan sonra' dedi. Müsaade etti.” Bu terbiyeden oğlu da nasibini almış. Nasıl babası ona izin vermediyse o da oğluna izin vermemiş ilk başlarda.

ERZURUM'A SEVDALIYIM

Babasından izin alınca devam etmiş müziğe Alkır. 1955'te Halk Evleri dağılınca da Halk Oyunları Derneği'nde devam etmiş. 1960'ta TRT Radyo'su açılınca 'Doğu'dan Sesler' korusunda çalışmış. 1971'de TRT sanatçısı olup, 1983'te emekliye ayrılmış. Alkır, kendisine gelen teklifleri Erzurum'dan ayrılmamak için kabul etmemiş. Erzurum sevdalısı olduğunu söylüyor.

MİKROFONA BİR METRE MESAFEDEN SÖYLÜYOR

Raci Alkır sesinin güzelliği yanında gücü ile de biliniyor. Aspendos Tiyatrosu'nda mikrofonsuz verdiği konserden sonra namı dillerden dillere yayılmış. “Radyoda mikrofonu herkesin ağzına dayarlardı, 30 sene benden 1 metre geride kaldı. Allah bana değişik bir ses vermiş.” Raci Alkır'ın müziğimize olan katkısı bu kadar da değil. 80'e yakın derlemesi var. “Bir sohbet esnasında, düğünde, bir toplantıda biri bir şey okudu mu hemen yanına yanaşırdım. 'Bunu bir daha oku' derdim. Alır gelirdim, düzeltirdim okurdum radyoda, tutulurdu. Bir mecliste gazelhanlarla birlikte olduğum zaman hepsini ayrı ayrı özel olarak dinlemiş derlemişimdir. Hangi konsere gitsem o ilden de bir iki tane parça alırdım. Erzurum türkülerini ben derledim” diyor.

VATİKAN'DA TASAVVUF PARÇALARI

Alkır'ın ünü Türkiye'ye yayılmış üstelik ta Vatikan'a kadar ulaşmış. Raci Alkır'ın derlediği 'Can bula cananımı, bayramı bayram ola' parçası Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası tarafından tasavvuf türküleri CD'si içinde seslendirilmiş. İmren Aykut tarafından bu CD Vatikan'a ulaştığında eser çok beğenilmiş. Vatikan'da sürekli bu parça çalınmaya başlanmış. Daha sonra parçanın Raci Alkır'ın kendi sesinden kaydı da istenmiş Vatikan tarafından. Bu gelişmeler üzerine meclisten telefon edip Raci Alkır'ı çağırmışlar ve SHP'nin kültür bakanı İstemihan Talay bir tasavvuf Cd'si yapmış. Alkır'ın elinde yeni çalışmaları var. Yakında yine gür sesi yeni parçalarla yankılanacak.


Ninnilerim babamın türküleriydi

Raci Alkır zaman zaman kendisi gibi sanatçı olan oğlu ile sahneye çıkıyor. “Oğlumla aynı sese sahibiz. Güvendiğim için oğlumu bu işlere soktum. Benim parçalarımı en güzel okuyan da o şimdi. Erzurum parçaları da zordur herkes okuyamaz.” diyor. Vahit Alkır doğduğundan beri babasının türküleri ile büyüdüğünü bu nedenle çok şanslı olduğunu söylüyor: “Bir pınar akıyor, gözenin başında siz oturuyorsunuz. Herkes en son halini dinliyor, fakat ben ham haliyle beraberim. Doğmuşsunuz kulağınızda o ses var. Benim ninnilerim babamın kendi türküleri oldu. Ama ses Allah vergisidir. O olduğu zaman çalışmayla geliştirilebilir. Ben 1997 yılında hevesle, akitli olarak TRT'ye başladım. Kadro alamasam da mikrofonun başına bir kere geçtiğiniz zaman, o stüdyonun tozunu havasını almak her şeyin üstünde. 'Sırada bir Erzurum türküsü var. Parça Raci Alkır'dan alınmıştır. Parçayı Raci Alkır'ın oğlu sanatçımız Vahit Alkır seslendirecektir.' anonsunu duyduğum zaman hayatım duruyor. Babam gibi efsanelerden yeni nesile bir şeyler aktarabilmenin derdindeyim." diyor.



13 yıl önce