|
Her şey nasiplen

Kader Gayret’e, Gayret de Kader’e aşıktı ama bir türlü hikayelerini tamam edemediler.

Kader ablanın adının niye Kader olduğuna dair hiçbir soru işareti yoktu kafamızda. Doğduğumuz topraklarda, “ille de erkek çocuk” diye tutturan erkeklerin sürekli kızı olursa, üçüncü yahut dördüncü kızın adı ya Kader olurdu ya Kısmet. Kader abla, babasının dördüncü kızıydı.

Gayret abinin adının niçin Gayret olduğuna dair ise hiçbir fikrimiz yoktu. Hatta bir miktar komik bulunurdu mahallede Gayret abinin adı. “Ha Gayret” derdi yaşıtı delikanlılar ona.

Ne Kader abla ismini taşıyordu üzerinde, ne Gayret abi. Kader abla ne kadar delişmen, ne denli atak, ne kadar yırtıksa Gayret abi de o denli çekingen, o denli ağırkanlı, o kadar hımbıldı.

Yine de birbirlerine âşık oldular. Öyle durduk yerde, gözümüzün önünde gelişti bu Orta Mahalle aşkı. Özel bir şey olmadı yani. Zaten çocukluktan birbirlerini tanıyan, aynı ilkokulda, aynı ortaokulda ve aynı lisede okuyan bu iki yaşıt, doğal olarak “aşkım” diye hitap etmeye başladılar birbirlerine ve kimse yadırgamadı bu durumu.

Öyle bir dramatik durum, babalardan birinin razı gelmemesi falan yaşanmadı. “Birbirlerine çok aşıklar ama hiç anlaşamıyorlar” da demedi görenler, “ben böyle büyük aşk görmedim arkadaş” da.

Bizim Orta Mahalle’nin birbirine her bakımdan denk iki genci arasında doğal olarak gelişen bir hikâye yani. Evlenecekler, kısa sürede birinci, ardından ikinci çocukları olacak, üniversite bitirmiş Kader abla ikinci çocuktan sonra işi bırakacak, Gayret abi usul usul çalışıp evi geçindirecekti. Dünyanın en sıkıcı ama kazanması en kolay bahsi olurdu hikâyenin böyle gelişeceğine zar atmak.

Böyle de gelişti zaten bir noktaya kadar.

Kader abla Adalet Meslek Yüksek Okulu’nu bitirdi, Gayret abi hem açık öğretime devam etmeye hem de bizim mahallede söylendiği şekliyle “pabrika”da çalışmaya başladı falan.

Sonra askere gitti Gayret abi. Asker dönüşü mahallenin camisinin bahçesinde etli pilav yenilerek başlayacak düğün akşamında sokağa taşacak, davullu zurnalı halaylara havaya sıkılan tabancalar eşlik edecek ve “darısı cümle bekar evlatlarımızın başına” denilerek, İstiklal Marşı falan da okunmadan kapanacaktı bahis.

Böyle olacaktı, ama olmadı.

Yok, Kader abla edebiyle bekledi Gayret abiyi. Zaten askerlik öncesi bir nişan merasimi de yapılmıştı.

Ve yok. Gayret abi askerliği Bilecik’te yaptı. Ne bir terör çatışması, ne bir yaralanma, ne bir askerlik travması. Hiçbir şey.

Olmadı ama.

Gayret abi askerden gelince aileler nişanı bozduklarını, arada bir tatsızlık olmadığını, “nasip böyleymiş bacım” cümleleri eşliğinde deklare ettiler mahallenin dedikodu uzmanı teyzelerine.

Alışılmış şekilde hepimiz “hee, nasip işte” deyip Kader ablayla Gayret abinin nişan atıp evlenmemeleri durumunu başka hiçbir ek cümleye ihtiyaç kalmadan kabullendik. Hayat, olağanüstü ritimsizliğiyle akmaya devam etti Orta Mahalle’de. Kader abla Gayret abiden bir yıl önce evlendi. Kader ablanın üç, Gayret abinin iki bebesi oldu. Bebeler büyüdü, aradan seneler geçti.

Kimse ama neredeyse kimse Kader ablayla Gayret abinin seneler önce nişanlı olduklarını hatırlamazken, bu kadar uzun süre geçtikten sonra bir gün cumadan çıkıp evlere dağılırken Gayret abi şöyle dedi bana: “İhsan, ben kendimi Kader’e eksik gördüydüm. Kızın nasibini kapatmamak için attıydım nişanı, biliyon mu?” dedi.

Gülümsedim mecbur. Güldüm hatta. “İyi halt etmişsin Gayret abi. Kader abla seninle aynı pabrikanın yan bandında çalışan Osman abiyle evlenince gerçekten nasibi açıldı” dedim.

“Dalga geçme la” dedi, “her şey nasiplen bu dünyada. Onun da nasibi öyleymiş.”

Bizim Orta Mahalle’de işler böyleydi işte. “Her şey nasiplen” dendiğinde tüm yaşanmamış ihtimaller, tüm kaçırılmış mutluluk fırsatları, tüm yarım kalmışlıklar bir yere bağlanırdı sıkı sıkıya.

“Doğru söylüyon Gayret abi, her şey nasiplen, hanım cimciği hazır etmiştir, gel gidek de nasibimizi yiyek” dedim. Genişçe gülümsedi. Cimciğe bayılırdı Gayret abi.

#Aktüel
#Kader
#Din
#Toplum
#İsmail Kılıçarslan
1 yıl önce
Her şey nasiplen
Enseyi karartalım mı yahut 2020 nasıl geçti?
Turizm uğruna
Mermer atıklarının muhteşem geri dönüşümü
Tasarruf sandığı
ABD-Çin rekabetinde popülizm, korumacılık ve ulusal güvenlik