|
Çocuklar için büyük tehlike!

Ebeveynlerin yüzde 68’i çocuklarının resimlerini sosyal medyada paylaşıyor. En güzel resimlerini hem de! Ancak uzmanlar bu paylaşımların dijital suçlara imkan sağladığını söyleyerek ailelere bunu yapmamalarını öneriyorlar. ‘Çocuklarınızı yalnız tek başlarına paylaşmayın, üzgünken, ağlarken paylaşmayın, mayolu resimlerini paylaşmayın, onları cinsel obje haline getiren giysilerle paylaşmayın’ diye özellikle uyarıyorlar.

Bu uyarılara verilen örnekler arasında depremde paylaşılan çocuk fotoğrafları da var. Depremde en çok paylaşılan küçük bebek resmi üzerine yazılan mesajlar, aciz, yalnız çocuk fotoğraflarını sosyal medyada kullanmanın zararlarına dair bize yeterince kanıt sunuyor.

İnternete düşen bir çocuk fotoğrafı mutlaka pedofili lobilerinin görüntüleri biriktirdiği büyük işlemecilere (server) düşüyor.

Bu fotoğrafları biriktiren suça meyilli kişiler bunları internetin yeraltı dünyasında çocuk ticareti, organ mafyası, fuhuş ticareti şebekeleri başta olmak üzere pek çok yere servis ediyorlar. Hele bir de adres, yer, konum verildiyse çocuğa sanal bağlantılarla da fiziksel olarak da ulaşmak daha kolay oluyor.

Geçen hafta Türk Kahvesi programında konuk ettiğim Prof. Ferhan Odabaşı bu tehlikelere dikkat çekerken katıldığı bir toplantıda bir FBI görevlisinin sorusunu örnek olarak aktardı. FBI görevlisi sunum başlığını “Bir Pedofili Hastasını Nasıl Tanırsınız?” diye koymuş. Verdiği cevap ise çok kısa olmuş: “Tanısam size söylerdim. Ama tanıyamam.” Ferhan Odabaşı devam ediyor: “Araştırmalar gösteriyor ki bir pedofili herkes olabilir, asla bilemezsiniz!”

Çocuğunuzun sizinle birlikte olduğu fotoğraf kimsenin işine yaramıyor. Bir pedofili hastasına en cazip gelen çocuğun aciz hali, uyuyan çocuk fotoğrafları. Çocukların tek başına oldukları fotoğraflar onlar için ilgi çekici oluyor.

Çocuğun rızası olmadan çocuğun fotoğrafını paylaşmayalım, çocuğu koruyalım.

Sexting… Sharenting…

En son kavramdan başlayayım… Sharenting; paylaşılan ebeveynlik. Çocuğunun her anını sosyal medyada paylaşan ebeveynler bu isim ile anılıyor. Ferhan Hoca aileleri uyarırken diyor ki “Asla onların kendi çocuk resimleriyle hesap açmalarına izin vermeyin.”

İngiltere ve Galler’deki polis raporlarına dayanan 2019 tarihli bir rapor, çocuk tacizcilerinin yüzde 32’sinin Instagram’ı, yüzde 23’ünün Facebook’u, yüzde 14’ünün Snapchat’i kullandığını ortaya koymuş. Tik Tok, Twitch gibi platformların çocuk istismarı konusunda şöhretleri hiç de iyi değil.

İngiltere’de akademisyenlerle devlet birlikte çalışıyor. Amerika’da çevrimiçi çocukları koruyan dernekler var. Bunların en meşhuru Family Online Safety Institute. Bu konuda akademisyenler, aileler ve devlet el ele vermek zorunda.

Sexting yeni davranış şekli olarak ortaya çıkıyor. Yani cep telefonları arasında cinsel içerikli mesajlar, fotoğraflar, videolar göndermek, almak veya iletmek. Bunların sanal ortamda yayılması veya buna dair şantajlar çevrimiçi istismarda en fazla karşılaşılan durumlar arasında.

Çocuklara sanal ortamda yapılan taciz ve zorbalıkların ciddi psikolojik sonuçları var. Bu çocuğun hayatını kararttığı gibi çeşitli bağımlılıkların da tetikleyicisi oluyor. Sosyal medyada 13 yaşına kadar çocukların hesabı olmaması lazım.
Ebeveynler - aileler çocuklarını dijital dünyadan korumalı.
ÇOCUKLARIN GÖRÜNTÜLERİNİN CİNSELLEŞTİRİLMESİ

Çocukların görüntülerinin cinselleştirilmesi konusunda yayınlanan UNICEF raporu da çocukların cinsel obje olarak sunulmalarının ileriki yıllarda oluşturacağı kötü sonuçlarını anlatıyor. Bu rapor sosyal medyada cinsel obje olarak sunulan çocukların uzun vadede pek çok sorunla karşılaşacaklarına dair uyarıda bulunuyor. Ayrıca bu suiistimaller çocuklara karşı şiddeti de normalleştiriyor.

Çocukları cinsiyet ameliyatlarının objesi haline getirmenin sonuçları da ağır oluyor. Bunu empoze eden içeriklerle karşı ebeveynlerin özellikle tetikte olması lazım.

‘Çocuklar bizim her şeyimiz’ diyorsak çocuklarımızın her anını görüntüleyip, sergilemekten vazgeçmek gerekiyor!

...

AKDENİZ GÖÇMEN MEZARLIĞI

Yunanistan sahilinde iki devletin gözetiminde göz göre göre ölüme sürüklenen 750’ye yakın göçmen haberi yeni bir durumu ortaya koymuyor. Resmi rakamlar 2016’dan bu yana 27 bin insanın Akdeniz’den Avrupa’ya geçmeye çalışırken öldüğünü söylüyor. Bunlar cesedi sahile vuranlar, bir de hiç cesedi bulunmayanlar var.

“Akdeniz göçmen mezarlığına döndü, balıkçı ağlarına artık balık yerine insan cesetleri takılıyor…” Bu haberi yapan BBC’den Mike Thomson, Tunus açıklarında balıkçı köylerine giderek onlarla röportaj yapmış. Tunus yakınlarında Sfax’ta balıkçılık yapan Qussame Dabbeşi balık ağına artık insan ve hatta bebek cesetleri takıldığını söylüyor. Afrika’dan Avrupa’ya geçmeye çalışan yoksul göçmenler için en çok tercih edilen yerlerden birisi olan Sfax’ta balıkçı tekneleri kaçak geçiş yapmaya çalışan göçmenlere kiralanıyor.

Kıyıya vuran ceset sayısı bir ayda 200’ü bulabiliyor. Sfax’taki morg ve hastane kapasitesi yeterli olmuyor. Cesetler birbiri üzerine istifleniyor ve DNA testleri ile kimlikleri tespit edilmeye çalışılıyor.

Avrupa ise yeni göçmen almamanın yollarını arıyor. Brüksel’de uzun saatler süren görüşmelerin ardından ülke başına 30 bin göçmen kotası getirildi. En çok tartışılan konu ise kota dışındakilerin nasıl sınır dışı edileceği oldu. Alınan kararlara göre göçmenler en son hangi ülkeden Avrupa’ya giriş yaptıysa oradan sınır dışı edilecek.

Sfax’ta yeni kazılan mezarları görüntüleyen BBC muhabiri bu mezarların yeni göçmenleri beklediğini de yazmış… Avrupa’nın mültecilerle imtihanı büyük bir insanlık testi ve trajedisini de beraberinde getiriyor.

#Dijital Platform
#sosyal medya
#Ahlak
#Ayşe Böhürler
1 year ago
Çocuklar için büyük tehlike!
Turizm uğruna
Mermer atıklarının muhteşem geri dönüşümü
Tasarruf sandığı
ABD-Çin rekabetinde popülizm, korumacılık ve ulusal güvenlik
‘Şişman Kadın’ kim?