|
Yakında “Doları düşüren benim” diyecek

Bir yıl daha bitiyor. Bugüne yetişmeyip gidenler görmedi. Kalanlar mı memnun, gidenler mi belli değil.

Koca bir yılı anlamlı-anlamsız tartışmalarla geçirdik. Felaketi, yalanı, ihaneti hiç eksik olmadı. Yenisinin ne kadar farklı olacağı da meçhul.

Erken seçim talepleri ve adayın kim olacağına dair ileri sürülen iddialar hiç bitmedi.

Kemal amcamız belediye başkanlarının göreve devam etmesi gerektiğinde ısrarcı olsa da Ekrem Bey kabullenecek gibi görünmüyor.

Diyorlar ki “İmamoğlu, bir ilahi okuyup muhafazakâr kesimden oy aldı. Ama bu sefer başka. Genel seçim yerele benzemez.”

Hak vermek lâzım. En az iki ilahi şart.

Hem adaylık da çantada keklik değil. Zaten ortada keklik mi kaldı?

*

Soyadı bana pek itici gelen bir prof, asgari ücretin yüz bin lira olsa bile işe yaramayacağını söylemişti.

“Önemli olan paranın miktarı değil, alım gücü.”

Elbette öyle. Bir zamanlar bir milyon lira ödeyip sakız alıyorduk. Altı tane sıfır vardı paranın üstünde.

Fakat bu bilineni söyleyip başka yere bağlamak ve hasım gördüğü yönetime yüklenmek haklı kılmıyor sözün sahibini.

Asgari ücret tartışmaları sırasında, zatı muhteremin “4 bin liranın üstü enflasyona neden olur” iddiasını hatırlıyoruz. Neden olsun?

Karşılıksız para basıldığını iddia etmek için de şöyle demişti:

“Boş kâğıda fotokopi çekiyorlar.”

Kendisi, dolu kâğıda mı fotokopi çekiyor, tam anlaşılmadı.

*

Kemal Bey, başörtüsü sorununu kendisinin çözdüğünü iddia ediyor. Kazara söylenmiş, arada kaynayıp gitmiş bir söz değil. Açıkça, çekinmeden tekrarlıyor. Öyle söylüyor ama inansak mı?

Acaba günlerden bir gün, bir başörtüsünün düğümünü mü çözdü?

Bilemiyoruz. Yarın “Doları düşüren de benim” diyecek. Yazın bir kenara.

*

Kefen parasını bozdurup dolar alanlar varmış da… Zarar marar etmişler de…

Yahu başka işiniz mi yok? Kimin peşine takıldınız, kimlere inandınız? Yazıksa yazık elbet. Hem size, hem memlekete.

Ya canı sıkılıyor bunların yahut uykuları gelmiş. Gidin yatın diyeceğim ama önce bir ufak hesap yapalım.

Üç beş metre patiska kaç paradır? Cenaze hizmetlerinin, kefen dâhil, belediyeler tarafından karşılandığını bilmiyor musunuz?

Her ne söylenirse söylensin, mutlaka yanlış anlayan birileri çıkacaktır.

Alınan tedbirler konusunda mesela… Kurkoru Malı Mevduat anlayıp da Kurkoru neresi? Afrika’da bir ülke mi diye haritaya bakan var mıdır?

İKNA ÇABALARI

“Adım gibi eminim…” Adından ne kadar eminsin?

“İki gözüm önüme aksın...” Olmaz, arkana da aksa boş.

“Ekmek çarpsın…” Ekmeği karıştırma. Ben çarpsam daha iyi olacak.

“Yalanım varsa, buradan kalkmak nasip olmasın…” Benim için sakıncası yok. İstediğin kadar oturabilirsin.

“Kendi gözlerimle gördüm…” Başka birinin gözüyle de görebilir miydin?

“Avucumun içi gibi biliyorum…” İnsan ne kadar bilebilir ki avucunun içini?

“Seni temin ederim ki…” Ben seni temin etmekle kalmam; depolarım, stok yaparım.

*

Sözü uzatmadan birkaç mısra bitirelim.

HAVADA DANS

Başladı kırlangıçların dansı / Söylediğini duymadım kusura bakma / Seyre dalmışım / Burada bile değildim, çocukluğuma gittim / Bir dahakine sen de gel / Beni tek başıma bırakma

Bir de sığırcıkların dansını gör sen

Tek kale maç bizimki / Bütün şutlar aynı yere / En iyi oynayan kim ki / Gol atan geçer kaleye / Üç korner, bir penaltı / Bakmayla anlaşılmaz

Kaçıp gitmek istiyor / İçimizde en haşarı olan / Kimsenin tanımadığı bir yere / Ne çabuk yılmış hayattan / Of dedim of / Kelimeyle anlatılmaz.

#dolar
#Asgari ücret
#başörtüsü
2 yıl önce
Yakında “Doları düşüren benim” diyecek
Şark Ekspresi’nden İmralı’ya
Kara dinlilerle milletin savaşı
Bir kemik aynı yerden iki kez kırılmaz
Bir insan neden ülkesine ihanet eder?
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu