|

Sadece küresel tedbirler yetmez

Mahallemizin temiz olmasını istiyorsak, işe kendi kapı önümüzü temizlemekle başlamamız lazım. Çözüm tek başına küresel değil, yerel ve bölgesel çözümlerle de olabilir

İsmail Safi
00:00 - 13/01/2010 Çarşamba
Güncelleme: 22:27 - 12/01/2010 Salı
Yeni Şafak
Sadece küresel tedbirler yetmez
Sadece küresel tedbirler yetmez

Dünyamızı ve geleceğimizi tehdit eden sorunlara ve felaketlere karşı “küresel” tedbirler yerine yerel ve bölgesel tedbirler almak daha etkili bir yol olarak gözükmektedir. Çünkü “küresel” kavramı hem “soyut” hem de “uzak” olduğu kadar oldukça “fantastik” bir kavramdır da. Çünkü insanoğlu daha somut ve yakın tehlikeler karşısında önlemler alma ihtiyacı hisseden yaradılışa sahip bir varlıktır.

Bu açıdan bakıldığında, Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da yapılan BM İklim Zirvesi'nde dünyamızın gelecekte yaşayacağı çevresel felaketler ile ilgili neredeyse hiçbir bağlayıcı karar alamadan dağılmasını izah etmek mümkündür. Çünkü her ülke kendi ulusal kalkınma ve gelişme hedeflerini ön planda tutarak, belli bağlayıcı yükümlülükler altına girmekten kaçınmaya çalışmaktadır.

Onlara göre, kendileri birtakım yükümlülük altına girdiği takdirde gelişim ve refah düzeyleri düşecek, diğerleri ise fabrikalarını çalıştırmaya devam ederek sanayileşme ve büyüme yönünde ilerleyecektir. Sonuçta biz çevresel yükümlülüklerimizi yerine getirsek bile, yerküremiz bir iki derece ısınmaya yine devam edecek, Kaf dağının ardındaki buzullar yine eriyecek ve Okyanusya'taki masal adaları sular altına kalacaktır.

Yaklaşım bu olunca, BM İklim Zirvesi'nde aralarında Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül'ün de bulunduğu 100'den fazla ülkenin liderleri, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve uzmanların katılmasına rağmen, 2012 yılında süresi dolacak “Kyoto Protokolü”nün yerine geçecek somut bir anlaşma için kayda değer bağlayıcı bir anlaşma sağlanamamasını anlayışla karşılamak gerek.

İSTANBUL'DAKİ ÖNEMLİ KONFERANS

Oysa, 12 Kasım 2009'da İstanbul'da “Çevre, Deniz Kaynakları ve Kirlilik” adı altında, sessiz sedasız önemli bir uluslar arası konferans gerçekleştirilmiştir. Konferansı 4 Mart 2009 tarihinde Romanya Cumhurbaşkanı Traian Basescu ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in teşvikiyle kurulan “Karadeniz ve Hazar Denizi Uluslararası İşbirliği ve Ortaklık Vakfı” düzenledi. Açılış konuşmasını Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu'nun yaptığı konferansa, Romanya Cumhurbaşkanı Yardımcısı Iulian Fota, Azerbaycan'ın Romanya Büyükelçisi Dr. Eldar Hasanov, Marmara Grubu Vakfı Başkanı Dr. Akkan Süver, Karadeniz ve Hazar kıyısı ülkelerinden çok sayıda akademisyenler ve uzmanlar katıldı.

Bu konferansta denizlerimizi kirleten nedenler masaya yatırılarak somut çözüm önerileri gündeme getirilmiş, çevresel felaketlere karşı küresel tedbirler ve çözüm önerileri aramak yanında, yerel-bölgesel tedbirlerin ve inisiya-tiflerin öncelikle alınarak, Karadeniz ve Hazar Denizi çevresini içine alan bölgesel bir çevre örgütü kurulması yönünde somut öneriler gündeme gelmiştir.

PORTEKİZ'DE TÜRKİYE'Yİ ANLATTILAR

Yine ikinci bir örnek olarak; uluslararası bağımlılıklarla mücadele alanında faaliyet gösteren en köklü kuruluş olan “Uluslararası Alkol ve Bağımlılıklara Karşı Mücadele Örgütü” (ICAA), 12-16 Ekim 2009 tarihleri arasında, 50 ülkeden 300 katılımcının iştiraki ile Portekiz'de 52. uluslararası konferansını düzenledi. Konferansta, son dönemde bağımlılıkla mücadele alanında Türkiye'de hayata geçirilen çalışmalar büyük dikkat ve takdirle dile getirilmiştir. Uyuşturucuyla mücadelede yürütülen kararlı operasyonlar ve paralel olarak alınan etkin önleyici tedbirler, tütün kullanımına getirilen yasal kısıtlamalar ve “dumansız hava sahası” uygulaması ve benzeri uygulamalar nedeniyle, Türkiye attığı bu kararlı adımlarla Avustralya ile birlikte, uygulamalarıyla örnek oluşturucu iki ülkeden biri olarak değerlendirilmiştir.

Bu münasebetle, ICAA Başkanı Peter Vamos Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a bu alandaki başarılı çalışmalarından dolayı özel teşekkür mektubu gönderme kararı almıştır. Mektupta Başbakan Erdoğan'ın hayat felsefesiyle özdeşleşen, inançlı, kararlı, cesaretli, planlı ve sistematik çalışmaları takdir edilmiştir.

Bir atasözümüzde de belirtildiği gibi; mahallemizin temiz olmasını istiyorsak, işe önce kendi kapı önümüzü temizlemekle başlamamız lazım. Bu çerçeveden hareketle, çevresel sorunlarımızın çözümünü tek başına küresel yaklaşımlar ve çözüm önerilerinden beklemek yerine; işe ulusal, yerel ve bölgesel çözüm arayışı ile başlamanın daha etkin sonuçlar vereceği görülmektedir.

* Dr.; Siyaset Bilimci


14 yıl önce