|
Ramazan medeniyeti-2: Alelade’den fevkalade’ye bir fetih ve bütünleşme şiiri

Medeniyet, hayata bütüncül bakıştır.

Hayatı hakikatin ışığında bir bütün olarak kavrayış ve yaşayış.

Bizde bir
medeniyet fikri yok.
Medeniyet’ten anladığımız şey, yalnızca
sivilizasyon
dolayısıyla
Batı uygarlığı.

Bu, gerçekten büyük bir entelektüel körleşme ve zihnî köleleşme. Komediye dönüşen ürpertici bir trajedi!

Özlü bir şekilde şöyle formüle ermek gerekirse:
Mekke + Medine = Medeniyet’tir.

İslâm'ın bütün ibadetleri, sanat türleri, ilimleri, hayat dünyası bu formülü hem yansıtır hem de yansıtıcısıdır.

İşte bu anlamda
Ramazan da bir medeniyettir
; İslâm’ın
Mekke sürecinde hayat buluşu’nun, Medine sürecinde hayat oluşu’nun ve medeniyet sürecine
ulaşarak herkese, bütün varlığa ve tabiata
hayat sunuşu’nun
gerçeğe dönüştüğü bir hakikat medeniyeti ve mevsimidir Ramazan medeniyeti.
Kur’ân’ın ışığında
Sünnet-i Seniyye anahtarıyla
çıkılan bir Fütûhât-ı Medeniyye yolculuğunun yansıması olan Ramazan’a ilişkin yazılarımı tozunu alarak paylaşmaya devam ediyorum.
İSLÂM’IN ÖZÜ, ÖZETİ VE ÖZETLENİŞİ

Ramazan, İslâm’ın özü ve özeti bir mevsim. Ramazan’da İslâm’ın Müslümanlardan talep ettiği bütün ilkeler hayat buluyor. Dolayısıyla Ramazan’da İslâm’ın özetlenmesi, olağan bir iş’le, olağanüstü bir işleme dönüşüyor.

Bu, özetlerken özü özümsemenin kazandırdığı bir özellik.
Fenomenolojinin izah edebileceği olağanüstü bir durum:
Yaşanan tecrübeyi olağanüstü kılan fenomen, doğrudan oruç üzerinde yoğunlaşılıyor olmasıdır:
Bir ibadet üzerinden İslâm’ın insandan talep ettiği bütün emirler, ilkeler, tasavvurlar, tahayyüller eş zamanlı olarak harekete ve hayata geçiriliyor.
Yani biz, oruç tutmakla sadece oruç tutmuş olmuyoruz; orucun bizi tutmasına, tutup kaldırmasına, başka bir düzleme taşımasına da tanıklık etmiş oluyoruz: Böylelikle varlığa
, topluma, tabiata ve hakikate dâir bütünlüklü bir anlam haritasını ve anlamlandırma pratiklerini
de aynı ânda hayata ve hareke geçirmiş oluyoruz.
ALELADE’DEN FEVKALADE’YE BİR FETİH VE BÜTÜNLEŞME YOLCULUĞU

Ramazan’ın en önemli özelliği insanı bütün tabiatlarla ve hakikatlerle buluşturuyor olması. Yine fenomenolojinin izah edebileceği bir harikulâdelik de burada gizli.

İnsan, Ramazan›da oruç tutarken bizzat tabiatı tecrübe ederek keşfediyor; hava’nın, su’yun, gece’nin gündüzün rengini, kokusunu, dokusunu bilfiil soluyor.

Ramazan orucu,
bir ay boyunca
tabiatla kurduğumuz ilişkiyi altüst ediyor
ve tabiatla
doğrudan, doğrudan olduğu için de doğurgan, yaşayarak, organik bir ilişki
kurmamıza imkân tanıyor.
Böylelikle
hem tabiatın keşfedilmemiş kıtalarını
, bizzat hava’yı, eşyayı bambaşka bir hâlet-i ruhiye ile soluyarak keşfedebilme imkânına kavuşuyoruz;
hem de bir yandan eşyanın hakîkatini,
öte yandan da insanın kendi hakîkatini -zaaflarını ve erdemlerini- keşfetmesi sürecini bilfiil yaşıyoruz.
Özetle
aç kalmak gibi
olağan, sıradan, alelade bir iş
’le; tabiatla, kâinât’la, Yaratıcı ile, diğer varlıklarla ve bizzat eşyanın kendisiyle topyekûn
olağanüstü, fevkalade bir ilişki
kuruyoruz.
Ramazanda insan, insan olarak kendisini keşfediyor,
dolayısıyla kâinât’la, Yaratıcı’yla, diğer varlıklarla, tabiatla bütünleşerek
kendisini aşabilmenin yollarını da fethediyor bizzat.
Fethin, bir açılma eylemi, kapıların, gönüllerin ve zihinlerin açılması fiili
olduğunu düşünecek olursak, insan, Ramazan’da her şeyden önce bizzat kendisini tecrübe ediyor, varoluşunu yaşıyor adım adım, an be ân, aç durarak pür dikkat tabiatın sesine kulak kesilerek: Tabiatı dinliyor, havasını suyunu, rengini, kokusunu, dokusunu başka türlü soluyarak, yaşayarak, tecrübe ederek bütün yönleriyle tabiatı.
BİLİŞ MEVSİMİ: MEKKE SÜRECİ VE İLÂHÎ ŞİAR

Ramazan çok yönlü bir biliş, dolayısıyla oluş mevsimidir; insanın varlığın, hakîkatin, tabiatın ve Yaratıcı’nın varlığını bizzat tecrübe ederek hissettiği bir varoluş mevsimi.

Dinin insanla birlikte varolması süreci: Bu, mekke sürecine denk gelir: Bütün varlıkların ve hakîkatin şuuruna erme sürecine gir/diril/en
insan tipi inşa edilir
bu süreçte.

Bu süreçte, insana müdahâle eden ve insanın özümsediği şuur, İlâhî Şiarlara bağlanma, İlâhî Şiar›larla yola çıkma yolculuğudur.

BULUŞ MEVSİMİ: MEDİNE SÜRECİ VE NEBEVÎ ŞUUR

Ramazan, aynı zamanda bir buluş ve bulunuş mevsimidir.

Medîne sürecine denk gelir:
Medine sürecini hayata geçiren şuur, Peygamberî Şuur'dur.
Peygamberî Şuur›la, önceden kendilerine her türlü işkence ve hakareti reva gören müşrik, Yahudi ve Hıristiyan topluluklarla her şeye silbaştan başlanıldığını haber veren bir
Sözleşme
yapılır: Mekke süreci nasıl vücudu / varlığı (yani i
nsanın hakikatini ve hakikatin insanını) harekete geçirmişse, Medîne süreci de vicdan’ı / kollektif şuuru harekete geçirir.
OLUŞ MEVSİMİ: MEDENİYET SÜRECİ VE BEŞERÎ ŞİİR

Ve nihâyet Ramazan, bir oluş mevsimidir.

Oluş mevsimi, Medeniyet süreci:
Medeniyet sürecini hayata geçiren şuur,
İlâhî Şuur'la Donanmış, Peygamberî Şuur'la yoğrulmuş Beşerî Şiir’dir.
İnsan, Hayat ve Tabiat işte bundan sonra vecd’e gelir, coşar, taşar ve kendini aşar.
İŞTE ŞİİR BUDUR: HAKİKAT
MEDENİYETİ ŞİİRİ
İşte şiir budur; ilâhî olan’a kadar açılabilme imkânı sunan şuurun kazandırdığı
bir fevkalade söz. Özün sözü’nün, söz’ün özünü özümsediği bir üst-şuur hâli.

Şiarın şuura, şuurun şiire dönüştüğü biliş, buluş ve oluş tecrübelerini aynı ânda yaşadığımız; barışı, huzuru, keşfi, fethi, dayanışmayı, kardeşliği ve eşyanın bütün hâllerini idrak ve bu hallere iştirak edebildiğimiz; insanın kendisini, vicdanı, vecd’i keşfettiği ve fethettiği tek mevsim olan Ramazan medeniyeti mevsimini bihakkın idrak edenlere ve ona iştirak edenlere selâm olsun.

#Mekke
#Medine
#medeniyet
#Ramazan
2 yıl önce
Ramazan medeniyeti-2: Alelade’den fevkalade’ye bir fetih ve bütünleşme şiiri
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık