|
Bir ibadet felsefesi: Diriliş ve özgürleşme yolculuğu…

Bütün ibadetler, insanı insanın özüne ve özgürlüğüne götüren çok katmanlı ve çok anlamlı biliş, buluş ve oluş yolculuklarıdır...

İbadet, kişinin nefsinden uzaklaşıp Rabbine yönelmesi ve kendine gelmesidir.
İbadet, kulluktur. Kulluk, en yüce makamdır: Hz. Peygamber (sav), önce kul, sonra elçi’dir.
Kulluk, kölelik değildir, köleliğe isyandır,
Allah’ın dışındaki bütün varlıkların, arzuların, nesnelerin kulu kölesi olmaya başkaldırıştır.
Ubûdiyet
, kişinin, ibadet ederek özüne ve özgürlüğüne kavuşma bilincine ermesi ve bu bilinçle hareket etmesidir.
İBADET: BÜTÜN ZAMANLARI VE MEKÂNLARI KUŞANMA YOLCULUĞU
İbadet, kişinin bu dünyanın
(mülk âleminin)
dışında başka dünyalara açılma, başka dünyalarla,
(melekûtî âlemle)
irtibat kurma, dolayısıyla dünyasını, ufkunu, muhayyilesini alabildiğine genişletme imkânı sunar insana.
Kişinin bu dünyaya hapsolmaktan kurtulması
, ufkunu ve hayallerini neredeyse sınırsız bir şekilde genişleterek
sonsuzluğa açılması
, kanat çırpmasıdır.

İbadet, kişinin kendini hayatın merkezine yerleştirme bencilliğinden kurtulması, başka insanlara da, başka varlıklara da hayatında alan açması, başka insanların ve varlıkların hayatına anlam, değer ve zenginlik katmasına imkân tanımasıdır.

İbadet, hayatın sadece ben’den, bura’dan, şimdi›den ibaret olmadığını öğrenmesidir insanın.
İbadet,
kişinin bilme, bulma ve olma yolculuğuna çıkarak, tek kelimeyle ifade etmek gerekirse,
hakikati kuşanarak, zamanı ve mekânı aşması,
başka zamanlara, başka mekânlara, başka dünyalara, başka gerçeklere dâir bir bilince ulaşmasıdır.

Böylelikle ibadet, kişinin “zaman bendedir ve mekân bana emanettir” şuuruna varması, zamanı ve mekânı kuşatan, aşan, başka dünyalara ulaşan bir ufka, bakışa, idrake ve kavrayış gücüne sahip olmasıdır.

Modern dünya, insansızdır. Modern insansa, dünyasız.

Modern dünya, modern bilimle dünyanın dışındaki dünyalara ulaştı ama insana, insanın bütün dünyaları barındıran o engin, derinlikli, keşfedilmeyi bekleyen dünyasına ulaşmayı başaramadı.

O yüzden, kendini bilmeden, tanımadan, bulmadan, olmadan başka dünyalara yapılan yolculuklar
keşif yolculukları, kişiyi inkişaf ettiren diriltici yolculuklar değil sömürmeyi, hâkim olmayı amaçladığı için kişiyi intiharın eşiğine sürükleyen yıkım yolculukları
olmaya mahkûmdur.
Yolculuk’tan maksat kişinin yol olmasını sağlayabilmektir.
Bunun yolu, kişinin öncelikle kendini bilmesinden geçer. Kendini bildikçe kişi, kişinin kendinin kendinden ibaret olmadığını bizzat idrak edecektir. Kişi kendini bildikçe, Rabbini, sahibini, var edenini bilecektir.

İnsanı insanı yapan şey, kişinin kendini bilerek kendini bulması, Rabbini bilmesi, Rabbini bilerek kendine gelmesi, kendine gelerek kendi olması ve nihayetinde kendini aşmasıdır.

ÂLEM-İ ENFÜS’TEN ÂLEM-İ ÂFÂK’A…
İbadet, kişiye, kendini, Rabbini, nefsini ve dünyayı, dünyanın ötesindeki dünyaları, kısacası
hem iç dünyasını (âlem-i enfüs’ü) hem de dış dünyasını (âlem-i âfâk’ı) öğretir.

İbadet, uzun soluklu diriltici ve kanatlandırıcı bir yolculuktur, hiç bitmeyecek leziz bir yolculuk.

Kişinin kendini tanımasını sağlayarak içini imar eder.

İbadet, öncelikle kişinin içine yaptığı bir yolculuktur. Kişinin içine yaptığı yolculuk, kişinin özüne, köküne, dolayısıyla özgürlüğüne yolculuk yapmasının yapıtaşlarını döşer, kapılarını sonuna kadar açar kişinin önüne…

Açılmaz sanılan kapılar böyle böyle açılır…

Aşılmaz sanılan sınırlar böyle böyle aşılır…

Ulaşılmaz sanılan dünyalara böyle böyle ulaşılır…

İbadet, kişinin içini bilerek dışına yönelmesi, içinde yaptığı keşif yolculuğuyla kendini, köklerini, özünü keşfetmesi, özünü güçleştirerek özgürlüğüne kavuşmasıdır.
Öze yapılan yolculuk, kişinin köklerini keşif yolculuğudur. Köklerine ulaştıkça, kendini bilir, kendini bulur, kendi olur.
Çünkü köklerine ulaşabilen insan, nereden geldiğini bilir, geldiği yeri bilen insan nereye gideceğini, gitmesi gerektiğini de idrak eder.

İbadet kişinin içine yaptığı keşif yolculuğuyla dışını imar ve inşa etmesine imkân tanır.

İbadet kişinin içine yaptığı yolculukla hem kendini, hem kendi dışındaki varlıkları, hem de dünyayı ve başka dünyaları bilmesini, tanımasını, bütün dünyalara ulaşmanın şifrelerine ulaşmasını sağlar.

İbadet, kişinin içini keşfederek dışını inşa etmesini, kendini tanıyarak başkasına ulaşmasını, Rabbini tanıyarak bütün bilme, bulma ve olma yolculuklarını adım adım hayata geçirmesini, kısacası zamanı, mekânı ve dünyaları kuşatan ve aşan aşkın, kutlu, emaneti üstlenmiş yeryüzünde emniyeti ve adaleti teminat altına alacak Allah’ın halifesi konumuna yükselmesini mümkün kılar.

Allah’ın halifesi olduğunun bilincine varmak, yolculuğun yol’a dönüşmesi, yolcu olarak yola koyulan insan’ın bizatihî kendisinin yol olması, hakikat olması imkânına kavuşmasıdır.

İbadet, kula kulluğa son verip Allah›a kul olmak, böylelikle bütün zamanları ve mekânları kuşatacak bilme, bulma ve olma yolculuklarına çıkmak demek…

Özetle… İbadet, kişinin kendini bilmesi, kendini bulması ve kendi olmasıdır. Ubûdiyet ise kişinin kendini bilme (ilim), kendini bulma (irfan) ve kendi olma (hikmet( yolculuğudur.

Demek ki, neymiş: İman ve imanın mümine yüklediği emanet bilinci, sadece kuru bir inanç meselesi değil, derinlikli, çok yönlü, çok katmanlı kişiyi silkeleyici, silkeleyip kendine getirici, diriltici bir
ilim / bilme, irfan / bulma ve hikmet / olma
meselesidir.

Kısacası, ibadet, kişinin başkasını, başka varlıkları, başka dünyaları yok saymak yerine onlara da açılma, ulaşma yolculuğudur aslında.

Ne mutlu, ibadetini özgürleşme bilinciyle yapabilen güzel insanlara!

Ne mutlu, ibadetini yaşanabilir bir dünyanın inşasında
yol haritası
olarak görebilen kutlu insanlara!

Ne mutlu, kula kulluğa son verip Allah’a hakkıyla kul olan ve özgürlüğüne kavuşan aşkın insanlara, yorulmaz, bıkmaz hakikat yolcularına!

Vesselâm.

#ibadet
#kullluk
#hakitat
2 yıl önce
Bir ibadet felsefesi: Diriliş ve özgürleşme yolculuğu…
"Kelimebaz"ın tiryakilik yaratan köşesi
Yaşar Kutluay dosyası tekrar açılmalı
Kara dinlilerle milletin savaşı
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…