Geride bıraktığımız hafta dört günde beş şehir dolaştım. Bunlardan üçü, AK Parti Teşkilat Akademisi kapsamında ders vermek için Mardin, Şırnak ve Siirt’ti. Dördüncüsü dost ziyareti için Diyarbakır’dı ve sonuncusu da kitap fuarı kapsamında söyleşi ve imza için gittiğim Batman’dı.

Elbette birkaç günlük ziyaretle “bölge uzmanı” pozu kesecek değilim ama birkaç izlenimimi paylaşmak isterim. İlk izlenimimi slogan olarak yazayım: “Kürdistan’ın kaderi Kürt halkının terörle arasına koyacağı mesafeye bağlıdır.”

Terör bittikçe, dağdan PKK’lı itlerin leşleri geldikçe rahatlamış bölge. Sokaklar rahatlamış, insanlar rahatlamış, sosyal hayat rahatlamış, ekonomik hareketlilik rahatlamış. Fakat rahatsız edici bir gölge var hala bölgenin üzerinde. İnsanlar diyor ki “bu dağdaki itlerin şehirdeki uzantıları sıçan gibi saklanıyorlar ama ilk fırsatta kafalarını gösterirler.”

Allah fırsat vermesin.

Bir de ilginç bir durum yaşanıyor bölgede. Türk milliyetçiliğinin en sağında duran İYİ Parti’nin ve müesses nizamın en sembol partisi Kemalist CHP’nin HDP ile yaptığı ittifak “bütün diskurları”nı yerle bir etmiş HDP’nin. Seyit Rıza ile Sabiha Gökçen’i birlikte savunma zorunluluğu devrelerini yakmış. Hem Kemalizmi savunup hem “foşik T.C” sloganı atmak ya da özel harekatçıların epeyce oy verdiği İYİ Parti’ye “çok da şey etmeden” siyaset üretme çabası boşa düşürmüş adamları. Eh, HDP’nin yaptığı LGBT, çevre falan fıstık tabanlı politikaların da batıda karşılığı var ama bölgede karşılığı yok. Varsa yoksa mağduriyet edebiyatı ve hamaset üretmeye çabalıyorlar bölgede. Gördüm ki, CHP, İYİ Parti, HDP üçlüsünün en mağduru HDP. Ne diyeyim. Terörle aralarına mesafe koymadıkları için “Allah beter etsin” diyeyim bari.

Geleyim başlıktaki “Türkiye’yi kurtaracak çocuklar”ın kim olduğu meselesine.

Batman’a gideceğimi sosyal medyadan ilan edince Milli Eğitim Bakanlığı’nda Din Öğretimi Genel Müdürü olarak görev yapan Nazif Yılmaz Hocam ulaştı bana. Dedi ki “İsmail, Batman’da Veysel Karani ve Fatıma Zehra imam hatip okullarını görmeden gelme. Çok beğeneceksin.”

Sağ olsun, Batman Milli Eğitim İl Müdürü Mahmut Kurtaran Hoca refakat etti, ben de Nazif Yılmaz Hocanın davetine icabet edip iki okulu da ziyaret ettim.

2020 yılında eğitime başlayan Veysel Karani Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde bir “Spor Proje Bölümü” var. Burada 114 öğrenci hem iyi bir eğitim alıyorlar hem de pek çok spor dalında yetkinleşiyorlar. 2020’den bugüne ikisi uluslararası olmak üzere tam 171 madalya toplamış çocuklar. Bu, baş döndürücü bir başarı. Hedefleri, bu okuldan Türkiye şampiyonları, olimpiyat sporcuları yetiştirmek. Okul çıkışı, “şimdilik dördüncülüğüm var hocam. İnşallah seneye Türkiye şampiyonu olurum” diyen judocu delikanlının gözlerini görseydiniz, bu hayalin çok da uzak olmadığını anlardınız.

Gelelim Fatıma Zehra Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’ne. Zaten Batman’ın en iyi okullarından biri olan bu eğitim yuvasında 2018’den beri bir de “Geleneksel ve Çağdaş Görsel Sanatlar” programı yürütülüyor. Resim, mozaik, hat, grafiti, ebru, katı, hatta yontu... Sanatın hemen her alanında öyle güzel eserler üretmişler, öyle şahane işler başarmışlar ki anlatamam size bunu. Gidip yerinde görmeniz gerekir.

Peki ben niçin “Türkiye’yi bu çocuklar kurtaracak” diyorum. Cevap çok net: Çünkü Türkiye’yi bu çocuklar kurtaracak.

Terörün, gündelik kısır politik çekişmelerin, ideolojik kavgaların peşine düşmeden usul usul işini yapan, uzmanlaşan, daha 16 yaşındayken yaptığı resimle sizi kendine hayran bırakan ressam kızların, daha 17 yaşındayken ülkesine madalya getiren sporcu delikanlıların omuzları üzerinde yükselecek Türkiye.

Bizim bu saatten sonra yapabileceğimiz tek şey bu çocukları vatanını, milletini, üzerinde yaşadığı toprakları seven insanlar olarak yetiştirmek ve onlara her türlü imkanı sağlamaktır.

“Her türlü imkan” derken, Siirt’te 5 imam hatip okuluna mis gibi 5 kütüphane yaptıran, zengin-fakir ayırmadan 9.800 imam hatip öğrencisini ayakkabısından gömleğine dek giydirecek desteği bulan ÖNDER Siirt Şubesi Başkanı Sabahattin Ataker’e de bir selam yollayalım. Sabahattin abi ve benzerlerinin yükselttiği bayrağı yukarıya, daha da yukarıya taşımak, gençlerimiz için yapabileceğimiz tek şeydir bence.

Yine yerim bitti. Halbuki Batman’da Arapkendi Medresesi Derneği’nde tanışıp sohbet etme fırsatı bulduğum Seyda Abdülkerim Tanrıkulu’ndan söz edecek, klasik medrese eğitimini nasıl da güzel ve doğru şekilde yenilediklerinden bahsedecek idim. Dahası, klasik medrese eğitiminin yeni bir müfredat ve yöntemle sürdürülmesinin memleket için ne hayırlı sonuçlar doğuracağından; Arapkendi Medresesi Derneği’nin ilahiyat talebelerine yönelik güzel girişimlerinden söz edecektim. Nasip, bir başka yazıya inşallah…