Kurbanı, Hz. İbrahim’in yaşadığı bir tecrübeyi, bir imtihanı örnek kılarak ebedileştiren ve bize bu tecrübenin bir zikrini daha yaşatana hamdolsun. Kurban’ı kesilip dağıtılan etler mesabesine indirmemenin, onu salt Allah’a olan kulluğumuzun bir vesilesi kılmanın bir yolu da İbrahim ile çağdaş olmak, onunla hemhal olmak, tabii bunun için herşeyden önce onu anlamaya çalışmaktır.
Eagleton, kurbana dair Yahudilik, Hıristiyanlık, Eski Yunan ve kadim kültürlerdeki bütün pratiklerinin arkasında yatan felsefeleriyle çok geniş bir envanterini ortaya koyuyor. Antik zamanlardaki anlamıyla tanrıyı veya tanrıların öfkesini yatıştırmanın bir yolu olarak sunulan kurbandan, kurbanın bir ikame olarak anlaşıldığı durumlara kadar.
Oysa belki de kurbanla ilgili aradığı radikalliği, belki beklentilerini de değiştirecek şekilde orada yakalayacaktır.