Toplum, yukarıdakilerden ciddi ölçüde etkileniyor.
Söylenen sözler, yürüyüş şekli, konuşma sırasındaki el kol hareketleri, giyim kuşam, tıraş tarzı…
Hepsi birden olmasa bile kısmen etkilenen, farkında olsa da olmasa da taklit edenler var.
Çıkın sokağa, biraz dolaşın, kim bilir neler göreceksiniz…
*
- Yüreğin yetiyorsa bize iki çay ver.
- Usta, motordan bir ses geliyor. Yüreğin yetiyorsa şuna bir bakıver.
- Yüreğin yetiyorsa şuradan bir kişi uzatır mısın?
- Bakkal amca, iki ekmek, bir yoğurt, yüreğin yetiyorsa on da yumurta.
*
- Üç kahve söylemiştik…
- Geliyor, az kaldı.
- Yakıt bitti bitecek… Bir an önce bir benzin istasyonu bulsak…
- Şu tepeyi aştık mı karşımıza çıkacak. Az kaldı.
- Kaç yıl oldu, okuldan mezun olmuyor musun?
- Tek dersten takıldım. Az kaldı.
*
- Ne olacak bu memleketin hâli?
- Geliyor gelmekte olan.
- Şu otobüs nerede kaldı?
- Geliyor gelmekte olan.
Ana muhalefet partisi olmayı hedefleyen İyi Parti, o makama CHP’den daha lâyık.
Birçok sebep sayılabilir.
Sebeplerin hepsi bir yana…
En azından o partinin başındaki kişi, gerçek bir ana.
Türkiye sınır ötesinde briket evler inşa ediyor.
Sığınmacıların bölgeye dönmesi için.
İlk etapta bir milyon kişinin gideceği hesaplandı.
Askerî harekâtlar sayesinde açılan alanların güvenli hâle getirilmesi adım adım gerçekleştiriliyor.
Sınır boyunca otuz kilometrelik bir çizgi çekilmesi için Mehmetçik biraz daha ter dökecek.
Türkiye’nin güneyde güvenli bölge oluşturmasına itiraz edenler, Türkiye’nin güvende olmasını hazmedemeyenlerdir.
Bir milyon kişinin o bölgeye dönmesini “insan haklarına karşı” bulanlar var.
Kim?
Ne gariptir ki Suriye.
O insanların ülkesini terk etmesine sebep olan Suriye yönetimi, ne kadar gülünç bir duruma düştüğünün farkında bile değil.
Kendi vatandaşını bombalayan, öldüren, süren bir yönetim, insan haklarından ne anlar?
Bir de “bölgenin demografisinin bozulacağını” ileri sürenler var.
Onlar kim?
Eski dost ve müttefikimiz Almanya.
Biri Batı ülkelerinin temsilcisi sayılsın, diğeri Doğu ülkelerinin.
İran’dan ABD’ye, Fransa’dan İsrail’e kadar bizim operasyonlarımıza karşı çıkan çok.
Bu karşı çıkışların bizim açımızdan bir önemi var mı?
Hiç.
Solda sıfırdan daha anlamlı göremeyiz.
Deniz kirliliği ciddi bir konu.
İzmir’de Yunan askerlerini denize döktüğümüz gün başladı.
Yüz yıl önce, 9 Eylül’de.
Biz denizin temiz kalmasını isteriz ama öyle görünüyor ki denizin kiri yakında artacak.
