Burkanın arkasında güçlü bir kadın var

Afgan fotoğraf sanatçısı Vega Moqarabi, dünyadaki Afgan kadın imajını bozuyor. Moqarabi çektiği ezber bozan fotoğraflarını “Perdeyi Aralamak: Afganistan’ın Kadınları” sergisinde bir araya getirdi. Afgan kadınlarına dair mevcut kabulleri, ön yargıları çektiği fotoğraflarla aşmaya çalışan Vega Moqarabi, Afganistan’da kadınların geri planda değil, hep ön planda olduğunu dile getiriyor. Moqarabi, “Afganistan’da hem burkalı hem de burkasız, ailesi için çalışan, para kazanan, eve ekmek getiren mücadeleci çok güçlü kadınlar var” şeklinde konuşuyor.

Dilber Dural Yeni Şafak
Perdeyi Aralamak: Afganistan Kadınları

Afgan Vega Moqarabi’nin “Perdeyi Aralamak: Afganistan’ın Kadınları” sergisi Artizan Sanat’ta sanatseverlerle buluştu. Sergideki fotoğraflar Afgan kadınlara dair kalıplaşmış yargıların ötesine geçerek içeriden bir bakış sunuyor. Sanatçı çektiği her karede Afganistan’ın uzak köylerini, insanları, özellikle de kadınları ve sahip oldukları farklı yaşam alanlarının gerçek yüzünü bize gösteriyor. Her fotoğraf kadınların günlük hayata dair hikâyelerinden farklı kesitler sunuyor. Moqarabi, Batı medyasının bugüne kadar dünyaya gösterdiği çaresiz, güçsüz kadın imajını çektiği fotoğraflarla yerle bir ediyor.

Sanatçının senelerce Afganistan’ın farklı şehirlerinde, ara sokaklarında, hânelerinde dolaşarak çektiği fotoğraflar arasından hazırlanan seçki; Afgan kadınlarına dair mevcut kabulleri, ön yargıları aşmak derdiyle çalışılmış. Sergi, Afgan kadınları aciz yanlarından ziyade hayata karışan, toplumun ve kültürün önemli bir dinamiği olarak ele alıyor. Afgan sanatçı fotoğraf çalışmaları ile izleyiciye adeta tüm dünyada olduğu gibi Afganistan’da da kadın olmanın tek bir yolu olmadığını gösteriyor. Sergi, 15 Mart’a kadar Artizan Sanat’ta sanatsever ziyaretçilerini ağırlayacak.

Afganistan doğumlu bağımsız tiyatrocu ve film yapımcısı Vega Moqarabi, Kabil Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Tiyatro Bölümü’nden mezun olmuş. Marmara Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nde Türkiye Burslusu olarak yüksek lisans derecesini alan Moqarabi, şu an ise İstanbul Üniversitesi’nde sinema alanında doktora eğitimine devam ediyor. Ulusal ve uluslararası birçok sinema grubunda yönetmen asistanı, görüntü yönetmeni, set tasarımcısı ve özel tasarımcı olarak çalışan sanatçı, “Yesterday Champions”, “Scape Play”, “Station”, “Mirror ve Sounds”, “Scape Play” adlı 5 filmin çekim aşamasında yer almış. Çalışmış olduğu projelerin pek çoğu uluslararası festivalde ödül almış olan Moqarabi, film çalışmalarının yanı sıra fotoğraf alanında da pek çok projede yer almış ve yer almaya devam ediyor. Afganistan’da Birleşmiş Milletler (UN), Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ve ABD Büyükelçiliği’nde kadın temalı birçok fotoğraf sergisi açmış olan Moqarabi’nin “Gizli Yaşam Fragmanları” adlı fotoğraf sergisi, Kabil’in beş ayrı noktasında ziyaretçilerle buluşmuş. Türkiye’de ise Bursa Uluslararası Fotoğraf Festivali (BursaFotoFest) ve Gölcük Fotoğraf ve Sinema Sanatı Derneği’nin (GFSD) açtığı iki ayrı karma sergide eserleri yer almış.

KÖYLERDE YAŞAYAN GÜÇLÜ KADINLAR

Vega Moqarabi’nin Artizan Sanat’ta 24 fotoğraftan oluşan “Perdeyi Aralamak: Afganistan’ın Kadınları” sergisi ise geçtiğimiz günlerde sanatsever ziyaretçilerini ağırlamaya başladı. Moqarabi, insanların hikâyelerini, duruşunu, bakışını, konuşmasını ve kültürünü fotoğraflarda görebileceğimizi söylüyor. Moqarabi, “Fotoğraflar, içerisinde birçok hikâyeyi anlatıyor. Ben özellikle Afganistan’da farklı kültürlerin olduğunu bilmiyordum. Yavaş yavaş farklı illere, ilçelere, köylere gittiğimde yemek pişirme tarzlarından giyim tarzlarına kadar her şey çok farklıydı. Çok şey öğrendim” diyor. Bu sergide de Afganistan’daki köylerde yaşayan kadınların fotoğraflarının yer aldığını dile getiren Moqarabi, Afganistan’ın köylerinde yaşayan kadınların yaşamlarını fotoğraflar ile anlatmak istediğini söylüyor. “Kadınların gündelik hayatta nasıl olduğunu, neler yaptıklarını merak edenler olabilir. Ben bir Afgan olarak kadınlar köylerde ne yapıyorlar, nasıl uyuyorlar, nerede uyuyorlar, kadınlar dışarıda çalışıyorlar mı, çalışmıyorlar mı? merak ettim” diyerek fotoğrafları neden çektiğini anlatıyor.

GERİ PLANDA DEĞİL HEP ÖN PLANDA

“Afganistan’da bombaların patladığı yerlerde yaşayan insanlar var” diyen Moqarabi, “Bu sergiyi Afganistanlı kadınlar adına yaptık. Dünyadaki ve özellikle savaşın olduğu ülkelerde, Afganistan’daki kadınlar çok zor şeyler yaşıyorlar ama çok güçlüler. Dünyada ve özellikle Afganistan’da kadınlar ezilmiş, güçsüz, masum hiçbir şey yapamaz, kendi hakkını savunamaz şeklinde çok fazla algı var. Bu tüm dünyada olan bir şey ama köylerde yaşayan kadınlar insanca yaşıyorlar. Ben köylerde hiç ‘Eşimden izin alayım da şuraya gideyim’ diyen görmedim ama şehirlerde var. Bu fotoğraf sergimde Afganistan’daki o güçlü kadınları göstermek istedim. Afgan kadınları dediğimizde herkesin zihninde burka içinde bir kadın canlanıyor. Hem burka içinde hem burkasız çok güçlü kadınlar var. Burka içinde de ailesi için çalışan, para kazanan, eve ekmek getiren kadınlar var. Geri planda değil hep ön planda olan kadınlar var. Afganistan’da sürekli savaş olduğu için artık erkek kalmadı diyebiliriz. Çoğu ailede kadınlar çalışıyor, kadınlar ailelerine destek oluyorlar. İlk olarak ‘Güçsüz Afgan kadın’ imajını kırmak istedim” diyor.

KADINLARA BASKI VAR KOCAMAN YALAN

Vega Moqarabi, Kabil dışındaki köylere gittiğinde çok şaşırdığını dile getiriyor. “‘Okula bir saat gittiğimde çok uzak’ diyordum ama o kadınlara baktığım zaman oradaki çocuklar üç saat okula yürüyerek ve dağlar arasında gidiyorlar. Orada düz bir yol yok ama onlar bu durumdan hiç şikayet etmiyorlar ve çok mutlulardı. ‘Okulum uzak ben okumayacağım’ demiyorlardı. Mücadele ediyorlar ve kendi gücünde bir şeyler yapmak istiyorlar. Köylere gittiğimde kadınlar ev işleri de yapıyorlardı, kocalarıyla birlikte de çalışıyorlardı ve bir şikayetleri yoktu. O samimiyet daha çok vardı” şeklinde köyde yaşayan mücadeleci Afgan kadınları anlatıyor.

Moqarabi, Kabil’deyken kadınlar için “Tarlada en çok erkekler çalışıyor, kadınlar için çok zor bir iş yapamazlar” dediklerini söylüyor ve köydeki izlenimlerini şöyle anlatıyor: “Aslında köylere gittiğimde kadınlar erkeklerle birlikte çalışıyorlardı. Köylerde baskı var, kadınlar özgür değil diyorlardı ben gittiğimde hiçbir şey yoktu. Köylere gittiğimde hakikaten samimiyet vardı. İlişkiler arasında çok derin bir bağ vardı. Bir anne kızına seni seviyorum demese bile onu gerçekten merak ettiğini, sevdiğini gösteriyor. Aslında biz köyde olduğu kadar şehir merkezlerinde o kadar özgür, o kadar rahat erkeklerle konuşamıyoruz. Köylerde herkes birbiriyle çok rahat konuşuyor ve herhangi bir sınırı yok. Mesela Afganistan’ı tanıtırlarken hep kadınlar burka giyiyor şeklinde tanıtıyorlar ama öyle bir şey yok. Oysaki sadece şehirlerde ve çok az bir kısımda var. Köylerde burka giyen kimse yok. Aslında köyler daha modern.”

Fotoğrafımı çek, oğluma gönder

Moqarabi’nin sergide gördüğüm 24 fotoğrafı da birbirinden etkileyici ama en çok etkilendiğim fotoğraflardan birisi yaşlı bir teyzenin uzaklara dalan ve üzgün bakışı oluyor. Moqarabi o fotoğrafın hikâyesini şöyle anlatıyor. “Buradaki kadın oğlunu çok özlüyordu. Buradakiler işsizlik olduğu için oğullarını başka şehirlere iş için gönderiyorlar. Oğlunu özleyen bir kadın var bu fotoğrafta da. Teyze, oğlu iş için gittiğinden beridir haber alamamış. Çalışacağım diye bir şehre gitmiş ama ulaşamamış bir daha. Bana ‘Benim fotoğrafımı çek, oğluma gönder’ dedi. Sonra ben de telefonu varsa göndereyim dedim. Ama elinde hiçbir şey yoktu. Oğluna ulaşamıyordu. Benim de bilmediğim bir şehir.”

Moqarabi’nin çektiği bir başka fotoğrafta ise bir kadın bir Afganistan’a has Kırmızı Helva pişiriyor. Bu fotoğrafın hikâyesini sorduğumda Moqarabi, “Afganistan’da çok ünlü bir helva var. Bu helva şehirlerde yapılıyor ama şehirlerde de aslında çok az yapılıyor. Çünkü meşakkatli bir iş. Sabahtan akşama kadar sürüyor. Saatlerce kavuruyorsun. Bu helvayı da meşakkatli olduğu için insanlar bir dileği olunca yapıyor, her zaman yapamıyor. Bizim gittiğimiz köyde de böyle bir dilek tutmuşlardı ve kabul olmuştu” diyerek anlatıyor. Aynı şekilde başka bir kadının da dileği kabul olduğu için bir ekmeğin üzerine tereyağ sürdüğünü gösteren bir fotoğraf gösteriyor Moqarabi. O kadının da dileği kabul olduğu için camiye ya da bir mezarlığa tereyağlı ekmeği götürüp dağıttığını anlatıyor.

Ressam Süleyman Seyyid’in tabloları görücüye çıkıyor