7/24 moloz taşıyorlar: Enkaz hafriyatları tek tek ayrışacak

Kahramanmaraş’ta arama kurtarma çalışması tamamlanan binaların enkazının kaldırılması için iş makinesi şoförleri 7/24 çalışıyor. Moloz yığınları, şehrin dışında belirlenen noktalara taşınıyor. Prof. Osman Atilla Arıkan, molozların en ince noktasına kadar ayrıştırılarak önce geçici, sonra kalıcı depolama tesislerine alınacağını söyledi.

Aybike Eroğlu Yeni Şafak
Prof. Dr. Osman Atilla Arıkan, deprem sonrası oluşan moloz yığınlarının en ince noktasına kadar ayrıştırılarak önce geçici, sonra kalıcı depolama tesislerine alınacağını söyledi.

Deprem bölgesinde oluşan dev molozların yönetimiyle ilgili İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Atilla Arıkan bilgi verdi. Atık yönetimi konusunda uzman olan Arıkan, 50-120 milyon ton arası çıkacağı tahmin edilen moloz yığınlarının en ince noktasına kadar ayrıştırılarak önce geçici, sonra kalıcı depolama tesislerine alınacağını söyledi. Arıkan, sadece Hatay’da çıkan moloz yığınının İstanbul’da 1 yılda çıkan moloza eş değer olduğunun altını çizdi.

ÜLKENİN ÇÖPÜNÜ KATLADI

Bölgedeki hasar tespitinin devam ettiğini ifade eden Arıkan, “Her gün yıkılması gereken binaların sayısı geliyor, biz de sistemimizde bunların güncellemesini yapıyoruz. Son verilere göre, tahmin edilen deprem atığı 50 ila 110 milyon ton arasında çıkacak. Türkiye’de bir yılda evlerden çıkan atık miktarı 30-35 milyon ton. Yani deprem bölgesinden çıkan deprem atığı, ülkemizin bir yıllık çöp atığının birkaç katına karşılık geliyor” diye konuştu.

TEK TEK AYRIŞACAK

2004 yılında hafriyat toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıkları Kontrol Yönetmeliği’nde, atıkların nasıl yönetileceğinin tanımlandığını işaret eden Arıkan, “Deprem gibi doğal afetler sonucu oluşan atıkların yönetiminden en büyük mülki idare amiri sorumlu. Doğal afetler sonucu oluşan yıkıntı atıkların taşınması ve depolanması, oluşturulacak kriz merkezi tarafından planlanacak. Bu noktada valinin başkanlığında yerel yönetimler bu atıkların kaldırılması, taşınması işlemlerini yapmakla yükümlü. Yıkım firmaları, taşların depolanma ve geri kazanma işlemleri için uyumlu çalışmalı” dedi.

MÜMKÜN OLAN HER ÜRÜN KULLANILACAK

Molozların içinde yer alan demir, çelik, plastik, alüminyum, ev eşyası, gibi malzemelerin teker teker ayrıştırılması gerektiğine işaret eden Arıkan, “İlk aşamada depremden sağlam, kullanılabilir, çıkartabildiğimiz her şeyi kullanacağız. Geri kalan malzemelerin ise geçici ve kalıcı depolama alanlarına alınması gerekiyor. Burada geri dönüşüm üniteleri aracılığıyla molozlar parçalanıyor ve mümkün olduğunca en iyi şekilde kullanılacak duruma getiriliyor. Ağaç parçaları varsa bunların ayrıştırılması, demir, çelik gibi malzemelerin yeniden üretime kazandırılması önemli. Örneğin yol çalışmalarında bu molozlardan elde edilen betonlar kullanılabilir. Bazı firmalar bu molozları öğüterek prefabrik konuta dönüşen projeler geliştirdi. Yani mümkün olduğunca her şeyi yeniden kullanacağız, geri dönüştüreceğiz, geri kazanacağız. Kullanılabilecek tüm malzemeler kullanılır hale dönüştükten sonra depolama alanlarına gönderilecek. Geçici depolama alanları ilk etapta kullanıma kapatılan maden ocakları, taş ocakları olabilir” diye konuştu.

Molozların altına kil serilmeli

Arıkan, deprem atıklarının altına kil ve membran serilmesinin oluşabilecek sızdırmaların önüne geçebileceğini belirterek, şunları kaydetti: “İçlerinde evsel evlerdeki mesela tehlikeli atık dediğimiz pil, floresan lambalar, boya kalıntıları var. Bunları molozlardan ayrıştırmak imkansız. Oranı düşük olsa da tedbiren kil serimi yapmak önemli. Zaten depolama sahalarına bu molozlar konulduktan sonra sahaları tamamen kapatıyor, tecrit haline getiriyorsunuz. Japonya’da 2010’da olan depremin ardından bu ürünlerden kurtulmak çok ciddi zaman almış, yakılabilecek malzemeler için takma tesisleri kurarak hızlıca eritmişler. Moloz atıklarının azaltılması gerekiyor, buradaki moloz boyutu baş edilecek gibi değil.”


Asrın felaketinde 14'ncü gün: 40 bin 642 canımızı yitirdik

İtfaiye eri enkazdan çıkararak sahiplendiği kediyi kucağından düşürmüyor