Ekrem İmamson Efendi, İstanbul seçimini kazanacağından o denli emin ki, ikinci dönem başkanlığı “Çantada Keklik” görüyor.
***
Şu sözleri, ne kadar yüksekten uçtuğunu göstermeye yetiyor:
“Rakibin pozisyonuna bakmadan kendi rekorlarını kıran maratoncuyum…
Sürece odaklı koşuya hazır bir adayım…
Arkamda kimin koştuğuna bakmam!”
***
Sanki İstanbul’u ikinci kez kazanmış da, 2028 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanıyor gibi!
***
Hal böyleyken…
Ekrem Bey’in, efsane filozof Heraklit’in “Beklenmeyeni, bekleyiniz” epigramına kulak asmayacağı aşikâr!
Bu epigramı, onun devrik genel başkanına 14 Mayıs 2023 seçiminin öncesinde defalarca hatırlatmıştık da, duymazdan gelmişti.
İmamson “küçümsediği” rakibi Murat Kurum’a karşı -şu an itibarıyla- anketlerde “birkaç puan önde” görünüyor.
Ancak, Mart’ın ikinci yarısında adayların “hangi vaziyette olacakları” belli değildir.
***
Seçim zaferini “garanti” görmek, Ekrem Efendi için “psikolojik bir engel” demektir.
Bu, büyük bir hayal kırıklığını beraberinde getirebilir.
***
Bazı “değişkenler” nedeniyle, İstanbul’da “kafa kafaya geçecek bir yarış yaşanacağını” öngörebiliriz.
Ekrem İmamson’un 2019 seçimine kıyasla aleyhinde seyreden en önemli faktör, 31 Mart seçiminde İP’in desteğinden yoksun olması…
Evet, Meral Hanım’ın partisi, kendi adayı ile seçime girecek.
***
İP seçmeninin bir bölümü sandıkta CHP adayı İmamson’a yönelse dahi…
Buradaki “ortalama bir kayıp” bir-iki puanın bile belirleyici olacağı bir seçimde Ekrem Müdafa’nın işini zorlaştıracaktır.
Bu noktada, “İstanbul’da DEM Parti’nin ne yapacağı” kritik bir soru haline geliyor:
Şayet, kendi adayları ile seçime girerlerse; böyle bir karar, İmamson için yenilgiyi açıkça davet eder!
***
Cezaevindeki Selo Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ın “DEM Parti’den İstanbul adayı olabileceğini” açıklaması, doğrusu ilginç bir gelişme…
Onun bu talebini Kandil’deki terör örgütü yöneticilerinin bir başka deyişle Kandilli’lerin “nasıl karşılayacağı” henüz bilinmiyor!
***
İmamson’un “emanetçisi” Özgür Hususi Bey, HDPKK’nın devamı DEM Parti’yi ikna edebilmek için adeta pamuklara sarıyor.
Son tahlilde, DEM Parti’nin İstanbul’da aday göstermeyip, İmamson’u desteklemesi ihtimali daha fazladır.
Mister İmamson için “alttan alta yürüyen, yürütülen” kayda değer bir problem/mühim bir zorluk ise partisindeki Kurultay’dan kalma küskünlerin onun aleyhinde çalışmalarıdır.
***
Hançer Yarası’ndan mustarip Kılıçdarson bürosunda pusuya yatmış vaziyette bekliyor!
Kılıçdaroğlu ekibinin, CHP’nin “TBMM İdare Amirliği” için Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ı aday gösterip seçtirtmesi…
Parti içi mücadelede “küçümsenmeyecek bir güç gösterisi” idi!
***
“Emanetçi Genel Başkan” imajının altında her geçen gün biraz daha ezilen Hususi Bey, İmamson’un dayatmaları karşısında giderek daha ziyade yıpranıyor.
Bunun küskünlerin ellerini ovuşturdukları bir durum olduğunu söylemeye gerek var mı?
***
İmamson’un İstanbul seçimini kaybetmesi halinde Kılıçdarson ve arkadaşlarının CHP’de Olağanüstü Kurultay talebinde bulunacakları şimdiden bellidir.
CHP Kurultayı’ndaki ilk turun ardından, Kemal Bey’e “Çekilmeyin!” diye babalanan İmambakır Üküş’ün “İstanbul Gerçeği” isimli internet sitesinde yer alan yazısı bir tür işaret fişeğidir.
***
Üküş, Zafer Partisi’nin İstanbul adayına atıfla “Üçüncü Yol: Azmi Karamahmutoğlu” diyerek…
Açıkça ifade etmese de, aslında “Ekrem İmamoğlu’na gidebilecek oylardan nasıl bir parça daha koparılabileceğinin” -okuyucuya tebessüm ettirerek- yolunu gösteriyor!
Yerel seçim öncesinde CHP’de üç parçalı bir yapı gözleniyor:
“Güya Genel Başkan” Hususi Bey…
“Devrik Genel Başkan” Kemal Bey…
“Müstakbel Genel Başkan” Ekrem Bey!”
***
Kılıçdarson’a karşı oluşturdukları “Hançer Birliği” ile partiyi ele geçiren Özgür Hususi ve İmamson Efendi “adayların belirlemesi” sürecinde belli ihtilaflarla “çekişme” yaşıyor!
Hususi Bey, bir taraftan da Kılıçdarson’a karşı rekabet içinde…
“Sessiz ve derinden” seyreden mücadele ise Bay Kemal ile Ekrem Müdafa arasında…
Ezcümle: Bu CHP hamuru, daha çoook su götürecek!
Batıcı ve Laikçi “Cumhuriyet” gazetesinin yazarı Emre Kongar diyor ki:
“Sevgili okurlarım, yarın (bugün) Uğur Mumcu’nun dinci faşistler tarafından alçakça katledilmesinin yıldönümü…”
***
Kıssadan Hisse: “Ağızlara Laik” kuyruklu yalanlar, Mumcu suikastının 31.yıldönümünde de zerrece utanmaksızın tekrar ediliyor.
İşte bu taşlaşmış kafalar, İngiliz Tabloid basınının düzenbazlığı yücelten o “çürütücü” kuralından zinhar vazgeçmiyorlar.
Nedir?
“-Gerçeğin, iyi bir öyküyü bozmasına izin verme!”
