Diplomatik kanallar tıkandı, savaş başladı. Bu zamanda olmaz zannedenler yanıldı.

İşgal, Putin için rutin demiştik; böyle bir konuda haklı çıkmak kötü.

Rusya’ya göre askerî harekât “Barış amaçlı” imiş.

Ya bir de savaş amaçlı olsaydı!

*

Görünüşte ilk yumruğu vuran suçlu bulunur.

İlk mermiyi, ilk bombayı atan da.

Fakat madalyonun öbür yüzü var.

Kabahat vuranda mı, vurulanda mı?

ABD, Rusya’nın etrafını çepeçevre kuşatmasaydı, büyük ihtimal Putin bu harekâta gerek görmezdi.

Moskova’nın burnunun dibine kadar askerî yığınak yapmak, iyi niyetli bir yaklaşım değil elbette.

Burada maalesef güme giden Ukrayna.

NATO üyesi değil üstelik. Üye olmayı aklından geçirmesi bile yetti.

Yaklaşık 45 milyonluk nüfusa sahip Ukrayna, iki filin dövüşmesinde zarar gören çimenler konumunda.

*

Türkiye’nin hem Rusya ile hem Ukrayna ile iyi ilişkiler içinde olması, bu çatışmada taraf olmayı imkânsız kılıyor.

İlk saatlerde saldırının uluslararası hukuka aykırı olduğunu ilan ettik.

Bir işe yaramayacağını bilsek de saldırının haksızlığını savunduk.

Derhal son verilmesi gerektiğini açıkladık.

Uzun vadeli plan yapanların bizim sözlerimiz üzerine karar değiştirmeyeceklerini bilerek, safımızı ortaya koyduk.

*

Kayıtlara göre NATO üyesiyiz.

Bugüne kadar hiçbir hayrını görmedik tabii.

NATO’da bizden başka ne kadar üye ülke varsa, neredeyse tamamı bize cephe almış gibi davrandı.

Hiçbiri dostane tavır içinde olmadı.

Aksine, bölmek parçalamak için uğraştılar.

Bölücü terör örgütlerini var gücüyle desteklemekten çekinmediler.

Hem de gizlice değil, açıkça.

Parasını ödediğimiz hâlde, uçak, silah ve savunma sistemlerini vermemeyi tercih ettiler.

Son gelişmeler üzerine, bugün yarın bizden Ukrayna konusunda destek isterlerse, hangi yüzle isteyecekler?

*

Göç ihtimali karşısında Avrupa ülkeleri panik butonuna basmak üzere.

Beş milyon civarında Ukrayna vatandaşının mülteci konumuna düşeceği tahmin ediliyor.

“Şu kadarını alabiliriz” diye açıklama yapan Avrupa ülkelerinin hepsinin toplamı karikatür mesabesinde.

Yasak savmak kabilinden.

Göç edeceği hesaplanandan geriye kalan kırk milyonluk nüfus ne yapacak?

Bombalara karşı ülkeyi savunmak için kalacak mı?

Rusya’nın gücü karşısında, Ukrayna’nın son derece zayıf olduğu aşikâr.

*

Saldırı başladığı anda, bu gelişmeyi bekleyen Avrupa ülkeleri ve ABD, yaptırım gücü ve anlamı zayıf sözler sarf etmeye başladı.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni toplantıya çağırmaktan bahsettiler.

Şaka gibi.

Kimler var o konseyde?

Toplanınca ne olacak?

Veto hakkına sahip daimî üyeler: ABD, Birleşik Krallık, Fransa, Çin ve Rusya.

İçlerinden sadece bir tanesi itiraz etse, gündemdeki konu kabul edilemiyor.

Burada iki tanesinin karşı çıkacağı baştan belli.

Çin tarafsız kalsa bile -ki kalmayacağını ortaya koydu- Rusya’nın itirazı yeter.

*

O hâlde hangi Birleşmiş Milletlerden, hangi Güvenlik Konseyi’nden bahsedilebilir?

Kanarya Sevenler Derneği’nden bir farkı olmadığı ortada.

Yıllardan beri “Dünya beşten büyüktür” diye haykıran ve o konseyin yapısının değiştirilmesi gerektiğini savunan Erdoğan’ın haklı olduğunu bütün dünya anlamaya başlayacak.

Herkese anlayacak ki o söz, kuru bir slogandan ibaret değilmiş.

Belki bugün değil ama ileride o yapı değişecektir.

Çok geç kalınmamasını dileriz.