|
Belirsizlik sisi..
2022 yılının en dikkat çeken jeopolitik krizi, “
Ukrayna Savaşı
”ydı. Ruslar dahil herkes savaşın kısa süre içerisinde biteceğini düşünüyordu. Rusya’nın savaşı “özel askeri operasyon” olarak nitelemesi bu düşüncenin ürünüydü. Harekât başladığında savaş plânlarının çoğun çöp olduğuna dair bir görüş var. Nitekim, 24 Şubat’ta başlayan Ukrayna savaşı hâlâ sürüyor.
Savaşın uzaması ABD’nin stratejik hedefi. ABD Ukrayna savaşını Rusya için “İkinci Afganistan
tuzağı
” olarak görüyor. Savaşın Putin’i tasfiye edecek bir araç olmasını isteyen ABD Kiev’e para ve silah yağdırıyor. Avrupa Birliği ülkelerini de Kiev’e daha fazla yardım etmeye zorluyor. ABD, Avrupa’nın Rusya ile ekonomik-siyasi bağlarının tümüyle kopmasını istiyor görünüyor.
Kezâ İngiliz yayın kuruluşu
BBC
’ye konuşan
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg
de savaşın uzun süreceğini söylüyor. Barış masasının kurulmasının Ukrayna’nın sahada elinin güçlenmesine bağlı olduğunu belirten Stoltenberg, “
uzun vadeli bir plana ihtiyacımız var
” diyordu. Savaşın uzamasının aleyhine olacağını gören Rusya ise şiddetin dozunu artırarak, ülkenin üretim alt yapısını da hedef alarak Kiev’i kendi şartlarında masaya çekmek istiyor. Son saldırıların niteliğine bakılacak olur ise Rusya ABD’nin oyun plânını bertaraf etmek istiyor. Bu yüzden Rusya “özel askerî operasyon” nitelemesinden giderek uzaklaşıyor.
Ukrayna Savaşı, ABD’nin “
Atlantik ittifakı
”nı yeniden konsolide etmesi için fırsat teşkil etti. Hatırlatmak gerekirse, “
Soğuk Savaş
” döneminin ürünü olan NATO, Batı Avrupa’yı sözde “
Sovyetler Birliği
”nden korumak için kuruldu. “Soğuk Savaş” 1990’ların başında son bulmuş, akabinde “Sovyetler Birliği” de dağılmıştı. Böylece NATO üyesi Avrupalılar askerî harcamaları azaltmanın keyfini sürdüler. Ukrayna Savaşıyla birlikte Avrupa’nın keyifli günleri sona erdi.
ABD’nin ikinci cephesiyse “
Asya-Pasifik
”. ABD, “
varoluşsal hasım
” olarak gördüğü Çin’in ekonomik ve askerî yükselişini durdurmak için “
Tayvan Krizi
”ni de araçsallaştırıyor. ABD 1979’dan bu yana resmî olarak “
Tek Çin
” politikası izliyordu. Bu politika Tayvan’ı Çin toprağı olarak görüyor, ancak Tayvan’ın zor yoluyla ilhâk edilmesini reddediyor. Önceki ABD Başkanı
Donald Trump
Çin ile “
ticaret savaşları
” başlatmıştı.
Joe Biden
de Trump’ın izinden gidiyor.
Ağustos 2022’de A
BD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi
’nin Tayvan Ziyareti Çin ile ciddi bir gerilime yol açtı. Pekin bu ziyareti “Tek Çin” politikasından sapma olarak yorumladı. Biden birkaç defa, Çin’in işgal etmesi halinde ABD’nin Tayvan’ı askerî olarak savunacağını ağzından kaçırdı. Beyaz Saray’dan ABD’nin “Tek Çin” politikasından vazgeçmediğine dair açıklamalar geldiyse de Biden’ın söz konusu açıklamaları Çin’e “mesaj” olarak yorumlandı. Halihazırda ABD’nin fiili olarak “
Tek Çin-Tek Tayvan
” politikası izlediği söylenebilir.
ABD “Asya-Pasifik”teki ittifaklarını Çin’e karşı “çevreleme
politikası
”na dönüştürmek istiyor. Eylül 2021’de Avustralya ve İngiltere ile birlikte imzaladığı “
AUKUS İttifakı
” bu politikanın bir yansımasıydı. Avustralya için nükleer yakıtlı denizaltılar inşa etmeyi içeren “AUKUS ittifakı”nı Çin Soğuk Savaş zihniyetinin hortlatılması olarak görüyor. Öte yandan ABD, Çin ile “
Büyük Güç Rekabeti
”ni sözde “
Tekno-Demokrasiler ile Tekno-Otakrasiler arasında bir mücadele
” olarak çerçeveliyor. Bu çerçevelemenin “
Amerikan gerçekleri
”yle bağdaşmadığı ortada tabii.
ABD Çin’e karşı Avrupa’yı da kendi tarafına çekmek istiyor. “
Avrupa Birliği
”nin iki merkez ülkesi “
Almanya
” ve “
Fransa
” ise kendilerini ABD’nin Çin politikasına tümüyle bağlamak istemiyorlar. Almanya otomotiv sanayisi için Çin çok önemli bir pazar. Nitekim Almanya Başbakanı
Olaf Scholz
’un Kasım ayında Pekin’i ziyaretinin Avrupa’daki “
Amerikancı çevreler
” ile ABD’deki “Çin karşıtı Şahinler” tarafından tepkiyle karşılandığını not etmek lazım.
Hem “
Ukrayna Savaşı
”, hem de “
Tayvan meselesi
” finansal, ekonomik, ekolojik ve jeopolitik krizlere yaygınlık kazandırarak küresel istikrarsızlığı giderek daha da şiddetlendiriyor. “
Kovid salgını
”nın yol açtığı türbülansı da bu tabloya eklediğimizde 2023 yılının belirsizlik ve risklerle mühürlenmiş olduğu söylenebilir. Dünya bir “
belirsizlik sisi
”nin içerisinde. ABD’nin küresel sahneyi kendi imajında yeniden düzenleme niyeti riskleri de daha da derinleştiriyor. “
Sise girdiğinizde yavaşlayın
” misalince, yükselen yeni güçler çok daha dikkatli davranmalılar.
#ABD
#Çin
#Tayvan
#Rusya
#Ukrayna
1 yıl önce
Belirsizlik sisi..
Milton Friedman hâlâ yaşıyor!
Kerry ile Obama arasında Suriye sorunu
Arınma yolunda Elizabeth ve ötekiler
Mavera"nın yedi güzel adamı
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu