|
‘İnfosfer’de yaşarken…

Atmosferde yaşamaya dair bildiklerimiz ‘infosfer’de de geçerli mi? Infosferi içinde yaşadığımız teknolojilerin sunduğu olanaklarla oluşturulan bilgisel süreç ve ürünlerin oluşturduğu ortam ya da yaşam alanı olarak tanımlamak mümkün. İnfosferde bilgi üretme imkânı gibi bilginin paylaşımı, yayılım hızı da çok yüksek. Her üretilen içerik gerçeği ve doğruyu yansıtıyor mu? Her bir üretilen içerik maksadının dışında hangi kullanımlara hizmet ediyor.

Bugünlerde bu konu siyasetçilerin olduğu kadar, çocukları dijital ortamın zararlarından korumak için toplumu, aileleri alarma geçirmeyi hedefleyen kurum ve kuruluşlar için en hayati gündem haline gelmiş durumda. Kanada merkezli “Protect Children” isimli kurum riskler üzerinde çok sık yayın yapıyor. Şifreli platformlarda çocuk istismarının önüne geçmek, için şirketlere, devletlere, akademisyenlere çağrıda bulunuyor. Anketler yayınlıyor, çocuk pornografisinin yasaklanmasına karşı çıkanları açıklıyor, onlara karşı bir direnç oluşturmaya çalışıyor. Yanlış duymadınız! Avrupa’da çocuk pornografisinin yasaklanmasına karşı çıkan akademisyenler var. Dev teknoloji şirketleri dev finansmanlarıyla yasaların da üzerinde dokunulmazlık zırhına kavuşurken, fikri yapısına uygun bir ekibi de çalıştırıyor. Hiçbir şirket satışa sunduğu ürünlerin güvenlik açıklarının ortaya çıkarılmasını istemiyor. Bu nedenle karanlık web sayfalarında çocuk istismarını ortaya çıkaranlara karşı da bir sansür uygulandığını yine bu kuruluşun yayınlarından görüyoruz.

Dün okuduğum bir haberde; kişilerin kimliklerini gizli tutarak internette gezinmelerine olanak sağlayan, “TOR- The Onion Router”ın iletişimimizi anonimleştirerek özellikle çocuk istismarına nasıl sebep olabildiğini anlatıyordu.

İnfosferde kişilerin kandırılma ve zarar görme riski gerçek dünyadan daha fazla. En önemlisi de çocuklarımızın zarar görme riskinin çok yüksek olması. Geleneksel sosyal ağlardan dijital ağlara geçerken maruz kaldığımız tehlikelerin farkında olmalıyız. Bugünlerde Avusturya’dan İngiltere’ye Kanada’ya takip ettiğim pek çok politikacı ağırlıklı olarak “çocukları dijital tehlikelere karşı uyarmak” için çalışmalar yapıyor.

Görülen o ki teknoloji devlerine güvenemeyiz. Herkese tolerans gösterilmesini söyleyen bu merkezler, kendilerine muhalif sesleri susturuyorlar. Teknoloji firmalarını kullanıcılarının güvenliği ve mahremiyetini sağlamaya zorlamak ve şifreli platformlarda çocuk istismarıyla mücadele için daha çok gündem birliğine ihtiyaç olduğuna inanıyorum.


Şen olasın Ürgüp…

Cemalım türküsünü ilk Erkin Koray’dan dinlemiştim ve çok sevmiştim. Ürgüp ezgilerini olduğu kadar Ankara ezgilerini de onunla sevdik… Erkin Koray benim için Anadolu ruhunu müziğin içinde yaşatan, bugünün deyimiyle dönemin Batıcı gençlerine Anadolu’yu sevdiren isimdi. Şarkıları ezgileri kadar sözleriyle de dikkatimizi çekiyordu.

Çöpçüler, Öyle Bir Geçer ki Zaman, Esterabim, Fesuphanallah şarkılarıyla Anadolu ruhu ile Batı ritmini birleştirirken kalplerimizi kazandı. Arabeski küçümseyenlere, Türk müziğini küçümseyenlere karşı çıktı. Bizi bize sevdirdi. Bu ülke için burnu sızlayanlar grubundaydı. Kalıpları sevmedi, yaşamı da kendisi gibiydi. Ne sağcı ve solcu fark etmeden hepimizi şarkılarıyla birleştirdi. Duygularını sıradan cümlelerin üzerinde sahiciliği ile aktardı. Derinliği olan şarkıların insanıydı. Kalıpları kıran bir adamdı. Severek ve güzel hatırlayarak dinleyeceğiz. Ruhu şad olsun!


Şerefli sulh: Lozan

“Nikbin mi olmalı, bedbin mi? İnkıta Olamaz… ” Bu başlık Lozan’ı izleyen gazeteci Suphi İleri’nin Lozan’a dair mektuplarından birinden…

Lozan Barış Antlaşması öteden beri daha çok “zafer” yahut “hezimet” gibi birtakım karşıt söylemler üzerinden gündeme geldi. Hâlbuki “Lozan Konferansının ideolojik saiklerle değil olabildiğince bilimsel metotlarla irdelendiği, müspet ve menfi yönlerinin tam bir soğukkanlılık ve sorumluluk bilinciyle tespit edildiği yetkin çalışmalara şiddetle ihtiyaç var.” Doç. Dr. Nuri Sağlam bu noktadan hareketle son dönemde bu sahada yayınlanan çalışmaların en önemlilerinden birini ortaya koydu.

Batı Basınında Lozan, Batı Basınından Türk Basınına Yapılan Tercümeler 1922-1923, Türk Basınında Lozan, Suphi Nuri İleri’nin Lozan Mektup ve Makaleleri ve Türk Basınında Lozan, Ahmet Cevdet’in Lozan Makaleleri kitaplarını hazırlayan Nuri Hocayı pazar günü Türk Kahvesi programında konuk edeceğim.

Bir edebiyat tarihçisinden Lozan sohbetine beklerim…

#teknoloji
#bilgi
#Ayşe Böhürler
9 ay önce
‘İnfosfer’de yaşarken…
Yaralı coğrafyalarımızı konuşmaya daha yeni başlıyoruz
Sosyal Çürüme Yazıları 7: Dedelerden himmet umma cumhuriyeti
Paket iyi de ‘kampanya’ nerede?..
KDV artışının KDV indiriminden daha çok alkış aldığı ülke
Arapça tabelalar ve yeni CHP