|
Tarhana Osman’ı hatırlama zamanı

Yiyecek ve içeceklerdeki sahtekarlığın tarihi insanlık tarihi ile birlikte başladı muhtemelen insan var olduğu sürece devam edecek.

Gıdada normalleşen sahtekarlık ve sağlığa zararlı ürün üretenlere karşı yapılan mücadeleden bahsedince süt tozu ile margarine karşı tek başına ABD’ye savaş açan ve kazanan Tarhana Osman’ı yad etmemek haksızlık olur.

Hikâye şöyle başlıyor;
1948
yılında
İsmet İnönü
’nün başında olduğu CHP’nin tek parti iktidarı döneminde imzalanan Türkiye’ye Marshall yardımı çerçevesinde ABD’den büyük miktarda süt tozu geldi.

Suya karıştırılan bu süt tozları bütün okullarda öğrencilere içirildi.

Evde
sağlıklı inek sütü vard
ı ama biz de okullarda mecburen süt tozu içtik.

Aslında o dönemde halkın süt bulamama ya da alamama gibi bir sıkıntısı da yoktu.

Ama ortada devletin
ABD’nin
yardımını geri çeviremediği için gelen tonlarca süt tozu vardı.
İlkokullarda
bu tozlar çocuklara sağlıklı içecek adı altında tükettirildi.

Öyle ki kendi sütünü üreten köylerdeki okullarda bile zorla bu sulandırılmış süt tozları verildi.

**

İşte o sırada bir adam çıktı ve Amerikan süt tozunun kanserojen olduğunu ispat etti.

1950’li yıllarda Amerikan margarini ve buğdayına karşı savaş açtı.

Asıl adı
Osman Nuri Koçtürk
olan sonradan
Tarhana Osman
diye meşhur olan bu adam hem Türkiye’de hem Amerika’da biyokimya eğitimi almış ve bu konularda çeşitli araştırmalar yapmıştı.

O dönemde Amerikan süt tozuna karşı büyük bir harekât başlattı.

Süt tozunda kansere yol açan “
Aflatoksin
” mantarı bulunduğunu ispat etti ve yıllar sonra yasaklanmasını sağladı.
Tarhana Osman ikinci isyan bayrağını Amerikan
margarinine
karşı açtı.

O dönemde Amerika, Türkiye’ye çok ucuza soya yağı satmaya başlamıştı.

Piyasayı istila eden ABD soyası ve
margarini, yerli tereyağı ve zeytinyağının
yerini almaya başladı.
Tam da bu dönemde
“Zeytinyağlı yiyemem aman, basmada fistan giyemem aman”
türküsü uyduruldu ve radyolarda bangır seslendirilerek halk zeytinyağı ve Sümerbank’ın ürettiği yerli basma fistan kumaşlardan soğutuldu.
Tereyağının
da sağlığa zararlı olduğu damarları tıkadığı, kalp krizine yol açtığına yönelik
Saygın(!)
uzman doktorlarımızın görüşleri de radyolarda yayınlanmaya başlandı.
İtibarsızlaştırılan zeytinyağı, tereyağı ve yerli kumaşların
ardından halk ABD’den gelen margarine ve sentetik kumaşa alıştırıldı.
Margarin
tüketimiyle birlikte Türkiye’de kalp damar hastalıkları ve kolestrol sorunları adeta patlama yaptı.

**

Süt tozu ve margarinin ardından ABD, Türkiye’ye “
cüce buğday
” adını verdiği genetiğiyle oynanmış GDO’lu buğdayı da satmaya başladı.

Tarhana Osman, Amerikan buğdayının hem topraklarımızı hem de insanlarımızı zehirleyeceğini söyleyerek büyük bir mücadele başlattı.

Gittiği her yerde Amerikan gıda ürünlerinin yerine
halka tarhana yapmayı
ve tüketmeyi öneriyordu.
Tarhana Osman
lâkabı da o dönemden kaldı.
Bu çabalar ihracat lobilerini ve küresel sermayenin temsilcilerini ve onların
siyasi
uzantılarını çok kızdırdı.

Hatta birkaç kez saldırıya uğradı.

Gıda yönünden kendi kendine yeten ender ülkelerden olan Türkiye’nin, yanlış tarım politikalarıyla
ithal tarım pazarı
haline getirileceğini ilk kaleme alan bilim adamlarından biridir kendisi.
Aynı zamanda
kimyasal yiyeceklerin
insan sağlığını nasıl perişan ettiğini yazdığında kara listelere alınan beslenme uzmanıdır.

**

Boş bir adam değil Tarhana Osman lakaplı
Osman Nuri Koçtürk.
1943 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Hekimliği Fakültesi’nden mezun oldu. Ardından TSK’ya girdi. Daha sonra eğitimini tamamlamak için
ABD’ye
gitti ve
Missouri
Üniversitesi beslenme kürsüsünde çalışmaya başladı.
1953’te yurda dönerek
Askeri Biyoloji Enstitüsü
kimyagerliğine atandı.
Ankara Tıp Fakültesi
Biyokimya
kürsüsünde önce uzman sonra gıda kontrolü ve hijyen doçenti oldu. 1956’da
Et ve Balık Kurumu’nda
Merkez Laboratuvarları Müdürü ve Teknoloji Müdürü olarak görev yaptı. 1994 yılında vefat etti.
Tabii Senatör 
Haydar Tunçkanat
 tarafından 1966’da açıklanan ve basında “
Türkiye’de Nötralize Listesi
” olarak adlandıran 
CIA raporunda,
 Türkiye’de pasifize edilmesi gereken isimlerden arasında gösterildi.
Sessiz savaş, Gıda Emperyalizmi
” ve “
Açlık Korkusu
” adıyla yayınlanan kitapları var.
Bunların hepsini anlıyoruz ama anlayamadığımız konu şu;
Küresel gıda teröristlerine
karşı savaş açan bir bilim adamıyla darbecilerin ne işi olabilir.
Neden
12 Mart 1971
muhtırasında ve
12 Eylül 1980
darbesinde gözaltına alınır ve işkence görür?
#Tarih
#Aktüel
#GDO
#Emperyalizm
10 ay önce
Tarhana Osman’ı hatırlama zamanı
Türk solunun Kürtler hakkındaki gerçek görüşleri ve resmi görüşleri
Yatacak yeri yok
Suriyelilere neden vatandaşlık verilmeli?
Kara dinlilerle milletin savaşı
Katar Krizi: Kim kimdir?