|
Zülfü dağlanasıca… Kafaya göre yorum yapılır mı?

Neşet Ertaş’ın çok meşhur “Nar danesi” isimli türküsünü duymamış birine rastlamak zordur bu topraklarda.

Ortaya atılıp oynamayan varsa da eliyle ayağıyla ritim tutarak eşlik etmemiş hemen hemen yoktur.

“Sevda olmasaydı da / Gönüle dolmasaydı / Dünya neye yarardı da / Gözeli olmasaydı” sözleriyle başlayıp “Nar danesi danesi de / Seviyom merdanesi / Gözellerin içinde de / Sevdiğim bir danesi” nakaratıyla süslenen eser, şöyle devam eder:

“O yâr zülfünü darar da / Gönül yârini arar / Bu dünyada sevmeyenler / Ahrette neye yarar…”

Son dörtlük de şu şekildedir:

“Güzel gönül gülüdür de / Sevenin bülbülüdür / Sevmeyeni neyleyim de / Sevenim sevgilidir.”

*

Neşet Ertaş merhum, her çalıp söyleyişinde, eserlerini yeni baştan yaşar, adeta her seferinde yeniden havalandırır…

Eserin özü aynı kalsa da ufak tefek değişiklikler yapardı.

O yüzden ona eşlik etmek isteyenler, çoğunlukla yaya kalırdı.

“Sevda ömür çürüdür / Has bahçenin gülüdür / Sevmeyeni neyleyim de / Sevenim sevgilidir” şeklinde de söylemiştir.

“Gönül yârini arar” kısmı da bazen “Gönül dengini arar” olmuştur.

“Sevenin bülbülüdür” ifadesinin, ikinci söylenişte “Garibin bülbülüdür” oluşu gibi.

*

Sanatçının kendi eserini içinden geldiğince yorumlaması, gayet tabiî karşılanmalıdır.

Zaten öyle karşılanır ve kimse itiraz etmez, eleştiri getirmez.

Niye değiştirdiğini soran biri çıksa, “Saz benim, söz benim” cevabı yakışır.

Fakat usta öyle sert konuşmazdı.

“Nideyim gardaş, hepsini aklımda tutamamışım demek ki” şeklinde nezaketle cevap vermeyi tercih ederdi.

Kimseyi kırmak, üzmek istemezdi de ondan.

*

Ne var ki başkaları için aynı serbestlik söz konusu olamaz.

Bizim bakışımızla böyle olsa da farklı bakanlar var.

Bazıları böyle düşünmüyor gördüğümüz/duyduğumuz kadarıyla.

Kendi kafasına göre sözleri değiştirenlere rastlıyoruz. Fakirin şu kulakları neler duydu.

*

Son dinlediğimi kaydettim. Unutmamak için not aldım. Tam olarak şöyleydi:

“O yâr zülfünü dağlar da gönül yârini arar

O yâr zülfünü dağlar da gönülde yâri arar

Bu dünyada sev diyen de ahrette niye ağlar…”

Kendine göre bir mantığı var tabiî. Ama ne hakla?

Zülüf nedir, dağlamak nedir bilmediğini düşünüyorum söyleyen kişinin.

Zülfü dağlanasıca! Ah be zalım! Zülüf nasıl dağlanır? Ağlamak nereden geldi, içinden mi?

“Gönlün yârini araması” ile “gönülde yâri aramak” çok değişik durumlar.

Gelelim “Bu dünyada sev diyen” kısmına.

Nereden çıktı şimdi bu?

“Sevmeyen” nasıl oldu da “Sev diyen” hâline geldi?

Az daha gayret etse, bambaşka orijinal bir eser ortaya çıkacak.

Mikrofon başındaki ‘değişik’ bir arkadaş belli ki. Sorsak, muhtemelen “yorum yaptığını” söyler.

İsmini anmıyoruz. Çünkü hatalı söyleyenlerin kendileriyle problemimiz yok. Koruma niyetiyle, hatalara vurgu yapıyoruz.

“Yorum yapmak” dedikleri, kimseye sözleri değiştirme hakkı vermez.

O kadar çok yeteneğin ve öyle bir hakkın olduğunu düşünüyorsan, yanılıyorsun. Az daha okusaydın da ‘Ormancı’ olsaydın ya.

EVLAT ACISI

Ali Murat Altınmeşe’nin vefatına çok üzüldük. Allah rahmet eylesin, sevgili ağabeyim İzzet Altınmeşe ve sevenlerine sabır versin.

Evlat acısı, ateşten beter.

Mekânı Cennet olsun.

#Neşet Ertaş
#Ali Murat Altınmeşe
#İzzet Altınmeşe
2 yıl önce
Zülfü dağlanasıca… Kafaya göre yorum yapılır mı?
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî