|
Robotların hatasızlığı bir kusurdur
İnsan hata yapar. Hatasız olan robottur. Bu durumda insanın hata yapabilmesi bir avantaj,
robotun hatasızlığı bir kusurdur
veya “çekindiğimiz bir meziyettir.” (sayfa 71)

Hatalar, yanlışlar, kusurlar, insanı diğer canlılardan ayıran en önemli farktır, insanı hayvanlardan hatta meleklerden bile üstün konuma taşır.

Ama ne zaman taşır?

Hataların hata, yanlışların yanlış, kusurların kusur olarak görülüp, hatta bazen de yaşanıp ondan dönüldüğünde.

Hatada ısrar, kusurda ısrar, yanlışta ısrar da tam tersi bizi insanlıktan çıkarır.

Bu hayat yolundaki ince bir çizgidir.

Hiç hata yapmadığını, yanlışı olmadığını, kusursuz olduğunu iddia edenlerden ya da değer verdikleri birinin böyle olduğunu söyleyenlere inanmayın.

Siz hata yapıp da dönenlere, yanlışı yaşayıp doğruyu bulanlara, kusurlarını görüp kabul edenlere kulak verin ve onların önünde saygıyla eğilin.

**

Kusurlarımın farkındayım fakat onlarla yaşıyorum. Ama onları başka birinde gördüğüm zaman ne o kusura ne o insana katlanabiliyorum. Bu benim adaletimin ve objektifliğimin ölçüsüdür. (sayfa 70)

Kusurlarımızı başkalarında gördüğümüzde kusurlarımızdan vazgeçmeye yönelmek
insan olarak kalabilme gücümüzün olduğunu
gösterir. Bu da insanlık alanında ilerleme anlamına gelir ki bu güzel bir şeydir.

**

Geçmişi saklayabildiniz, şimdiyi saklayamazsınız. (sayfa 70)

**

Yaralı kuşa bakan ya da sokakta peşinden gelen küçük bir köpeği besleyen çocuğa bakın. O özel bir ödül bekliyor mu, yoksa kendisini zaten ödüllendirilmiş mi hissediyor?
Çocuğun gözlerindeki mutluluğa bir bakın.
Kimileri insanların vefasızlığından şikâyet eder. Sevgilerinin karşılıksız kalacağından, iyiliklerinin görülmeyeceğinden ve karşılığını alamayacaklarından korkar. Aslında bu açık bir yanlış anlamadır. Hiçbir hakiki iyilik hiçbir zaman ödülsüz kalmamıştır; çünkü
ödül eş zamanlıdır.
İyilik ve karşılığındaki ödül tıpkı cisim ve gölgesi gibi birbirinden ayrılamaz. (sayfa 71)

Bizde de şöyle derler; “İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlık bilir.”

Genelde iyiliğin karşılığı balık hafızalı insanlardan beklenir ve beklenen çoğu kez gerçekleşmez. Bu yüzden de iyiliğin karşılığı nankörlük olarak görülür ki bu doğru değildir.

“İyilik yap kötülük bul” tarzındaki bütün genellemeler bu yanlış beklentinin eseridir.

İyilik aleyhindeki bütün kötü sözler, iyiliğin karşılığını yanlış yerden beklemekten doğmuştur.

Yazarın dediği gibi iyiliğin karşılığı yani ödülü, iyilik yapma duygusunun insana verdiği mutluluk ve huzurdur. Hiçbir maddi ödül bu duygunun yerini tutmaz.

Ödül, nasıl iyiliğin karşılığı olarak iyiliğin içinde gizli ise, ceza da kötülüğün içinde gizlidir.

Biz ona vicdan deriz.

Bir kötülüğe verilecek en ağır ceza bile vicdanın kestiği cezadan hafiftir.

İyilik yapıp da karşılığını beklemeye geçerseniz iyilik yaptıklarınızı “nankör” olarak suçlamadan önce yazarın önerdiği gibi karşılık beklemeden iyilik yapan ve çok mutlu olan çocukları izleyerek
bozulan ayarlarınızı düzeltin.

**

Ahlak şayet hakiki ise her zaman fedakârlık ve acı çekme ile ilgilidir. Aksi taktirde rol yapmaktan ve ikiyüzlülükten başka bir şey değildir. (sayfa 80)

Dünyanın çirkin yüzü herkesi rahatsız etmeli.

Bu yüzden de ahlak, bedel ödetir insana.

Konfor alanında güven içinde yaşamak çok da ahlaklı övünülecek bir hayat değildir.

**

Bizi insan yapan tüm iç buyruklarımız aslında
akıl dışıdır.
(sayfa 80)

**

Eğer yanılıyorsam Allah beni affetsin; fakat iyi bir Hristiyan’a kötü bir Müslümandan daha çok saygı duyuyorum. Yalnızca Müslümana ait olduğu için
(İslam’a değil)
bir şeyi savunamam, aynı şekilde sadece başkasına ait olduğu için de bir şeyi görmezden gelemem. (sayfa 81)
Bu kural bütün insanlar için geçerlidir. Dine, dile, ırka, cemaate bağlı olduğunu gösteren herhangi bir kimlik insanları değerli kılmaz.
İnsanın değeri bilinçli tercihiyle oluşur.
İyiliği tercih eden iyidir, kötülüğü tercih eden kötüdür. Kimliği onu iyi yapmaz hem yetmez hem de kurtarmaz.

**

İnsanın haysiyeti, Allah’ın onu emirlerine ve yasaklarına layık bulmuş olmasında yani onu sorumlu tutmuş olmasında yatmaktadır. (sayfa 81).

Yani “seni yaratan, melekleri bile muhatap almıyor, seni muhatap alıyor” daha ne yapsın diyor yazar.

Haklı değil mi?

**

Not
: Yukarıdaki gibi Aliya İzetbegoviç’in “Özgürlüğe Kaçışım/ Hapishaneden Notlar” kitabından seçme alıntılar yapmaya devam edeceğiz.
#Aliya İzzetbegoviç
#İnsan
#Allah
2 yıl önce
Robotların hatasızlığı bir kusurdur
Meclis Başkanı Şentop’un yeni anayasa formülü
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü