|
Büyük Balkan seyahati-6: Balkanlar patlamaya hazır bomba! 

Önceki hafta Balkanlar’a diriltici ve silkeleyip kendimize getirici leziz bir seyahat yapmıştık Aşk-ı Turkuaz’ın güzel organizasyonuyla. En son Üsküp keşiflerimizi paylaşmıştım sizlerle. Bu hafta sonu da Ohri keşiflerimizi paylaşacağız. Kalemi nehir gibi akmaya başlayan MTO’muzun demirbaşlarından Bingöl’den Seyfullah Yiğit kardeşimizin tertemiz, arı, duru, su katılmamış nefesiyle sizlere sunuyorum… Birazcık keyfinizi kaçıracak olsa da güzel bir pazar yazısı…

***

Balkanlarda seyahat ederken içiniz bir anda çok hoş oluyor. Huzur doluyorsunuz. Acaba buralara gelip yerleşsem mi, demeye varıyorsunuz; sonra bir anda Balkanlar’daki sıkıntılar… içinize endişe dolduruyor; huzur yerini, endişe ve huzursuzluğa bırakıyor. Seyahat eden biri olarak bunu hissettiysem orada yaşayanların ruh halini varın siz düşünün. Sürekli diken üstündesiniz.

Tamam, Gazze’deki, Batı Şeria’daki gibi değil durum ama çok ciddi bir endişe ve korku var Balkanlardaki Müslümanlar arasında. Bu endişe ve korkuyu Müslümanların gözlerinde görebiliyorsunuz.

Kosova’da tanıştığım Prizren’in merkezinde çay ocağı işleten ve “her şeyimizi biz Türkiye’ye borçluyuz” diyen Bayram abi mesela. Neşeli, misafirperver ve güzel bir Müslüman; ancak onun gülen gözlerinin arkasında bile o endişeyi gördüm!

Evet, şu an rahatlar çünkü Türkiye’ye güveniyorlar. Ağabeylerine inanıyorlar.

Ancak Türkiye’de ciddi bir kesim, Türkiye’nin Müslümanlara, ümmete ağabey oluşu gerçeğini bile kabul etmiyor. Bunları niye yazıyorum? İşimiz sanıldığından da zor gerçekten. Rahatımızı bozalım, diyorum. Kim olduğumuzun, ne olduğumuzun farkına varalım, diye yazıyorum. Evet, endişelenelim. Korkalım hatta. Endişe ve korku ayarında olursa insan rehavetten kurtulur. Teyakkuz sahibi olur. Her dem diri ve dinç tutar endişe ve korku, insanı.

Düşmanlarımızdan korkalım demiyorum, yanlış anlaşılmasın. Kendimizden korkalım. Görmediğimiz ve hatta yok saydığımız içimizdeki ejderhadan/nefsimizden/asıl düşmanımızdan korkalım diyorum. Asıl düşmanı görmedikten sonra düşman olarak gördüğümüz her şey, aslında bir yanılgıdan başka bir şey değildir. Çünkü asıl düşmanımız içimizde. Dışarıdaki düşmanlar kolay, zor olan düşman bizim içimizde. Burayı sürekli ıskalıyoruz. Iskaladığımız için manevi olarak uçurumun kenarına gelip dayandık memleket olarak. Yusuf Kaplan bas bas bağırıyor: İslâmî ilkelerimizden taviz vereceksek, mal, makam ve mevkiye tamah edeceksek bütün bu koşuşturma ne diye? Ustam haklı.

Hakikaten kaç kişi bize bakıp İslâm’a ısındı? Bu soruya, olumlu bir cevap veremiyoruz maalesef. Ya da şöyle tersten soralım. Benim yüzümden kaç kişi İslâm’dan soğudu, kaç tane gencimiz BENİM YÜZÜMDEN İslâm’dan uzaklaştı gibi soruları cesurca kendi nefsimize sormamız lazım. Ne ilgisi var, diyenleri duyuyor gibiyim. Dememiş miydik, bizler derdimizden ötürü seyahat ediyoruz. Keyfedelim diye değil, keşfedelim diye. Şehirleri keşfederek kendimizi, kendi içimizdeki o uçsuz bucaksız dünyayı keşfedelim diye şehir şehir, ülke ülke dolaşıyoruz..

Türkiye’de yaşamanın bir bedeli var kardeşim. Bunu neden görmüyoruz? Balkanlar bana bakıyor. Gazze bana bakıyor. Afrika bana bakıyor. Ustam Yusuf Hoca yazmıştı Malavi dönüşü. Adamlar… geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda toplanıp Türkiye’ye dua etmişler… dünyanın mazlumları bize bakıyor. Bize bakıyorlar çünkü onlar bizi Türkiye olarak görmüyorlar. Müslümanları bşr şemsiye altında toplayacak hilafet sancağının merkezi Payitaht olarak bakıyorlar bize!

Bu parantezi kapatmadan Gazze’deki soykırımla ilgili de birkaç şey söyleyelim.

Ciğerimiz paramparça, bunu biliyorum. Üzüntüden hastalananlar var. Eli kolu bağlı bir şey yapamıyoruz duygusunun vermiş olduğu sıkıntıyla zayıflayanlar, iştahı kapananlar var, bunları görüyoruz. Ancak şunu ifade edelim. Gazze’de de Türkiye olarak varız. Ve bilmediğimiz çok önemli katkılar oluyor. Bosna direnişine nasıl destek verildiyse Gazze direnişine de destek veriliyor. Balkanlarda anlatıyorlar 1993-95 Bosna-Sırp savaşına olan Türkiye’nin desteğini. Vakti geldiğinde inşâallah Filistinli kardeşlerimiz de özgür Kudüs’te anlatacaklar Türkiye’nin nasıl destek verdiğini. 

#aktüel
#toplum
#Yusuf Kaplan
٪d أشهر قبل
Büyük Balkan seyahati-6: Balkanlar patlamaya hazır bomba! 
Generaller: Kim, kimdir?
Dağlarda kar sesi var
Batı karşısında Türkiye
Kamu yönetiminde bölüşüm sorunu ve çözüm yöntemi
Başıboş köpek sorunu nasıl çözülür?