Dünyanın en pahalı yatağı hangisidir biliyor musunuz?
Arabanızı sürmesi için bir kişi kiralayabilirsiniz.
Şirketinizi yönetmesi için bir kişiyi istihdam edebilirsiniz.
Ancak hastalığınızı sizin için taşıyacak kimseyi bulamazsınız.
Kaybedilen her şey yeniden kazanılabilir.
Ancak kaybolduğu zaman asla yeniden elde edemeyeceğiniz bir şey var.
Şu anda nasıl bir hayat sahnesinde olduğumuzla, zaman içinde, perdeler aşağıya inince yüzleşiyoruz.
Ünlü yatırımcı Steve Jobs’un son sözleri bunlar.
2010 başında kişisel bilgisayar dünyasında büyük bir devrim kabul edilen
’i tanıttığında hastalığı epey ilerlemişti
Apple’nin kurucusu Steve Jobs’ın.
Ağustos
Apple’ın CEO’luk koltuğunu Tim Cook’a devretti.
tarihinde ailesi tarafından yayınlanan bir bildiride “Steve Jobs aile üyeleri başucunda ve sükûnet içinde vefat etti.” açıklaması yapıldı.
geçen yıl dünyanın ilk piyasa değeri
aşan şirketi oldu.
Bu yıl dünyanın en büyük 7 ülkesinden sonra
değer ile dünyanın 8’inci büyüğü.
Hayatını ve sağlığını çok zengin olmak için harcayarak,
ailesini, dostlarını, komşularını, çiçeklerini ve varsa hayvanlarını
ihmal ederek ömür sermayesini tüketenlere bu kıssadan hisse;
Sizin işlerinizi takip edecek, ilgilenecek çevrenizde onlarca insan bulabilirsiniz ama hastalığınızı üstlenecek hiç kimse bulamazsınız.
O yüzden hasta yatağı,
değerindeki
değerlidir.
Ama ne yazık ki biz bunu yatağa düşene kadar bilemeyiz.
Zamanın herkese eşit ve peşin olarak verilen en büyük nakit sermaye olduğunu birileri şöyle anlatmış;
Her sabah hesabınıza
yatıran bir banka düşünün.
Gün boyu istediğiniz kadar parayı harcamakta veya harcamamakta serbestsiniz.
Parayı istediğiniz şekilde kullanabilirsiniz.
Oyunun sadece tek bir koşulu var:
harcamayı başaramadığınız
meblağ ertesi güne devretmez,
akşam hesabınızdan geri çekilir ve bu paranın hiçbir bölümünü ne sebeple olursa olsun saklayamazsınız.
Bir önceki günün tutarının tamamını harcamış veya hiçbir bölümünü harcamamış da olsanız ertesi sabah hesabınızda yine
bulacaksınız
Farkında olsanız da olmasanız da aslında hepimizin böyle bir bankası var.
Her sabah 86 bin 400 saniye hesabınıza yatıyor
ve o gün daha fazlasını asla harcayamıyorsunuz.
Kullanamadığınız kısım ise akıp gidiyor ve hesabınızdan siliniyor, hiç devretmiyor.
Her gün size yeni bir hesap açılıyor, her akşam günün bakiyesi siliniyor.
Eğer günlük hesabınızı kullanmadıysanız, bu zarar sizindir, geriye dönüş yok, yarından avans çekmek yok.
Bugünü, bugünkü hesaptan yaşamalısınız.
Zaman hiç kimseyi beklemez.
Bugün ise avuçlarımızın içinde bize sunulmuş bir armağandır.
Şöyle bir kıssa dinlerdik ihtiyarlardan:
Dükkânı şehrin çıkış kapısında bulunan bir bakkal varmış.
O kapıdan ne zaman bir cenâze çıksa yanında bulundurduğu testiye bir meyve çekirdeği atar ve bir ay sonra da onları sayarak:
“–Bu ay şu kadar kişi testiye düştü!”
dermiş.
Ecel tokmağı bir gün onun da kapısını çalmış.
Epey bir zaman geçtikten sonra, ölümünden habersiz bir dostu kendisini ziyarete gelmiş.
Onu göremeyince de komşularına:
“–Burada oturan bir bakkal vardı; ona ne oldu?” diye sormuş.
Oradakiler de hep bir ağızdan şu cevabı vermişler:
Bir gün herkes testiye düşecek.
......................................................................................
-Siz çalışanlarınıza
verirseniz, çalışanlar da size kovulmayacak kadar iş verir.
-Temel ihtiyaçlarını karşıladığınız, karın tokluğuna çalıştırdığınız insanlarda
iş geliştirme, sadakat ve aidiyet duygusu
olmaz.
-Beslenme, kira ve faturalarla boğuşan çalışanların işlerine
bekleyemezsiniz.
-
olan çalışanlardan verim alamazsınız.
-Onları takım arkadaşı gibi görmek, onlarla sosyalleşmek ve onlara
yapacak ortamı sağlamak zorundasınız.
-Kendinize, “Çalışanlar şirket için ne yapabilirler?” değil,
“Onlar için ne yapabilirim”
diye sorarsanız kazanmaya başlarsınız.
-İş yerindeki çalışanlarınıza uçmaları için imkanlar, geri dönebilmeleri için
ve yol arkadaşı olmaları için
verin.