|
Coğrafya, zenginsin ama koordine olmalısın diyor

Gıda israfı din, millet, ırk, zengin, orta sınıf, fakir, gelişmiş, gelişmemiş ülke tanımadan çığ gibi büyüyor.

Ve çöpe atılanlarla küresel ekonomide
dev bir atık sektörü
oluşuyor.
Küçülen dünyamızda herkese yetecek kadar yiyecek üretiliyor ama
paylaşım adil
değil.
Her gün yaklaşık 25 bin kişi
açlık ve açlıktan
kaynaklanan hastalıklardan hayatını kaybediyor.
Dünya üzerinde her
7 kişiden biri açlıkla
mücadele ediyorsa muhtemelen
her 7 kişiden biri de şişmanlıkla
mücadele ediyordur.

Dünyanın düzeni adaletsizdir; Birileri aç kalıyorsa birileri çok yiyordur.

**

Dünya Sağlık Örgütü günlük olarak tüketilmesi gereken tuz miktarını
5 gram
olarak öneriyor. Bu değer ülkemizde
20 gram/gün
civarında.
Yani olması gerekenin
4 katı.
Özellikle
ambalajlı
ürünlerde yiyecek ve içeceklerdeki
tuz ve şeker
oranları insan sağlığını bozacak oranlarda kullanılıyor.

Beslenirken ya çok tuzlu ya çok şekerli gıda ve içecekler tüketiyoruz.

Bu yılki verilere göre; Türkiye’de
obezite
sıklığı, erkeklerde yüzde 21, kadınlarda ise yüzde 41.
0-5 yaşta
fazla kilolu ve şişman olanların oranı yüzde 26.
6-18 yaşta
fazla kilolu ve şişman olanların oranı yüzde 23.

**

Türkiye İsrafı Önleme Vakfı
(TİSVA) tarafından bu yıl yapılan araştırmaya göre son dönemde yaygınlaşan serpme kahvaltıların neden olduğu bir yıllık israfın büyüklüğü bir 100 milyar lira.
Avrupa İstatistik Ofisi
(EUROSTAT) 2020 raporuna göre kişi başına düşen gıda israfı 127 kg. Bu değerin yüzde 55’i (70 kg’ı) hane halkına yani vatandaşa ait.
İsrafın
yüzde 45’i de gıdaların eve gelene kadarki
üretim, taşıma, depolama
sürecinde yaşanıyor.
Gıda israfını
önleme ve halkı bilinçlendirmeye yönelik projelerin devlet ve özel sektör iş birliği ile turizm işletmeleri, eğitim kurumları, hastaneler, askeri birimler başta olmak üzere ülke geneline yayılarak hızla hayata geçirilmesi gerekiyor ama bu
ulusal ve milli sorun
kimsenin önceliği değil

**

Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde
n Prof. Dr. Hasan Rüştü Kutlu
ve Dr. Gözde Kutlu
, ülkemizde tarım, gıda, beslenme ve sağlık alanında yaşanan sorunları ve bunlara çözüm önerilerini içeren detaylı bir çalışmaya imza atmışlar ve bu konuda
yaşanan sorunlar
on başlık altında
özetlemişler.
Önce yazıda iki akademisyenin yaptığı araştırma sonuçlarına bakarak
beslenme
ve
sağlık sektörü
arasındaki çarpık ilişkiye dikkat çekmiştik.

Bu yazıda araştırma sonucunda ortaya çıkan bazı önerilere yer verelim;

**

Tıbbi ve Aromatik Bitkiler
hem yerli kullanım hem de
ihracat ürünü
olması bakımından ülkemizin en önemli zenginlikleri arasındadır.
Bu bitkileri belirleyip inovasyonu gerçekleştirerek biyoaktif ürünü iç ve dış pazara sunacak alt yapı var; ancak eksiğimiz
koordinasyonsuzluk.
Tarım ve Orman Bakanlığı
bu konuda koordinatör olarak görev üstlenebilir.
Ülkemiz, coğrafi konum ve iklim koşulları yönünden
tüm yıl tarım yapmaya
elverişli dünyada belki de tek ülke.
Sürdürülebilir gıda üretimi anlayışında
bireysel bilinç
oluşturulmalıdır.

Üretilen gıda takviyeleri uluslararası standartlara göre üretilmeli.

Ruhsatsız üretim, internet üzerinden standart dışı satış denetlenmeli.

Denetim konusunda “
Yeminli Tarım/Gıda Müşavirleri
”ne yetki verilebilir.

**

Tarımsal sanayi artıkları sayılan
hasat ve harman artıkları, sera artıkları, gül işleme artıkları, meyve suyu sanayi artığı posalar, konserve sanayi artıklarının değerlendirilmesi için
özel teşvik
sistemleri
oluşturulmalıdır.
Bu artıkların neler olduğu, miktarları, hangi amaçla kullanılabilecekleri, hangi yem kaynağının
hangi hayvanların
hangi dönem
beslenmesi
için uygun olduğu, hangi yöntemle işlenmesi-saklanması gerektiği ve dönemi bölgesel bazda belirlenmeli ve
kataloglanmalıdır
.

Tarım ve Orman Bakanlığı önderliğinde araştırma istasyonları, üniversiteler, politika yapıcıları ve çiftçiler koordineli bir şekilde çalışmalıdır.

Süpermarketlerden ve marketlerden
çıkan son kullanım tarihi geçmiş gıda ürünleri de işlenerek hayvan yemi üretiminde değerlendirilebilir.
Özetle, halkın
dengeli ve yeterli
beslenerek
beden ve zihin sağlıklarının
korunması ülkemiz geleceğinin teminatı olarak görülmeli ve bu konuda
kamu sorumluluğu
artırılmalıdır.

**

İki önemli not

1-Sadece anneler gününde değil, dünyada eli öpülesi tüm annelerin (ve eli öpülesi kadınların) görülen her yerde ellerinden öpülmeli.

2-Bugünkü Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimin sonuçları
ülkemiz
ve
halkımız
için
hayırlı
olur inşallah. Bu halkın sağduyusuna ve
ferasetine
güvenin.
#Sağlık
#Beslenme
#Gıda
#Tarım
#Hayvancılık
#Yaşar Süngü
1 year ago
Coğrafya, zenginsin ama koordine olmalısın diyor
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî