|
Çobanların kıymetini bilelim

Acıpayam’ın bir köyünde Iraz kızın kına gecesinde kadınlar toplanmış, oynayıp eğlenmişler. Çobanın karısı oynamaya kalktığı sırada çengilerin çalgısı susuverince, kadıncağız orta yerde kala kalmış. Hevesi kursağında, ağlaya ağlaya eve dönmüş. Kocasına dert yanmış. “Ben çoban karısıysam, insan değil miyim Mustafaalim?”

Mustafa Ali’nin tepesi atmış. “Onlar benim karımı oynatmazsa, ben de köyün koyunlarını gütmem” deyip diretmiş. “Kim güderse gütsün, kendinize bir çoban buluverin.”

*

Köylülerin hiç hoşuna gitmemiş bu durum. Onca koyunu kuzuyu kim güdecek? Köyün koca sürüsü çobansız mı kalacak?

“Yapma Mustafali, etme Mustafali” demişler “Ne istersen söyle yapalım, sürümüzü ortada bırakma, senden başka çobanımız yok”.

Çoban şartını koşmuş. “Madem öyle, getirin çalgıları, bir düğün kurun, çalsınlar akşama kadar, Ayşem oynasın.”

Köylüler çaresiz kabullenmişler. İsteklerini yerine getirmişler. Çalgılar gelmiş, çalmışlar, çobanın karısı da oynamış, kurtlarını dökmüş.

*

Akşam sürüsüyle köye dönen Mustafa Ali, koyunları kuzuları eğlek meydanından evlerine gönderdikten sonra, kendi evinin yolunu tutmuş. Bakmış ki kapı kapalı, karısı evde yok. Uzaktan uzağa da çalgı sesi geliyor. Yürümüş gitmiş köy meydanına doğru.

Bakmış ki Ayşe gelin hâlâ oynayıp duru.

“Yeter gari, gel evimize gidelim” demiş ama karısının hevesi geçmemiş. Oynamaya doyamamış. Iraz kızın kına gecesinde ortada kalmasının acısı çok derine işlemiş olsa gerek.

*

Evin anahtarını da şalvarının ipine bağlamış gelirken. Belinde anahtar da sallanıp dururmuş oynadıkça. “Ben daha doymadım” demiş “Daha kurtlarımın hepsini dökemedim”.

Çoban bakmış ki Ayşe’nin gelmeye niyeti yok. “Madem öyle, anahtarı alıp gideyim” diye düşünmüş ama karısı elleri havada uçuşurken şöyle cevap vermiş çobana:

“Çöz de al Mustafalim, çöz de al.”

Anahtarı çözmek için elini indirirse, o kadarlık süreyi oyundan zarar sayacak.

*

Rahmetli Özay Gönlüm’ün anlattığı bu hikâye bugünlerde tekrar gündeme gelecek görünüyor.

Sürü sahiplerinin koyunlarını güdecek çoban bulamadıklarına dair haberler neredeyse her gün karşımıza çıkar oldu.

Yüksek maaşa rağmen çobanlığa meyleden pek az.

Afganistan’dan, Pakistan’dan, Suriye’den gelen çobanlar yetmemiş.

Yerli çoban zaten çok az.

En son duyduk ki Hakkari’de de çoban kalmamış ve İran’dan getirmişler rica minnet.

Sıkıntının sebebi bariz. Gençler çobanlık yapmak istemiyor.

Üniversite okumaya niyetli hepsi.

*

Madem ki üniversite okumak, yüksek diploma sahibi olmak bu kadar önemli... Bir çözüm yolu düşünmek şart. Ne yapmalı? Ne etmeli?

Sürüler çobansız kalırsa, koyun sayısı azalır. Zaten ülkede koyun sayısı gittikçe düşüyor. Et fiyatları bu yüzden yükseliyor. Bir çözüm yolu arayıp bulmak lâzım.

Bari üniversitelere çobanlık bölümü açılsın.

Ayrıca çobanlar evlendikleri zaman eşlerine kına gecelerinde sınırsız oynama hakkı tanınsın.

“Karabaş koyunu güde güde getirdim / Getirdim de gab’ardıcın dibine yatırdım” türküsünü de bütün çobanlara öğretmek yerinde olur. Özay Gönlüm’e, Talip Özkan’a ve Denizli çobanlarına hürmeten.

#aktüel
#Hakkari
#Mehmet Şeker
1 yıl önce
Çobanların kıymetini bilelim
“İnsan Yayınevi/ni özlüyor”
Sosyal çürüme yazıları 9: Keriz silkeleme cumhuriyeti
“Tektif”
Tasarruf eğilimini mi artıracağız, tüketim eğilimini mi düşüreceğiz?
Bu bir isyan yazısıdır: İslâm ülkeleri demeyin gayrı…