|
Muktedir olmadan adalet tesis edilebilir mi?

Erol Göka hoca geçtiğimiz günlerdeki köşe yazısında Psikolog Philip Zimbardo’nun “Bitik Erkekler: Teknoloji Erkekliği Nasıl Sabote Etti?” (Pegasus Yayınları, Temmuz 2017) adlı kitabını ele aldı ve önemli tespitlerini ardarda sıralayarak neredeyse yoruma bile yer vermeyen bir gerçekliği bize en somut haliyle aktardı.



Evet burada anlatılan gerçekleri yaşantımızdaki sayısız örnekten biliyoruz zira. Kitabı okumadığım için Göka hocanın satırlarından ödünç alarak meramımı dile getirmeyi deneyeyim acizane:

“Zimbardo kitabında Batı’da özellikle genç erkekler için duyulan kaygıların alarm düzeyine geldiğini söylüyor. Eğitimdeki büyük hayal kırıklığını ve iş dünyasında erkekler aleyhine ortaya çıkan gelişmeleri, artık erkeklerin çalışmak istemediğini kanıt olarak gösteriyor. ABD’deki eğitim istatistikleri ve sonuçların tüm dünyada benzer bir durum sergilemeye başlaması, Zimbardo’nun feryat etmesine neden oluyor: Artık bir uyanma çağrısının vakti geldi.”

***

Bir türlü büyümeyen erkek evlatlarından şikayet eden annelerin sözlerini düşündüm. İstedikleri her şeyi hak etmiş olduklarına dair bir güvenceye sahip olan bu çocuklar, arkalarında hep sıkı destek görerek, hep sığınacak bir liman bularak büyüdüler. Eski yılların erkeklerini düşündüm sonra.

Öksüz ve yetim bile kalsa hayatta tutunmak için inisiyatif alan, ter döken, ekmeğini taştan çıkarmak için üstün gayret gösteren, şikayet etmeyen, kan ter ve gözyaşını içine akıtan, tek başına mücadele vererek ailesini geçindiren erkeklerin çilesini düşündüm.

Şimdiki oğlanlar aynı sıkıntıları çekmesin diye, vermekten çok almayı öğrendiler. Evet almayı çok iyi öğrendiler, özgür seçimler yaparak, hep kendilerine aldılar. Çalışmadan titr sahibi olmayı, ayak işi yapmadan yükselmeyi, şöhret ve para odaklı bir başarı anlayışını sorgusuzca benimsediler. Ama bir türlü yetişkin olamayan ve hep arzularına bağımlı kalan bu erkek çocukların evlilikte ve iş hayatındaki performansları da giderek düştü.

Psikolog, kitabında erkek öğrencilerin okul başarılarının da giderek düştüğünü, kızların hemen her alanda erkeklerin seviyesini geçtiğini anlatıyormuş. “Erkekler gerek okulda gerek hayatın diğer alanlarında başarılı olmak için eskiden daha çok rekabet ediyorlardı ve daha çok motivasyona sahiplerdi. Bir iş sahibi olmak, kendi ailesini kurmak, uzun vadeli hedefler belirlemek ve kariyere odaklanmak için çabalıyorlardı, artık bu hallerinden eser yok.”

Erkeklerin bu durumunu “zekâ probleminden ziyade, çaba göstermemeye ve heves duymamaya bağlı olarak ortaya çıkan bir sorun” olarak niteliyor yazar. Bunu okuyunca hah dedim, tam isabet.

***

Genç erkeklerle hayatın pek çok alanında çalışıyoruz yıllardır. Çabuk pes etmeleri, yorgun düşmeleri, vazgeçmeleri, tuttuğunu koparma konusundaki isteksizlikleri, gayretten korkmaları her zaman dilimize pelesenk olmuştur. Psikoloğun dediği gibi başarı düzeyinin yükselişinde hayatın her alanında tutunmaya çalışan genç kızlar / kadınlar eskiye oranla daha avantajlı görünüyor.

Ama erkeklik zayıfladıkça, kadınlar da kadınlıklarını yaşayamaz hale geliyorlar. Pısırık, irade sergileyemeyen, kendi ayaklarının üzerinde duramayan erkekleri ne yapsın kadınlar? Diyeceksiniz ki, artık feminizm var, kadınlar illa kendilerini muhtaç durumda bırakacak kadar güçlü erkek peşinde değil. Kendi güçleri onlara yetiyor, işlerini kendileri görüyor, ekonomik bağımsızlık vesaire.

Evet, lakin kadın hangi dünya görüşünü benimsese fark etmiyor, yaşam pratiği değişmiyor. Kendi problemlerini çözemeyen, şikayet eden, çok konuşan, irade sergilemek yerine fazla analiz sentez yapan, hoşgörü vadilerinde pasifçe gezinen erkekleri benimsemiyor. Tahammül edemiyor. Çünkü kadın, ancak güçlü ve kendine yeten hayat arkadaşıyla birlikte insanlığını yüceltebileceğini, birlikte tamamlanacaklarını seziyor.

Erkeğin bu inisiyatif alamayan, arzularının doyurulmasına ve bir türlü tatmin olmayan nefsine rehin kalan bağımlı hali: Kadınla erkeğin yolculuğunda aşkı, birlikte dönüşmeyi, güven duygusunu, teslimiyeti, sadakati, dürüstlüğü, vefayı, güçlü bağlanmayı, yiğitliği, cesareti, bedel ödemeyi, diğergamlığı, dayanışmayı, hemhal olmayı vs nasıl etkiliyor?..

***

Göka hoca, “velhasıl kelam, genç erkekler artık erkek olmanın anahtarını sorumlulukta arayan, başkalarını, ailesini düşünen ve onlara zarar vermemek için çabalayan, sadakati önemseyen, oyuna değil işe öncelik veren kimseler olmaktan çıkıyorlar” diyor.

“Sadece bunlarla kalsa iyi artan pornografi, oyun ve madde bağımlılığı, obezite oranları da hesaba katıldığında tam bir ‘erkek sorunu’ karşımıza çıkıyor.” Kitabın yazarı ise “eğer yakın zamanlarda düzeltici adımlar atılmazsa erkekler, aileleri, toplumları ve hatta uluslarının kaderi için sonuç felaket olabilir” diyor.

Tam burada 15 Temmuz ve sonrasında erkeklerin silkinip kendilerine gelişlerinde salt hamaset ve faşizm bulan analiz sentez erbabına soralım: Sofraya bir bardak su getirmeye üşenen, amaçsız gayretsiz gençlik kendi kanını akıtmayı göze alarak, nefsi için değil hakkaniyet ve adalet için tanklarla, F16’larla, hendekli dehlizli terörle, bombalı işgal ve darbe girişimleriyle mücadelede kararlılık sergilemeseydi şu an hayatta olma ihtimaliniz bu kadar yüksek olur muydu?!

Evet uzaktan kumandayla da savaşa dahil olabilir elbet erkekler. Teknoloji buna müsait. Lakin sevdiklerini, ailelerini, vatanını, evlatlarını korumak söz konusu olduğunda vücudun her uzvunun meleke kespetmesi, kısacası erk sahibinin kudretli olması elzem. Yoksa politik manevralarla, muhalif mahalle baskılarıyla, medeniyet martavallarıyla üstüne biner geçerler, sömürge kurarlar, farkında olmazsın.

Azami diplomasi marifetiyle erk sahibi olunamaz. Muktedir olmadan da adalet tesis edilemez.

#Hukuk
#Adalet
6 yıl önce
Muktedir olmadan adalet tesis edilebilir mi?
Katilin adı Siyonazist ABD-İsraili’dir
Sükût ‘bazen’ altındır…
Sıkılaştırmanın sonuçları verilere yansıyor ama riskler de var
Yenilenebilir enerjide kurulu güç
Güneyimizde bir PKK devleti mi kuruluyor?