Türkiye’nin toplam ayakkabı üretim kapasitesinin yarısı
geri kalanı
dağılmış durumda.
önde gelen ayakkabı üretim merkezleri.
Hatay’da Eski Tabakhane olarak bilinen Toptan Ayakkabı İmalatçılar Çarşısı’nda 450’ye yakın fabrika ve imalathane varmış.
10 binden fazla kişinin istihdam edildiği çarşıdaki tesislerin tamamı depremlerde yerle bir olmuş.
Bu ülke genelinde
toplam kapasitenin yaklaşık 10’u demek.
Milyonlarca dolar değerindeki makine ve teçhizat kullanılamaz hale gelmiş.
Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği
tarafından yapılan açıklamayla
tesislerde önemli bir hasar bulunmadığını ancak
fabrika ve imalathanelerin tamamının yıkıldığını öğreniyoruz.
Bölgeden
önlenmesi için insanların
sorununun çözülmesi ve üretimin yeniden canlanması gerekiyor.
Ayakkabı sanayicileri, sektör dernekleri, ihracatçı birlikleri ve vakıflarla birlikte bölgeye makine ve teçhizat desteği için kolları sıvamış.
Kısa sürede
makine ve teçhizat bağışı yapılmış. Bağışların
sıfır makineler oluşturuyor.
İkinci el makinelerin de bakımlarını yaptırılmış.
3 TIR dolusu makine ve teçhizatı geçici olarak Reyhanlı Sanayi Sitesi’ne taşınan işletmelere teslim edilmiş.
Yaklaşık
Ramazan Bayramı’ndan önce sınırlı da olsa üretime başlayacak aşamaya geldi.
İlk partide üreticilerin talep ettiği makine ve teçhizatın yüzde 60’ı karşılanmış.
Kampanya devam ediyor, bayramdan sonra eksik kalan makine ve teçhizat da tamamlanıp
gönderilecek.
Bölgedeki ayakkabı sektörü yeniden inşa edilirken ‘
’ düşünülüyor. Bu modelin özünü oluşturan ‘
küçük işletmelerin birleştirilmesi
’ halinde hem maliyetler azalacak hem de ölçek ekonomisine geçmek mümkün olacak.
Sektörde faaliyet gösteren şirketlerin
iş dünyası için güzel bir örnek olmuş.
rakipleri yok etmeyi hedefleyen haksız ve acımasız rekabetle değil,
en alttan ve dayanışmayla
olur.
Bize yakışan da bu değil mi?
Marmara bölgesi ülkede toplam
üretim, sanayi ve ticarette
yüzde 60’dan fazla paya sahip.
Bu bölgede gerçekleşecek büyük bir depremin ülke ekonomisini çok ciddi biçimde etkileyeceği herkesin bildiği bir gerçek.
İş dünyası da bu ihtimal öncesi olumsuz durumun azaltılması konusunda neler yapılabileceği konusunda kafa yoruyor.
Türkiye İnsan Yönetimi Derneği’nin (
) uzmanlardan oluşturduğu
Afet Sonrası Çalışma Grubu
afet ihtimaline karşı
işin ve istihdamın sürekliliği
için başta
depremi olmak üzere olası afetlere hazırlıklı olunması adına neler yapılabileceğini araştırmış.
Ortaya kulak verilmesi gereken öneriler çıkmış ve atılması gereken 13 adım belirlenmiş;
En çok önemsediğim 3 adım şunlar oldu;
1.Ölçeklendirilmiş
politikası bugünden oluşturulup uygulamaya konsun.
2.Şirketlerin
yeni yatırımlarını Anadolu şehirlerinde
yapmaları için teşvikler oluşturulsun.
3.
başlamak üzere afet kurtarma ve ilkyardım eğitimi verilsin.
İşbirliği, yatırımları Anadolu’ya yaymak ve eğitim;
Bu 3 madde en alttan en üste sağlıklı bir kalkınma, kaliteli bir toplum ve kalıcı refah için olmazsa olmaz adımlarımız.
Fakat biz birçok konuda olduğu gibi bu konuda da orta yolu bulmuş değiliz;
Ya aşırı tedbirliyiz ya da aşırı gevşek.
Tedbir aldıktan sonra bu şiirdeki gibi yaşamak en doğrusudur herhalde.
Ancak biz Neyzen Tevfik’e
atfedilen aşağıda yer alan şiirdeki gibi yaşamaya alışmışız, tedbir almıyoruz, seyretmeyi tercih ediyoruz;
“Yaşam üzerine fazla geldiği zaman onu zorlama,
Neler olup bittiğine anlam verme!
Mutlaka yanlış birşey oldu..
Düşüncelerin ile dileklerin aynı orantıda değildi,
Ve varlığın ile buluşamadı.
Sorun yok, sadece bekle..
Rüzgâr esecek ve yağmur yağacaktır.
Zorlamaya gerek yoktur, olması gereken kendiliğinden olur!
Şahitlik güzeldir, hem olayın dışındasındır hem de içinde.
Zorlamaya gerek yoktur, olması gereken kendiliğinden olur..
Hayat üç buçukla dört arasındadır.
Ya üç buçuk atarsın, ya da dört dörtlük yaşarsın”.