|

Adak kurbanı hükmü ve şartları neler?

Adak kurbanı, dinimiz İslam’da Allah'a bir niyet veya dilek için sunulan kurbandır. Bu adaklar, kişinin Allah'tan bir şey istediği veya bir dileği olduğu zaman kesilebilir. Adağın yerine getirilip getirilmemesinin hükmü mezheplere göre değişiklik gösterir. Aynı zamanda adak kurbanın dinen geçerli olabilmesi için bazı şartların yerine getirilmesi gerekir. Peki, adak kurban nasıl kesilir, şartları nelerdir? Adak kurbanı kimlere verilir? Adağın hükmü nedir? İşte Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan derlediğimiz bilgilerle soruların cevapları.

16:28 - 14/09/2023 Perşembe
Yeni Şafak
Adak kurbanı nedir, nasıl kesilir, şartları nelerdir?
Adak kurbanı nedir, nasıl kesilir, şartları nelerdir?

Adak kurbanı, kişinin Allah'a bir dilekte bulunması ve bu dileğin gerçekleşmesi sonucunda Allah'a kurban adayacağını ikrar etmesi ile vacip hale gelen kurbana denir. Kurban ibadetinin özündeki Allah'a yakınlaşmak ve teslimiyet gayesi ile Müslümanlar, isteklerinin gerçekleşmesi ile adak kurbanı keserler. Peki, adak kurban şartları nelerdir? Adak kurbanı kimlere verilir? İşte soruların yanıtları.

ADAK KURBAN NEDİR?

Arapça’da nezir (nezr) diye ifade edilen adak, fıkıh dilinde, “bir kimsenin dinen yükümlü olmadığı halde ibadet cinsinden bir şeyi kendisi için vacip kılmasını” ifade eder. Diğer bir deyişle adak, “kişinin sorumlu olmadığı halde farz veya vacip cinsinden bir ibadeti yapacağına dair Allah Teala’ya söz vererek o ibadeti kendisine borç kılmasıdır” (Mevsıli, el-ihtiyar, 4/76-77).

Kur’an-ı Kerim’de, verilen sözde durulması, ahde ve akitlere bağlı kalınması (el-Maide, 5/1; el-İsra, 17/34), Allah’a verilen sözün tutulması (en-Nahl, 16/91) emredilir ve yapılan adakların yerine getirilmesi istenir. Ayrıca kişinin yaptığı adağa uygun davranması iyi kulların vasıfları arasında sayılır (el-İnsan, 76/7). Hadislerde de Hz. Peygamber (s.a.s.), Allah’a itaat kabilinden adakların yerine getirilmesini emretmiş, Allah’a isyan veya masiyet kabilinden olan konularda adakta bulunulmamasını, şayet yapılmışsa buna uyulmamasını istemiştir (Buhari, Eyman, 28, 31 [6696, 6700]; Müslim, Nezir, 8 [1641]).

Dolayısıyla adağın yerine getirilmesi Kitap, Sünnet, icma ve akıl deliliyle sabittir (Kasani, Bedai‘, 5/90). Alimler, hiçbir dünyevi menfaat ummadan sırf Allah’ın rızasını kazanmak, Ona şükretmek için adak adanmasında bir sakınca bulunmadığı görüşündedirler. Kişinin Allah’ın takdirinin değişmesine vesile olması dileğiyle, dünyevi amaçlarla belli şartlara bağlı olarak adakta bulunması ise doğru karşılanmamıştır. Nitekim Hz. Peygamber’in (s.a.s.) “Adak, (Allah’ın takdir buyurmuş olduğu) hiçbir olayı geri çevirmez. Sadece cimrinin malını eksiltmiş olur.” (Buhari, Eyman, 26 [6693]; Müslim, Nezir, 2 [1639]); “Adak bir şeyi ne ileri alır ne de geri bırakır…” (Buhari, Eyman, 26 [6692]; Müslim, Nezir, 3 [1639]) anlamındaki hadislerinden, şarta bağlı adakta bulunmayı hoş karşılamadığı anlaşılmaktadır.

Bazı alimler yukarıdaki hadislere dayanarak nasıl olursa olsun adak adamanın mekruh olduğu görüşündedirler (Nevevi, el-Mecmu‘, 8/450; İbn Kudame, el-Muğni, 10/3). Bununla birlikte, Allah’a isyan ve masiyeti içermediği sürece, hangi grupta yer alırsa alsın, adakta bulunulduğunda adağın yerine getirilmesi dinen vacip görülmüştür (Kasani, Bedai‘, 5/82).

ADAK KURBANI NASIL KESİLİR?

Adak kurbanının kesilmesi için ilk olarak adanan hayvan seçilir. Sonrasında kişi kesecek olan kişiye vekalet verir. Kesecek olan kişi adak sahibine 3 kez sorup onayını alır. Sonrasında ise kesecek olan kişiyle birlikte dua okunur. Dua okunduktan sonra 3 kez 'Bismillah Allahu Ekber' denir ve adak kurbanı kesilir. Bu kurallar adak kurbanı için geçerlidir.

ADAK KURBANI KİMLERE DAĞITILIR?

Adak kurbanının yerine gelmesi için muhtaç olan kişilere dağıtılması gerekir. Bu kişiler toplumda durumu olmayan, yoksul konumundaki kişilerdir. Adaklar, mümkün olduğunca çevredeki kişilere dağıtılmamalıdır. Daha çok muhtaç olan kişilere verilir. Alimler, aile içerisinde durumu olmayan kişilere de verilmesinin mümkün olabileceğini belirtirler.

ADAK KURBANI ŞARTLARI NELERDİR?

Bir adağın dinen geçerli olabilmesi için bazı şartların yerine getirilmesi gerekir. Adak ancak onu ifade eden bir sözle olur. Yazı, işaret veya mücerret niyetle olmaz. Hanefîler’e göre, gerek adakta bulunma gerekse adanan şeyi tayin konusunda, yeminde olduğu gibi, şaka ile ciddilik aynıdır. Rıza ve ihtiyar da şart değildir. Şâfiî’ye göre ise rıza şart olup ikrah (baskı) altında yapılan adak geçersizdir. Mâlikîler’e göre de adağın ihtiyar veya öfke halinde olup olmamasının önemi yoktur. Adak adayanın, diğer ibadetlerde olduğu gibi, müslüman ve mükellef (âkıl bâliğ) olması şarttır. Buna göre bir kimsenin müslüman olmadan önce yaptığı adakla çocuğun ve delinin adakta bulunmasının bir hükmü yoktur.

Adağın geçerli olabilmesi için adanan şeyde bulunması gereken şartlar şunlardır:

1. Adanan şeyin gerçekte mümkün, dinen de makbul ve meşrû olması gerekir; aksi halde adak geçersizdir. Meselâ “gece oruç tutmak adağım olsun” veya kadının “hayız ve nifas halimde oruç tutmak adağım olsun” demesi gibi.

2. Adanan şeyin Allah rızasına vesile olacak bir davranış, bir ibadet çeşidi olması gerekir. Günah olan bir şeyi adamak, bütün âlimlere göre haram olup geçersizdir. Nitekim Allah’a isyan konusunda adak adanamayacağı hadiste belirtilmiştir (bk. Müslim, “Neẕr”, 8). Böyle bir adağın yerine getirilmesi icmâen câiz değildir. Ancak bu durumda, Hanefî ve Hanbelîler’e göre, yemin kefâreti ödemek gerekir (bk. Ebû Dâvûd, “Eymân”, 12). Diğer mezheplere göre ise adak sahih olmadığından hiçbir şey gerekmez.

3. Adanan şey, farz veya vâcip türünden bir ibadet olmalıdır. Buna göre namaz, oruç, hac, sadaka, itikâf, kurban, umre gibi ibadetler adak konusu olabilir. Bunlar dışında, sevaba vesile teşkil eden davranışlar olmakla, birlikte bizzat maksut birer ibadet olmayan hasta ziyareti, cenazenin arkasından gitme, abdest alma, Kur’an’a dokunma, gusletme, mescide girme vb. şeyleri adamak sahih değildir. Şâfiî ve Hanbelîler’e göre ise bütün müstehap fiiller adak konusu olabilir.

4. Adanan malın adama sırasında kişinin mülkiyetinde bulunması veya adağın mülke yahut mülk sebebine izâfe edilmesi gerekir. Kişinin sahip olmadığı şeyi adayamayacağı Hz. Peygamber tarafından belirtilmiştir (bk. Müslim, “Neẕr”, 8; Tirmizî, “Nüẕûr”, 3). İslâm âlimleri sahip olunmayan bir malı sadaka olarak adamanın geçersiz sayılacağı hususunda görüş birliğine varmışlardır. Bundan dolayı bir kimse mâlik olduğundan fazla bir malı adarsa, adak ancak sahip olduğu mal ölçüsünde geçerli olur. Hanefîler Tevbe sûresinin yetmiş beşinci âyetine dayanarak, “Satın alacağım, miras yoluyla elde edeceğim şeyi adadım” gibi mülk edinme sebebine veya “Gelecekte sahip olacağım şeyi adadım” şeklinde mülke izâfede bulunularak yapılan adağın geçerli olacağını kabul etmişlerdir. Yukarıda zikredilen hadise dayanan Şâfiîler’e göre ise böyle bir adak geçersizdir.

5. Adanan şey, kişinin yapmakla mükellef olduğu bir ibadet olmamalıdır. Adanan şey vakit namazları, zekât, ramazan orucu, farz olan hac gibi farz-ı ayn veya cenaze namazı ve cihad gibi farz-ı kifâye; vitir namazı, fıtır sadakası, kurban gibi vâcib-i ayn veya ölüleri yıkama, selâma karşılık verme gibi vâcib-i kifâye bir amel olursa adak geçersizdir. Ancak, bu amellerden nâfile olarak ifası mümkün olanlar adak yoluyla vâcip hale dönüştürülebilir.

6. Yeme, içme, konuşma gibi mubah bir fiili işleme veya terketme konusunda yapılan bir adak da geçersizdir. Zira Allah rızası için yapılan ibadetlerden başka şeyin adak konusu olamayacağı hadiste belirtilmiştir (bk. Ebû Dâvûd, “Talâk”, 7; Nesâî, “Eymân”, 30).

ADAĞIN HÜKMÜ NEDİR?

Adağın yerine getirilip getirilmemesinin hükmü mezheplere göre değişiklik gösterir. Hanefîler bu konuda adağın mutlak veya muallak olmasını değil, adanan şeyin açıkça belirtilip belirtilmemesini esas almışlardır. Adanan şey ismen belirtilmişse, adak ister mutlak ister muallak olsun, yerine getirilmesi vâciptir. Adak müphem ise, niyet edilen şeyin ifası vâcip olur. Herhangi bir niyet söz konusu değilse yemin kefâreti ödemek gerekir.


Adak mutlak ise hemen, muallak ise şart gerçekleşince kefâret ödenir. Müphem adak konusunda fukahanın çoğu bu görüştedir; ancak İmam Şâfiî’ye göre müphem adak geçersizdir. Mâlikîler’e göre, adak ister mutlak ister muallak olsun, gereğini yerine getirmek vâciptir. Şâfiî ve Hanbelîler’e göre ise mutlak adağın ifası vâciptir. Muallak adağa gelince, eğer nezrü’t-teberrür ise yerine getirilmesi vâcip olur. Nezrü’l-lecâcda ise adakta bulunan kimse muhayyerdir; şart gerçekleşince dilerse adağı yerine getirir, dilerse yemin kefâretini öder.

Adak hükmünün ne zaman ve ne şekilde sabit olacağı hususu, adağın mutlak ve muallak olmasına, gelecek bir zamana bağlanıp bağlanmamasına, bir mekânla mukayyet veya adanan şeyin bedenî veya malî bir ibadet olup olmamasına göre değişmektedir. Adak herhangi bir şart veya zamana bağlanmamışsa (mutlak adak), adanır adanmaz borç terettüp eder ve bu borcu hemen yerine getirmek müstehap olur. Bir şarta bağlanan adağın (muallak adak) yerine getirilmesi ise o şart gerçekleşince vâcip olur. Şart gerçekleşmeden önce adak yerine getirilirse geçersizdir; yapılan ibadet ise nâfile sayılır; şart gerçekleşince yeniden ifası lâzımdır. Bu, adağın gerçekleşmesi istenen bir şarta bağlanması (nezrü’t-teberrür) halindedir. Adak, gerçekleşmesi istenmeyen bir şarta bağlanmışsa (nezrü’l-lecâc), şart gerçekleşince adanan şeyin yerine getirilmesi veya yemin kefâreti ödeme arasında muhayyerlik söz konusudur.



#adak kurbanı
#Diyanet
#adak
#kurban
9 ay önce