|
Diyarbakır seferi

Kemal Bey, Diyarbakır’a gitmiş fakat Diyarbakır karpuzu yemeden dönmüş.

Aşk olsun.

İnsan Diyarbakır’a gidip de karpuz yemeden döner mi hiç?

Sorduk soruşturduk…

Aslında “yemeyeceğim” diye diretmemiş.

“Getirin karpuzu yiyeyim” demiş.

“Efendim, karpuz istiyorsanız, karpuz çadırına gitmeniz gerekir” açıklamasına da itibar etmemiş.

Oteline getirmelerini istemiş.

Usul, erkân, âdet, gelenek dinlememiş.

Yol, yöntem takmamış.

Karpuzcular da onu ciddiye almamışlar tabii.

Niye alsınlar ki!

ADAY TARİFİ

Kemal Bey’in seçimi kazanamayacağını düşünen Meral Hanım aday tarifi yaptı.

“Adı bilinmeyen biri olmalı.”

Aylardır başkanlık rüyası gören, adaylığı için zemin hazırlayan Kemal Bey’e doğrudan “Sen aday olma” demektir bu çıkış.

Büyük hayal kırıklığına yol açar.

Hayalleri un ufak eder.

*

Bir araya geldiklerinde gülücükler saçıyorlar.

Tokalaşmaya başladıklarında kurban pazarlığındaki gibi ellerini uzun uzun sallıyorlar.

Kusursuz bir uyum içindeymiş gibi görüntü veriyorlar.

Adaylık söz konusu olunca, dolaylı yollardan, dolambaçlı güzergâhlardan yapılan itirazları geride bırakıp dümdüz “adı bilinmeyen birinden” bahsediyorlar.

Üstelik Kemal Bey, ittifakı oluşturan partileri işaret ederek, “Adayımız buradaki altı genel başkandan biri olacak” dedikten sonra.

Biz de bir kere daha anlıyoruz ki görüntüye bakan aldanır.

Yaldızı kazıyıp altında ne var, ona bakmak lâzım.

*

“Adı bilinmeyen, toparlayıcı, kazanacak bir aday olacak.”

Tanıdığım herkesi sırayla düşündüm, hepsinin adı var.

Bir kişi kaldı geriye: Keloğlan.

Onun adını bilen yok.

Büyük şairlerde, meşhur âlimlerde olduğu gibi “Asıl adı Muhammed veya Mehmet” denmiyor ondan bahsederken.

Sadece kelliğine vurgu yapılıyor.

Aksini iddia eden var mı?

‘Keloğlan aşağı, Keloğlan yukarı…”

Adı şudur diyecek kimse çıkar mı?

Çıkmaz.

O halde?

Kimdir bu Keloğlan? Nerede yaşar?

Yaşlı anacığını kulübesinde tek başına bırakıp başkanlık için aday olmayı kabul edecek midir?

Dahası, asıl adı yok mudur?

*

Varsayalım Kellerin Rıfat.

Yine varsayalım anası razı geldi, adaylığı kabul etti.

Varsaymaya devam edelim, yüzyılların sempatisiyle seçimi kazandı.

İttifakı oluşturanların istedikleri gibi silik biri olmaya razı olacak mı?

Ya olmazsa?

“Mühür bende, o halde Süleyman benim” derse?

Anayasa’nın verdiği yetkilerini sonuna kadar kullanmaya karar verirse?

Kim itiraz edebilir? (Hepsi itiraz etse ne yazar?)

Müttefik kuvvetlerin süngüsü düşer.

Ne kadar çırpınsalar boş.

*

Bugüne kadar bütün anlatılarda Keloğlan herkeste bulunmayan temiz kalbiyle padişahın kızına talip olur ve sonunda ona kavuşurdu.

Bu gidişle kendisi tahtın ve tacın sahibi olacak demek.

Tabii, gözümüzün önünde oynan bu parodiler bir sonuç verirse…

#Diyarbakır
#Kemal Bey
#Keloğlan
2 yıl önce
Diyarbakır seferi
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!
Tarihin sonu ve ABD üniversiteleri