|
Bakan olmak şart mı?

Tekrar bakan yapılmadım, milletvekili ya da başkan adayı gösterilmedim diye dövünenleri yok sanmak için, insanın hayatta sofada hiç siyasetçi görmemiş olması gerekir.

Kulak verelim, neler duyacağız:

Ben daha nerelere gelecektim! Ne makamlara lâyıktım! Ah ah! Yazık oldu. Kıymetim bilinmedi. Ülke büyük bir değerini kaybetti.

Kabiliyete ‘yetenek’ diyen ne fena yanılmış! Yetmedi, yetmiyor işte! Yanında siyaset birikimi, bilgi birikimi, yönetim tecrübesi, karizma, ne ararsan bende var fakat buna rağmen kıymetim anlaşılmadı.

İnsanda biraz da şans olacak arkadaş! Belki hepsinden önemlisi bu. Yoksa ben kenarda unutulacak adam mıydım? Kariyerimde daima yükselen biriydim oysa! Basamakları ikişer ikişer atladığım unutuldu da şimdi “Eski bilmemne” diye bakıyorlar. O da yakın çevre. Eski dostlar falan. Bir de yolda belde karşılaştığım vatandaşlar var ki... Onların kimisi “Sizi bir yerden tanıyor gibiyim” demiyorlar mı? Kahroluyorum arkadaş! Çekip vursa daha iyi!

Ulan diyeceğim, bir vakit önce yani daha düne kadar, sayın vekilim, sayın bakanım, başkanım diye el pençe divan duranlar başka milletin insanları mıydı? On dakika görüşmek için randevu almaya çalışanlar, uzaydan gelen yaratıklar mıydı? Gazeteciler mikrofonlarını burnuma dayadıkları, kameraların karşımda birbirinin üstüne çıktığı, ekrandan ekrana koştuğum zamanlar ne çabuk unutuldu? Gazetelerin çarşaf çarşaf beyanlarımı yayınladığının, boy boy resmimi bastıklarının üstünden ne geçti ki?

Şimdi çıkıp “Vefa arıyorum” diye bağırarak sokak sokak dolaşayım mı?

Hafıza da yok, vefa da yok arkadaş millette! Millette olmayınca, tepesi de başka türlü olmuyor tabii. Mendil gibi kenara atıveriyorlar. En verimli çağda üstelik. Daha nice hizmet potansiyeli varken... Millete memlekete hizmet aşkıyla dopdoluyken... Bunca yıllık başarılara imza atmışken ve yeni hedeflerin coşkusuyla, planlar programlar yaparken... Bir bakıyorsun, pat diye kenara atılmışsın. Sonra da diyorlar ki yahu niye küstün? Ya ne yapaydım?



Böyle düşünmeyenler de var. Eskilerin hepsi bir değil. Küsmeden yoluna devam ediyor onlar.

Onlardan biri de eski bakanlarımızdan Prof. Dr. Sami Güçlü.

Gençlerin okuma ve yazma konusunda kendilerini geliştirmeleri için yıllardan beri şehir şehir programlar yapıyor.

“Anadolu Mektebi Yazar Okumaları” adıyla düzenlenen programda, millî ve manevî değerlerimize sahip çıkan, Türk kültür ve medeniyetinin gelişmesine katkı sunmuş yazarların eserleriyle, yazar hakkında yazılmış seçkin eserler okunuyor.

***

Sami Hoca’nın 2012’de Sakarya Üniversitesi’nde 12 kişilik bir öğrenci grubu ile başlattığı okuma faaliyeti, sonraki yıllarda ülke sathına yayıldı.

Mustafa Kutlu, Tarık Buğra, Cengiz Aytmatov, Necip Fazıl, Nurettin Topçu ve Sezai Karakoç, Mehmet Âkif, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cengiz Dağcı, Yahya Kemal ve Samiha Ayverdi gibi yazarların eserleri seçildi.

***

Öğrenciler okudukları eser hakkında değerlendirme yazısı yazıyor ve panelde bir sunum yapıyor. Aylar süren ve aşkla şevkle yürüyen bir çalışma bu.

Öğrencilerin; çalışkan, doğru, sadakatli, kendine güvenen, irade sahibi, önceliklerini doğru belirleyen, ilkeli ve tutarlı olabilen, aileyi önemseyen bireyler olmaları hedefleniyor.

Sosyal ve kültürel yönden gelişmeleri için rehberlik ediliyor.

***

“Eğer maksud eserse, mısra-ı berceste kâfidir” demiştir Ragıp Paşa.

Maksat hizmetse, her zeminde ve her şartta bir yolu yordamı bulunur.

Ülkeye hizmet etmek için ille de bakan mı olmak lâzım?

Halis niyetle yola çıkmak yeter. “Tohum saç, bitmezse toprak utansın!”

#Siyaset
#Politika
#Mehmet Şeker
9 months ago
Bakan olmak şart mı?
İyi Ki Varsınız
Bir Başka Mesele: Neden cinsiyet değiştiriyorlar?
Birliğe çağrı
Adamın adı Filistin
Dünya bu gençlerle güzelleşecek