|
Kürt meselesinde İslâmî damar: Ülkemizin önünü açacak yeni bir koridor’a doğru…


İkinci turda
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın kesin zaferiyle
sonuçlanan 14 Mayıs seçimlerinden sonra, Türk siyaseti artık eskisi gibi olmayacak, olamayacak.

Taşlar yerinden oynayacak…

CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu
, yapılan sert eleştirilere ve istifa çağrılarına rağmen koltuğunu terketmeyeceği sinyalini verdi; ama şimdilik. Şimdilik, diyorum, çünkü Türkiye’de siyaset tabiî mecrasından akmıyor, dışarıdaki mecralardan dizayn ediliyor. Maalesef. 
Kasetlerle dizayn edilen bir siyasî mücadele atmosferi
, Türkiye’deki siyasetin dış mecraların müdahalelerine açık olduğunun bir işareti olarak okunabilir, elbette ki.
KÜRT MESELESİ VE YENİ İSLÂMÎ KORİDOR…
Bu seçimlerle ortaya çıkan taze bir tablo, ülkemizin kaderini şekillendirmeye aday olabilir:
Kürt meselesine emperyalistlerin müdahalesine nihayet son verecek ve ülke içinden İslâmî bir damarı öne çıkararak
kalıcı, köklü bir çözüm yolu bulacak
yeni bir koridor
açılabilir…

Bu koridor açılmalı mutlaka!

Düşünsenize…
Ülkenin en büyük ortak paydası İslâmî kimliğimiz; ama ülkemizin en temel sorununu ülkemizin birliğini, dirliğini ve kardeşliğini bozucu etnik kimlikler üzerinden çözmeye çalışıyoruz! Nedir bu? Tam bir çıkmaz sokaktır!
Etnik kimlik, İslâmî kimliği bastırmak üzere dayatılan laik, jakoben kimliğin kaçınılmaz sonucudur. Yıllardır bıkmadan usanmadan -medyamızda galiba sadece bendeniz!- yazıp duruyorum:
İslâmî kimliği ve duyarlıkları, “irtica”, “gericilik” yaftasıyla aşağılamak, laik etnik kimliklerin ve duyarlıkların patlamasına yol açar. Bu da kaçınılmaz olarak ülkenin parçalanmasının yapı taşlarını döşer…

İslâmî kimliğin en büyük ve en sarsılmaz ortak payda olduğu bir toplumda İslâmî kimliği ve duyarlıkları kim, kimler aşındırmak ister? Ülkenin bölünmesini, parçalanmasını isteyen sinsi, asalak tipler, değil mi?

Neredeyse bütünüyle Müslüman olan Kürt kardeşlerimize laik, Stalinist, sapkın eşcinsellik savunusu yapan bir siyasî oluşumu dayattılar: 
Bu laik ve sosyalist HDP tecrübesi, tam bir fiyaskoyla sonuçlandı: Ülkeyi bölünmenin eşiğine getirdi
. Kürtlere devlet kurdurtmayacak emperyalistler! Aksine istedikleri zaman bölgenin bütün ülkelerini karıştıracak
güdümlü bir kanton idaresi verecekler!
Bu özgürleşme değil, onursuz bir köleleşme biçimidir!

Emperyalist Batı-güdümlü kantonu onurlu hiçbir Müslüman halk kabul etmez!

Bunun için bin yıl önceki gibi köklü bir çıkış yolu bulunmalı ve Kürt meselesinde koridor açmalı bu çıkış yolu:
Nasıl ki, Selçuk çocuklarıyla Salahaddin çocukları birbirlerine omuz vurmak yerine birebirlerine omuz vererek Haçlı ve Moğol sürülerini püskürtmeyi ve bin yıl dünya tarihini yapmayı başardılarsa, yine birbirlerine omuz verirlerse bundan sonraki bin yılı da birlikte yapmalarını mümkün kalacak uzun soluklu bir hakikat medeniyeti yolculuğuna çıkarlar
Allah’ın yardımıyla.
HÜDAPAR’LA YIKILAN BARİYERLER VE AÇILAN YENİ KORİDORLAR…

Hüdapar Genel Başkanı Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu ve arkadaşları mazbatalarını aldılar.

Zekeriya Bey’in kravatıyla güzel bir Müslüman dava adamı, örnek bir Müslüman siyasetçi
Mehmet Yavuz’u anması
çok anlamlı ve güzel bir vefa örneği. Tebrik ediyorum.
Yapılan bütün tezviratlara, hakaretlere ve iftiralara rağmen
hem Hüdapar, hem de Sayın Fatih Erbakan’ın Yeniden Refah Partisi yüksek İslâmî değerlere göre nasıl siyaset yapılacağını gösterecekler,
örnek bir İslâmî siyaset ortaya koyacaklar; böylelikle Ak Parti’nin işini kolaylaştıracaklar, inşallah.
Açılımı Hür Dava Partisi olan
Hüdapar’a da, Yeniden Refah Partisi’ne de saldıranların yüzünü kızartacaklar
inşallah iki çiçeği burnunda partimizin genel başkanları ve milletvekilleri.

Hüdapar’la, bütün Türkiye’ye hitap eden bir parti olarak İslâmî söylemlerle bizim gelecek bin yılı da kardeşlik ruhuyla birlikte nasıl yapacağımızı, emperyalistlerin oyunlarını nasıl bozacağımızı göstermiş olacağız.

Özetle: Hüdapar ve Yeniden Refah, İslâmî duyarlıkların ve kimliğin temsilcisi olarak önemli roller üstlenecek… Burada önce Hüdapar’la ilgili önemli ve kritik bir kaç tespit yapmak istiyorum.

HDP DEĞİL HÜDAPAR, KÜRT KARDEŞLERİMİZİN OMURGA TEMSİLCİSİ OLMALI
Öncelikli olarak, HDP gibi Kürtlerin İslâmî kimliğini ve ruh köklerini kurutmayı amaçlayan İslâmsız Kürtlük
projesini adım aldım hayata geçiren aşırı laik, Stalinist, Batı emperyalizminin güdümündeki bir oluşumun artık
miadını doldurduğu
görülmeli; Kürt kardeşlerimizin İslâmî kimliğini ve kültürel özelliklerini temsil eden,
HDP gibi ayrışmaya değil birleşme, bütünleşme ve kardeşliğimize vurgu yapan bir oluşum olan Hüdapar ve benzeri İslâmî oluşumlar omurga konumuna yerleşmeli.
İkinci olarak,
Hüdapar,
Kürt kardeşlerimizin güçlü tasavvuf köklerini ve birikimlerini öne çıkarmalı, Anadolu irfanı ve ruhu canlandırılmalı.
Bin küsûr yıllık müşterek birikimi, gelenekleri, medreseleri, kültürü diriltecek köklü bir bağ kurmalı bölge halkıyla.
Unutmayalım: Köklere inemezseniz, göklere yükselemezsiniz.
Üçüncü olarak
, Hüdapar, Meclis’e etnik kimliklerin ötesinde
İslâmî değerleri ve ölçüleri eksene alan bir siyaseti,
siyasî anlayışı taşımalı.
Dördüncüsü de
,
Hüdapar’ın İran’la ilişkisini gözden geçirmesi şart.
İran›la ilişki sürebilir ama bu parti, vakıf veya cemaatler üzerinden değil ülkeler üzerinden ve ülkeler arasında gerçekleştirilen bir ilişkiler yumağı olarak sürebilir. Öbür türlüsü olacak iş değildir. Bütün tarafları zan altında bırakır, samimî, sahici niyetleri önce bulanıklaştırır, sonra da buharlaştırır, kaçınılmaz olarak.
Hüdapar’ın, kardeşliğimizin, birliğimizin önündeki bariyerleri yıkacak ve ülkemizin önünde yepyeni bir koridor açılmasına
vesile olacak adımları atacağını umuyorum, Allah’ın izniyle ve keremiyle…

Kardeşlerimizi ve kardeşliğimizi kutluyorum.

Ülkemiz ve kardeşliğimiz için yeni bir mîlat olsun bu taze koridor…

Vesselâm.

#Siyaset
#CHP
#HÜDA PAR
#Yusuf Kaplan
1 yıl önce
Kürt meselesinde İslâmî damar: Ülkemizin önünü açacak yeni bir koridor’a doğru…
Bereket
Azınlığın zenginliği ile 1 Mayıs'ın yoksulluğu
Tadımlık hile
Öğrenci hareketleri: İsrail’e karşı ama düzene karşı mı?
Netanyahu’ya tutuklama tehdidi ve Amerika’nın uluslararası itibarı