Anketler yapılıyor, halkın tercihi sandığa yansımadan önce tespit edilmeye çalışılıyor. Bir tarafta muhalifler, bir tarafta iktidarı destekleyenler.

Bugüne kadar yapılanlara bakıp gelecek hakkında fikir yürütenler, 14 Mayıs’ta sandığa gidecek ve kararını bir mühürle tescilleyecek. O gün, herkes Süleyman.

Bazı anket firmaları, gerçeğe çok yakın sonuçlara ulaşırken, bazıları tam tersini göstermeyi seçiyor.

Sebep, herhalde “Size kaç lâzım abim?” tarzına bağlı.

“Yahu adamlardan o kadar para aldık, şimdi düşük gösterirsek ayıp olur” mu diyorlardır, nedir!

Tabii, mumun yanacağı vakit belli. Bazıları yatsıya kadar bile yanmayacak.

Seçim akşamı takke düşecek, kel görünecek. Hayırlı olacak elbette.

Seçime birkaç hafta varken, oylarını muhalefetten yana kullanacak olanlara biraz daha yakından bakalım.

*

“Çocuktum başta Erdoğan vardı. Okullar okudum, hep Erdoğan. Bitirdim, işe başladım, evlendim, çoluk çocuğa karıştım yine Erdoğan. Yeter artık. Değiştirelim…” diye şikâyet ederler.

Bunlara derim ki…

Siz evinizdeki koltuk takımını değiştirin. Arabanızı yenileyin. Paranız yetmiyorsa kredi veriyorlar. Gidin alın değiştirin. Yetmiyorsa, bu kadarlık değişimle tatmin olmuyorsanız, kafayı değiştirin. Memleketin kaderiyle oynamayın.

İyi yöneten, bunca yıllık tecrübesiyle devam etsin. Hatta mümkünse yüz yıl sürsün iktidarı. Sırf değiştirmek için değiştirmek akıl dışı.

Bunca yıldır yönetimdeyse, kendi niyetiyle gelip oturmuyor ki. Halkın oylarıyla seçilip geliyor. Her sene bir seçim yapıldı. Hepsi de kendi adına bir referandum niteliğindeydi.

Hepsini kazanana değil de hepsini kaybedene mi itibar edelim?

Hiç kimse, şirketine genel müdür atamayacağı birini ülkenin başına getirmeyi düşünmesin.

*

Kimi müdür olmuştur, kimi genel müdür… Kimi vekil olmuş, kimi bakan… Kimi başbakan, kimi cumhurbaşkanı…

“Daha ne istiyorsunuz?” sorusuna cevap bulmakta zorlanırlar ama beğenmemeyi tercih ederler. Brütüs diye anılmaları ondandır. İhanetin kitabını yazarlar. Hançerlerinden kan damlamaktadır.

Aynı makamlarda ilelebet kalmaktır gönüllerinden geçen. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulamanın mümkün olmadığını bilirler ama kendileri için istemekten, çocukça bir haz alırlar.

Arzuları gerçekleşmeyince de küskünlüğe gark olmuşlardır.

*

Soydan gelir, sülaleden gelir muhalefet damarı.

Çünkü bir türlü iktidar olmayı beceremezler. Halktan oy almayı başaramadıkları için başka yöntemlerle koltuğa oturmayı gönüllerinden geçirirler. Fırsat bulunca da oturmakta beis görmezler.

İktidar dünyanın en iyi işini yapsa bile beğenmemekle mükellef olduklarını, karşı çıkacaklarını, bütün güçleriyle eleştireceklerini dile getirmekte de sakınca yoktur onların gözünde.

*

Bakın bunlara hiçbir şey demem, diyemem. “Haklısın evladım” der geçerim.

İhtiyar bilgeye danışan genç “Hayatta mutlu olmanın sırrı nedir üstadım?” diye sormuş. Bilge kişi “Cahillerle tartışmayacaksın” demiş.

Portakal rengi kıyafetler içindeki

genç düşünmüş, itiraz etmiş. “Hocam, bence mutluluğun sırrı bu olamaz” deyince, saçsız ihtiyar şu cevabı vermiş: “Haklısın evladım.”