Sizi bağımsızlığa iten sebep sadece baraja karşı olmak mı? Bağımsız adaylık başta DTP olmak üzere yüzde 10 barajının saçmalığını ortaya koymak ve onu aşmak içindi. Ancak adaylık başladıktan sonra bu iş bir referanduma dönüştü. Bize 65 bin oy lazım: Ancak bizi 65 bin'den daha fazlasını istiyoruz ki varlığımız siyasi sistem içinde anlam ifade etsin.
Benim hayatta siyasetle uğraşacak ne yeteneğim, ne halim hiçbir şeyim yokken sivil toplum beni yarattı. Ben Türkiye'nin demokratikleşmesini, sivilleşmesini isteyen sivil toplumun adayıyım. Benim gücüm ve önemim onlardan geliyor.
Evet
Ahmet İnsel ve Seyfettin Gürsel'in yaptıkları bir araştırmanın makale olarak yayınlanması, bağımsız adaylığın geniş kesimler tarafından kabul görmesine ve gerçekleşebilir bir olasık olarak algılanmasına yol açtı. Bu yazının yayınlanmasından bir ay sonra Barış Girişimi grubundan beni aradılar ve istanbul'da yaptıkları görüşmelerden sonra benim aday olmamı istediler. Bende kabul etmek durumunda kaldım. Hrant Dink'in cenaze töreni beni etkilemişti ve bende bir umut olacaksam olmalıyım dedim.
Evet büyük kısmından bekliyorum.
Hem mutluyum hem de umutluyum. Mutluyum çünkü yüzlerce kişi çalışıyor bunların bir çoğu gönüllü. Umutluyum, çünkü kazanacağımı düşünüyorum.
Bu bölge Türkiye'nin bence bir kopyası. Taksim herkesin yaşadığı bir yer. Beşiktaş, Etiler daha göreli olarak daha iyi koşullarda olanların yaşadıkları semtler, Okmeydanı daha düşük gelirlilerin yaşadığı semt. Kısaca 2. bölge küçük bir Türkiye, galiba o yüzden burası.
Bana gelecek oylar; Doğan Erbaş meselesine sinirlenen Kürtlerden ve bireyleşmiş Kürtlerden. İkincisi sivil toplum temsilcileri ve küçük burjuva entelektüelleri, CHP'den sıtkı sıyrılmış olupta AK Parti'ye oy vermeyi kendini yediremeyenler ile AK Parti'nin yaptığı reformları beğenip oy vereceği halde şeriat korkusu yüzünden CHP'ye verecek olup bunu kendine yediremeyenler. Bu kesimler gelen ortak cümle; “Allah razı olsun bizi sıkıntıdan kurtardın” oluyor.
Bunu DTP'ye sormak lazım bana değil. Bu onların iç sorunu. Ama bu süreç beni üzdü. Bunu Kürt Partilerinin çocukluk hastalığı olarak görüyorum. Bunun Kürtlere de zarar verdiğini düşünüyorum. Ve bu süreçte bir çok Kürt bize ulaşıp hem özür diledi hem de oy vereceğini söyledi. Keşke böyle olmasaydı. Ama ilginç bir nokta da şu DTP'nin kurumsal desteği hala devam ediyor.
Evet iki desteği çok önemsiyorum. Bu destekler beni çok duygulandırdı. İlki Ruşen Aslan. Ruşen Aslan 1977'de şimdiye kadar çıkmış teorik bakımdan en önemli Kürt dergisi olan Rızgari'nin sahibidir. İkincisi de Mehmet Uzun. Ki Uzun'da o dönem Rızgari'nin yazı işleri müdürüdür. Bu iki destek beni gerçekten yüreklendirdi.
Kürtlerden, Alevilere, Çerkezlerden, feministlere, sakatlardan, sokakta mendil satanlara, başörtülülerden, Alevilere yani ezilmiş ve dışlanmış olan birde vicdanı olanların temsilcisi olacağım.
Türkiye bugün birçok önemli sorun yaşıyor. Hepsinin önem değeri birbiriyle aynı. Ancak Kürt sorunu biraz daha öncelikli, çünkü bugün Kürt sorunu yaşadığımız birçok sorunun da ebeliğini yapıyor. Sokakta mendil satanlar, kağıt toplayanlar hep Kürt sorununun çocukları.
Valla umutluyuz ve kazanacağız
İç tüzüğe göre bağımsızlar kürsüde konuşmaları zor görünüyor. Eğer bu zorluk fiili olarak gerçekleşirse, konuşmamızın iki yolu var. İlki Meclis'te basın toplantısı yaparak, kürsüde söyleyeceklerimizi söylemek. İkincisi ise Kızılay Meydanı. Sivil toplumla gidir orada söyleyeceklerimizi söyleriz. Üstelik bu kez yalnız olmayacağız. 30 civarında Bağımsız aday var. Hepsinin sesini kesemezler ya. Bizim için esas olan ezber bozmak ve alternatif söylemin sesi olmak. Bunu başarabileceğimize inanıyorum.
Evet ben tam anlamıyla Kemalist çekirdekten geliyorum ve Beyaz Türk'üm. Evimizin duvarlarında büyük bir Ataürk ve İnönü resmi vardır. Babam Halk Partisi milletvekili 1950'ye kadar. Kardeşlerim muhtemelen CHP'ye oy verecekler. Kendimi aşmam kolay olmadı.
Tercihim önce sivil anayasa yapılması, ardından Cumhurbaşkanı seçmekti ama bu mümkün görünmüyor. Sivil olmak şartı ile kim çıkarsa onu desteklerim. Ve AK Parti'nin sivil anayasa önerisi beni heyecanlandırıyor. Üstellik aday listelerine baktığımızda meclis altında birlikte çalışacağımız o kadar çok insan var ki. Üniversiteden arkadaşlarım, öğrencilerim. Bunlarla gayriresmi bir grup oluşturup demokratik bir Türkiye için çalışabiliriz.