Deprem, sel, tsunami, yangınlar, volkan patlamaları, hortum, salgın hastalıklar doğal afetler olarak, insanın hiç beklemediği anlarda, sürgit hayatının tam ortasına dalıp düzenini altüst eden olaylar olmuştur. Ama bir de insanların kendi elleriyle hazırladıkları, yol açtıkları savaşlarla, siyasi baskılar ve anlaşmazlıklarla yol açtıkları katliamlar, kitlesel göçler de sosyal afet kapsamında eksik olmamıştır.
O yüzden mültecilere karşı cahilce ırkçı tavırlarla geliştirilen kışkırtıcı söylemlere karşı sürekli duyduğumuz karşı argüman: “Mültecilik her insanın başına her an gelebilir. Üstelik kimin başına ne zaman geleceği de hiç belli olmaz. O yüzden mültecilik bütün insanların ortak bir sorunu ve mülteciliği insanca muamele görme hakkıyla birlikte temel bir insan hakkı olarak düşünmek gerekiyor”.