|
Biden’ın ‘Suudi Plânı’ düğümü çözebilir mi?
Pazar yazımda ABD Başkanı Joe Biden’ın Arap dünyasının önde gelen ülkelerinin İsrail ile resmî diplomatik ilişki kurmalarını amaçlayan sözde “İbrahim Anlaşmaları”na Suudiler’in de katılması için bir plân hazırladığına değinmiş idim. Biden bu maksatla
Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile “Orta Doğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü” Brett McGurk
’ü istikşafi görüşmeler yapması için geçtiğimiz hafta sonu Suudi Arabistan’a göndermişti.
Suudi Kralı Selman bin Abdülaziz’in “Filistin meselesi”
çözülmeden Riyad ile İsrail arasında resmî ilişki kurulmasına karşı çıktığı söyleniyor. Trump, Riyad’ın bu anlaşmalara katılmasını sağlayamamıştı. 2024’teki Başkanlık seçimlerine hazırlanan Biden için Riyad’ın anlaşmalara dahil edilmesi büyük bir prestij meselesi. Üstüne üstlük Riyad’ı petrol üretimini artırmaya ikna etmesi halinde ABD’de benzin fiyatlarının düşmesi Biden’ın elini daha da güçlendirecek.
Amerikan medyasında yer alan yorumlara göre Suudiler ABD’den
NATO
’nun 5. Maddesi kadar sarih olacak bir “
savunma garantisi
” istiyorlar. Suudiler’in bir diğer beklentisiyse Amerikan nükleer teknolojisine erişim sağlanmasıydı. Her iki talep de İran ile ilgiliydi.

Biden seçilmeden önce, Trump’ın bozduğu “İran Nükleer Anlaşması”na ABD’nin geri döneceğini vaat etmişti. Suudiler de, İsrail de, ABD’nin “Nükleer Anlaşma”ya dönmesini istemiyor. Öte yandan İsrail, Suudiler’in nükleer teknolojiye erişim sağlamalarına da karşı çıkıyor. Keza Amerikan Kongresi’ndeki İsrail yanlısı iki partili siyasetçiler de aynı görüşteler.

Tahran ve Riyad arasındaki diplomatik ilişkinin yeniden kurulmasında Çin’in başrol oynaması Biden Yönetimi’nin gözünü biraz açmış görünüyor.
Winston Churchill
’ün“
Amerikalılar en doğrusunu yaparlar. Tabii diğer tüm alternatifleri tükettikten sonra
” diye bir sözü var imiş. Bu kez ‘Amerikalıların doğrusunu yapmaları için’ vakit geçmiş olabilir. Bu aşamada Riyad, İran ile diplomatik ilişkiyi bozar mı? Diğer bir yandan Mekke ve Medine’yi elinde tutan Riyad’ın Filistinliler’i tatmin edici adımlar atılmadığı takdirde Biden’ın plânını desteklemesi de çok zor.

Amerikalılar için mesele sadece İsrail- Suudi Anlaşması’ndan ibaret değil. Riyad’ın Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmaması, Biden’ın ısrarlarına rağmen petrol üretimini artırmaması, yanı sıra Çin ile yakınlaşma hamleleri ABD’nin rahatsız olduğu başlıklar arasında yer alıyor. Suudiler’se Biden’ın 2020 seçimlerinden önce kendileri hakkında sarf ettiği ağır sözleri hiç unutmadılar. Özetle söylemek gerekirse Biden döneminde ABD-Suudi ilişkisi hiç iyi gitmedi.

Biden’ın “
Suudi plânı
”nı ilerletebilmesi için öncelikle İsrail’i Batı Şeria’yı ilhâk etmekten vazgeçirmesi gerekir. İsrail’deki koalisyon hükümetinin bileşenlerine bakıldığında Netanyahu’nun ilhâk politikasından vazgeçtiğini ilân etmesi pek mümkün gözükmüyor.

Netanyahu’nun Biden Yönetimi’nin kendisinden beklediği adımları atması için koalisyonun dağılmasını göze alması gerekiyor. Netanyahu’nun yeni bir hükümet kurması da zor. Zira muhalefet partileri Netanyahu ile aynı koalisyonda yer almayacaklarını daha önceden duyurmuştular. Muhalefet partileri için bile “Batı Şeria” meselesi ciddi bir handikap.

Biden, İsrail’i adım atması için zorlayabilir mi? Amerikan Kongresi’ndeki iki partiyi de bu çerçevede ikna edebilir mi? ABD her koşulda İsrail’i destekleyen bir politika izliyor. İsrail’in “
BM
” kararlarını hiçe sayması, “İki devletli çözüm” girişimlerini sürekli sekteye uğratması veya savsaklamasının sebebi, ABD’nin desteğini hep arkasında hissetmesi. ABD bu politikayı değiştirmediği sürece İsrail, “
Filistin meselesi
”nde olumlu adım atmaya yanaşmayacaktır.
Ulusal Güvenlik Danışmanı
Jake Sullivan
’ın
Suudi Veliaht Prensi Muhammed Selman
ile görüşmesinde mesafe kaydedilip kaydedilmediği bilinmiyor. Bu görüşmeye ilişkin olarak
“Beyaz Saray”
dan yapılan açıklamalar ipucu vermiyor. Açıklamalarda tarafların Ortadoğu bölgesine yönelik ortak vizyonun ilerletilmesi girişimleri dahil olmak üzere ikili ve bölgesel konuları ele aldıkları, iki heyetin düzenli istişareleri sürdürme, ele alınan konuları takip etme konusunda mutabık kaldıkları belirtiliyordu. Açıklamada İsrail’den doğrudan söz edilmedi

Orta Doğu’nun düğüm noktası, Filistin. Meselenin “düğüm” haline gelmesinde ABD başrol oynadı. Bu düğüm çözülmeden hiçbir Amerikan plânı yürümez. Amerikalılar’ın şimdiye kadar bunu öğrenmiş olmaları gerekirdi.

#Politka
#ABD
#Abdullah Muradoğlu
10 ay önce
Biden’ın ‘Suudi Plânı’ düğümü çözebilir mi?
‘Mutlaka döneceğiz’ ya da Nekbe’dir yaramızın adı
O güne geri dönmek
‘İletişim aklı’
Bir sen bir ben bir de aile
Deprem gerçeği, ekonomi güvenliği ve TOBB Genel Kurulu’ndan yansıyanlar