|

H1N1 ve Guillain Barre Sendromu

Domuz gribi aşısından kaçınanların öne sürdüğü yan etkilerinden birisi olan Guillain Barre sendromu, bir sinir sistemi hastalığıdır. Aşı olanlarda bu risk varken, aşılanmayanlarda bu hastalığın görülme riski yüzlerce kat daha fazla.

Yakup Bulut
00:00 - 7/12/2009 Pazartesi
Güncelleme: 23:30 - 6/12/2009 Pazar
Yeni Şafak
H1N1 ve Guillain Barre Sendromu
H1N1 ve Guillain Barre Sendromu

Domuz gribi aşısına bir destek de iktidar partisinin falanca ilçe yönetiminden geldi. Başbakan aşı olmamasına rağmen, partili yöneticiler aşı olmayı tercih ettiler. Televizyonda bu haberi duyunca rahatladım. Zira insanlardan destek göremediği için oldukça zor günler geçiren domuz gribi aşısı için üzülüyordum. Aşı oldukça zayıflamış, hatta hastalığın verdiği bitkinlikle ölümle burun buruna kalmıştı.

İlçe yönetiminden insanların desteği ve aşı olması sonrasında aşının toparlanacağını ve moralinin yerine geleceğini umuyorum. Türkiye'de bugüne kadar çağdaşlaşmanın, medeniyetin geldiği noktanın tezahürüdür H1N1 aşısını düşürdüğümüz durum. Tarih “çocuklarını çok sevdiği için aşılatmayan millet” olarak yazacak bizi. Ve kabullenmesi zor da olsa, göz göre göre minicik yürekler için ölüm riskini -sadece birbirimize baka baka- göze aldığımızı yazacak.

UZMANLAR HEMFİKİR

Sağlık alanında gazetecilik yapan birinin sorumluluğu olduğunu düşünerek, aşı ile ilgili tartışmaları çok yakından takip ettim. Aşıya dair uzman beyanatlarında istisna yok. Bu bir enfeksiyon hastalığı ve enfeksiyon uzmanlarının tamamı aşının gerekliliğinde hemfikir. Ancak genel cerrah olan bir eski Sağlık Bakanı aşılanmayacağını söyledi. Bu Sayın Bakan aşılanmadığı için olası ölümlerde hukuki sorumluluktan kurtulmak için de “Ben hiçbir zaman 'aşı yaptırmayın' demedim” diyor. Ankara Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Recep Akdur ise “4. faz çalışmanın tamamlanması gerekir, ancak domuz gribinde 3. faza kadar çalışıldı” diyor ama aşı yaptırmama çağrısı yapmıyor.

Bir arkadaşım bana göz doktoruna danıştığını ve kendisine aşı olmamasını tavsiye ettiği ileti-yor. Ama göz doktorunun değil enfeksiyon doktorunun konusu olduğu için Hacettepe Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan'a, İstanbul Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haluk Eraksoy'a, Osmangazi Üniversitesi Enfeksiyon Ana Bilim Dalı Başkanı ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Gaye Usluer'e, Ege Üniversitesi Klinik Mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke'ye, Süleyman Demirel Üniversitesi EnfeksiyonHastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Güler Yaylı'ya bizzat sordum. Hepsi de “En küçük bir tereddütümüz yok. Domuz gribinden korunmak için aşı yaptırın” diyor. Benim ulaşabildiklerim bunlar ama, siz de en yakın sağlık kuruluşuna giderek bir enfeksiyon uzmanına danışabilirsiniz.

BİZİ BEKLEYEN TEHLİKE

Duyacağınız şey hep aynı. Çocuğunu veya kendisini aşılatmakta tereddüt eden vatandaşların muhatabı, hastanede çalışan herhangi biri değil, enfeksiyon uzmanıdır. Sağlığımızla ilgili bu önemli konuda da doğru adresi bulmalıyız. Yan etki konusunda da uzmanlar hemfikir. Her ilaç ve aşıda olduğu gibi domuz gribi aşısının da yan etkileri var. İğne ile ilgili olarak “kızarma, şişme” olmasını kimse tartışma konusu yapmıyor zaten. İnsanlara korku olarak sunulan yan etki ise aşı olanlarda milyonda bir görüldüğü belirtilen Guillain Barre sendromu.

Bu akut immün polinöropatiler olarak adlandırılan bir sinir sistemi hastalık grubunun tipik örneğidir. Genellikle simetrik ve bacaklardan başlayıp, yukarı doğru çıkan kas güçsüzlüğü ve iç organların işlev bozuklukları ile kendini gösteren bir hastalıktır; iyileşme oranı yüksektir. Hastaların yaklaşık olarak yüzde 80'i 1-12 ay içinde tamamen iyileşirken, yüzde 5-10 hastada ağır hasar kalabilir ve yüzde 3-5 kadar hasta da ölebilir. Bilim Kurulu üyesi, Hacettepe Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ve diğer uzmanlar bu konuda oldukça net konuşuyor: “Grip virüsü bu sendromu tetikleyebiliyor ve aşılanmayıp gribe yakalananların taşıdığı risk aşılananlardan çok daha fazla. Örneğin deri üzerinde nedensiz kıpırtılar, kaşıntılar, organlarda uyuşukluk hali, kaslarda işlev kayıpları gibi. Bu hastalığa neyin neden olduğu bilinmemekte. Aşı olanlarda bu risk varken, aşılanmayanlarda bu hastalığın görülme riski yüzlerce kat daha fazla.” Evet bu giderek 'galat-ı meşhur'a dönüşen yanılgıyı da net olarak ortaya koyalım. Aşı olanlar da az miktarda yan etki görülürken -uzmanlar milyonda bir diyor-, aşı olmamayı seçenlerde yüzbinde bir oranında bu tehlikeli sinir sistemi hastalığını geçirme riskini göze almış oluyoruz. Yani aşılanmayan birey daha fazla yan etki ile karşı karşıya kalıyor.

AŞI OLMAKTA FAYDA VAR

Tarih, “Türk insanının çocuklarını çok sevdiği için onları ölüm riski ile karşı karşıya bıraktığını” ve “okullarda aşılama izinlerinin yüzde 1'lerde kaldığını” yazacak. Ama yine de doktorlar da çok zorlamasın. Yoksa insanlar difteri, boğmaca, tetanoz, hepatit A ve hepatit B'de de adjuvan katkı maddesi içerdiğinden bu hastalıkların aşılarını da çocuklarına yaptırmayacak ve tarih çok daha kötüsünü yazabilecek. Her ne kadar Türk hekimi aşılardaki katkı madesinin hepimize bugüne kadar yapılmış diğer aşılarda da bulunduğunu anlatsa da, mizaha malzeme verecek bir Tıp dışı öngörümüz var. Öngöremediğimiz, şu an için 300'lerde olsa da uzun vadede bu hastalıktan içimizden birkaç bin kişiyi kaybetmeyi göze alıp, aşıya direndiğimiz.

* Yeni Şafak Gazetesi Sağlık Muhabiri

14 yıl önce