|
“Bu Gazete” kimin?

Türkiye’deki Baronsal Yapı’nın gazetesi Hürriyet, yetmişinci yılında el değiştiriyor: Demirören’ler, Simavi Ailesi ve Yurttaş Aydın Doğan’dan sonra gazetenin “üçüncü sahibi” oluyor.

Derin Hürriyet’in dip dalgalarında -bir nebze olsun- dolaşalım.



Arşivden çıkardığımız Hürriyet’in 1 Mayıs 1948 tarihli ilk nüshasını incelemekle başlayalım…

Kurucusu Sedat Simavi, “Bu Gazete” başlıklı yazısında “İki sene evvel Amerika’ya sipariş ettiğimiz ve şimdi elinizde bulunan gazeteyi basan makine en son sistem ve en süratli rotatif makinesidir…” diyor.

Hürriyet’in yayın hayatına başlamasından sadece iki hafta sonra (14 Mayıs 1948) İsrail Terör Devleti kurulmuştur. Yaklaşık bir yıl sonra (4 Nisan 1949) NATO’nun kurulduğunu da buraya ekleyelim.

Sedat Simavi’nin “Burla Biraderler” ile irtibatı, gazetenin çıkışında “Yahudi Sermayesi” faktörünü akla getirmiştir.

Hürriyet, ilk sayısından günümüze kadar başta ABD ve İsrail ikilisi olmak üzere Batılı devletlerin çıkarları doğrultusunda yayın yapmıştır.

İkinci Cihan Harbi’nin sonrasında ortaya çıkan Dünya Düzeni’nde “Batı Cephesi” politikalarını savuna gelmiştir.

Hürriyet’in ilk nüshasında “Ürdün ve Irak Orduları Filistin’e girdi” manşeti vardır. Hemen altında ise “Ürdün Kralı Abdullah Arap Orduları Başkomutanı Oldu” ve de “Yahudi Kıtaları Kudüs Şehrinin Kapılarına Dayandılar” başlıkları yer alıyordu. Dördüncü sayfadaki “Büyük Suriye Projesi, Sekiz Türk Vilayetini İçine Alıyor” başlıklı haber ise hayli dikkat çekicidir!

Hürriyet’in şu ilk manşetinden yetmiş sene sonra 18 Mart 2018’de TSK Afrin’e girdi. Afrin Zaferi, aynı zamanda ABD’nin de yenilgisidir.

TSK’nın Afrin’e girmesiyle, Amerikancı Hürriyet’in el değiştirmesi “eş zamanlı” gerçekleşmiştir!

*

Abdi İpekçi’nin 1 Şubat 1979’da öldürülmesinden birkaç ay sonra Milliyet’in sahibi olan Yurttaş Doğan, o dönemde medyada tanınmış bir isim değildi. Oto yedek parçacısıydı. Vehbi Koch’un damadı İnan Kıraç’ın elinden tutmasıyla Milliyet’i satın aldı. On beş sene zarfında medyada tekel haline geldi!

Yurttaş Doğan, Haziran 1994’te Baronsal Hürriyet’in sahibi oldu.

Gazeteyi, Sedat Simavi’nin oğlu Erol Simavi’den aldı. Erol Bey, gazetesini elden çıkardıktan sonra İsviçre’ye yerleşmişti…

Kendisini Türkiye’den arayan gazeteciler olduğunda; Hürriyet’in satışı başta olmak üzere “derin konulara” girmekten kaçınıyordu!

Erol Simavi, 7 Haziran 2015’teki vefatına kadar İsviçre’de yaşadı.

Türkiye’deki Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası; Erol Simavi biraderlerinin ardından, Hürriyet gazetesine “Acı Kaybımız” başlığıyla vefat ilanı vermişti.

*

Aydın Doğan’ın Hürriyet’i satın aldığı dönemde Başbakan Tansu Çiller’di…

1994 yılının 2 Temmuz günü; Tansu Hanım, Özer Bey ve dostları tekneyle Boğaz’ı dolaştılar. Akşam saatlerinde, Çiller çifti Yeniköy’deki yalısına döndü. Akın İstanbullu ve Mehmet Bican da geldiler…

Tansu Hanım, danışmanı Mehmet Bican’ı havuzlu salona çağırdı. Yanında Özer Bey de vardı. Başbakan, Bican’a aynen şöyle dedi:

“Koç tekelleşiyor. Koç, şimdi de Hürriyet’i alarak iki gazete oldu!”

Mehmet Bican’ın, Truva Yayınları’ndan çıkan “Terörle Sınanmak” adlı kitabının 184. sayfasında yer alan bu ifadeler fevkalade manidardır!

Dikkat buyurunuz: Tansu Çiller “Aydın Doğan, Milliyet’ten sonra Hürriyet’i de aldı, iki gazete oldu” dememiştir! Sahi, neden acaba?

Bahsi geçen cümleleri özellikle bu şekilde kurduğuna göre; Tansu Çiller’in “Milliyet ve Hürriyet’in asıl sahibinin Koch’lar olduğundan” en ufak bir kuşkusu bulunmadığı anlaşılıyor!

Tansu Çiller’in o sözlerinden bir ay öncesinde (4 Haziran 1994) ise İnan Kıraç, Başbakan Çiller’e aldığı ekonomik kararlardan dolayı ateş püskürüyor ve “Bu iş karakolda bitecek” diyordu!

O dönemde Yurttaş Doğan’ın sahipliğindeki Milliyet, İnan Kıraç’ın bu zehir zemberek çıkışını “Devin Öfkesi” başlığıyla manşete çekmişti!

O manşetten üç yıl sonra 28 Şubat darbesiyle devrilen Refahyol Hükümeti’nin 18 Haziran 1997’de sona ermesinden bir ay öncesinde ise “Mister Simit” diye bilinen Koch, Sabah gazetesinden Ruhat Mengi’ye konuşmuştu…

Mengi, Koch’a “Tansu Çiller sıkça sizin Doğan Grubu ile birlikte hareket ederek hükümeti düşürmeye çalıştığınızı söylüyor. Bunun nedeni ne olabilir?” diye sormuş, Mister Simit de şu cevabı vermiştir:

“Biz ne kadar açıklama yaparsak yapalım, zannederim kendisinde bir fikri sabit haline gelmiş: ‘Ya biz Doğan Medya’nın arkasındayız. Ya, onun sahibiyiz ya da büyük ortağıyız veya çok kuvvetli bir nüfuzumuz var.’ Bundan dolayı da, bunlarda Doğan Grubu’nun hükümete yönelik tenkitlerinin önüne geçebiliriz düşüncesi var. O yüzden bizi konunun muhatabı kabul edip, çatıyor…

İşi bitmiştir artık, son çırpınışlarıdır! Küçük Hanım gidecek, çok fena gidecek!” (25 Mayıs 1997)

Mister Simit, aynı röportajda Refah Partisi ile ilgili bir soruya da şöyle cevap vermiştir: “Gericilik faaliyetleri uzun zaman ihmal edildi. Muhakkak kökünün kazınması lazım!”

#Hürriyet
#Türkiye
#NATO
6 yıl önce
“Bu Gazete” kimin?
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!
İYİ Parti kongresinin kazananı kim
Şule öğretmen ve yeni maarif modeli