Darbe girişimi, kazan kaldırma, isyan, kalkışma... İsimlendirme konusunda sıkıntı var ama tablo ortada.

Olay Rusya’da geçiyor.

Ve bizim için pek tanıdık manzara.

Hatırlatalım, hızlı okuma kursuna giden Woody Allen, Savaş ve Barış’ı yirmi dakikada okumuş. Ne anlatıldığı sorulunca da “Olay Rusya’da geçiyor” demişti.

O şakaydı, karşımızdaki gerçek.

*

Dünyanın en büyük, en güçlü ülkelerinden biri olan Rusya’da bile taşlar yerinden oynayabiliyor.

Diğer büyük ülkeler bu noktaya özellikle dikkat etsin.

Paralı asker şirketi Wagner, Putin’e ve ülkesine başkaldırdı. Başkente doğru yürüyüşe geçti.

Bir de halkı sokağa çağırdı. Herhalde halkı sokağa çağıran kazanır diye düşündü.

Yanlış tahlil. Aşırı özgüven!

Temmuz bile gelmemişken isyan mı olur? Haziran’da bile darbe yapmak zor. Ya da kalkışma malkışma.

*

Rus ordusunun bir milyondan fazla askeri var. Bir o kadar da yedeği. Büyük bir hava gücüne sahip ve elinde nükleer silahlar bulunuyor.

25 veya 30 bin askere sahip Wagner’in personel çoğunluğu ülke dışında ve hava gücü yok.

Putin istese bombardımanla iki saatte hepsini yok edebilirdi.

Öyle yapmak yerine konuşarak çözüm bulmaya çalıştı ve bulundu da.

Maksat kardeş kanı dökülmesin, iç savaş tehlikesi ortadan kalksın.

*

Belarus lideri Lukaşenko’nun ara buluculuğunda büyümeden çözüldü.

Görüldü ki Türkiye’den başkası da ara bulucu olabiliyormuş.

Çözülmeseydi, devreye girmekten geri durmazdık tabii.

Rusya’nın zayıflaması, istikrarsızlığa düşmesi, bize de zarar olarak yansır.

*

Paralı asker grubunun başındaki kişi, bir vakitler Putin’in en güvendiği isimlerden biri Yevgeni Prigojin.

Oligark dediklerinden. Parayı başka türlü isimlendirenlerden.

İki kişinin kellesini istedi: Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Genel Kurmay Başkanı Valeri Gerasimov.

Putin de “He he” dedi geçti.

Geçerken de Prigojin hakkındaki davanın kapanacağını açıkladı ama sırtından hançerlendiğini ve bedelinin ağır olacağını söylemeyi de ihmal etmedi.

*

Başta Rostov’u ele geçirdiğini, Moskova’ya doğru yürüyüşe geçtiğini ilan eden Prigojin, Lukaşenko’nun devreye girmesiyle Belarus’a gitmeyi kabul etti.

Putin “Sen boşver Rostov’u, hepinize birer porsiyon rosto ısmarlayayım, anlaşmaya razı ol” mesajı göndermiş olabilir.

*

İsyancı başını Belarus’a göndermek ne anlama gelir?

“Ülkenin başına bela oldun, ben de senin başına bela açacağım, az bekle” demek.

Ne zaman? Üç vakte kadar.

Wagner magner dinlemez Putin. Hesap soracağım dediyse sorar. Oligarkmış gurkmuş aldırmaz. Öncekilerin başına gelenleri biliyoruz.

Belki bundan sonra başka bir paralı asker grubu kurar. Wagner olmaz da Mozart olur.

*

Genel Kurmay Başkanı Gerasimov’un doktrini artık klasik orduların savaşması şeklinde değil, vekalet savaşlarını yöntem olarak sunuyor.

Uluslararası hukukun işlememesi ve “Biz yapmadık, filanca şirketin paralı askeri yaptı o insanlık dışı, hukuka aykırı işleri” diyebilmek için.

Hâlbuki bunun bir kandırmaca olduğu ortada. Hukukun devreye girmesi ve o doktrinin çöpe atılması şart.

*

Dünya dört gündür bu konuyla meşgul. Bir süre daha böyle devam eder. Kemal Bey falan unutuldu. Öncesinde Kılıçdaroğlu aşağı, Kılıçdaroğlu yukarı; İmamoğlu aşağı, İmamoğlu yukarı gidiyorduk. Hatta bazıları “Kılıçdaroğlu aşağı, İmamoğlu yukarı” diye tempo tutuyordu.

Kemal Bey de “Herkes işine baksın” açıklamasını tekrarlayıp durmaktaydı.

Meral Hanım ise yıllar sonra pişmanlıkla “Hey on beşli on onbeşli, Meclis yolları taşlı” diye söylenmekteydi.

Bakalım ne zaman eski gündeme döneceğiz. Paralı askerler Wagner’den ibaret değil, bunu da bilelim.