Doğadan ilhamla dokundular: Geleceğin tekstil ilhamı

Dokuma ve tekstil yarışmaları geleceğin moda tasarımcılarını sektöre kazandırmaya devam ediyor. Finale kalan yarışmacıların ortak özellikleri ise doğadan ilhamla hazırladıkları tasarımlar. Sıfır atık ilkesine uyumlarıyla da dikkat çeken genç tasarımcılar moda dünyasında ezber bozuyor. ATHİB tarafından düzenlenen 11. Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması, finalistleri Esra Bekiroğlu, Hamide Çelik ve Eylem Barin’e göre geleceğin tekstili ilhamını doğadan alıyor.

Latife Beyza Turgut Yeni Şafak
​Akdeniz Tekstil ve Ham-maddeleri İhracatçıları Birliği (ATHİB) tarafından düzenlenen 11. Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması, dokuma kumaşın değerini ortaya koyan genç tasarımcılar için, özgür ve kreatif bir alan sağlamaya devam ediyor.

Akdeniz Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (ATHİB) tarafından düzenlenen 11. Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması, dokuma kumaşın değerini ortaya koyan genç tasarımcılar için, özgür ve kreatif bir alan sağlamaya devam ediyor. Yarışmanın finale kalan yarışmacıları; doğadan ilhamla hazırladıkları tasarımlar, vegan madde kullanımı ve sıfır atık ilkesine uyumlarıyla dikkat çekiyor.

Yarışmada birinciliği “Lichenes” teması ile Esra Bekiroğlu, ikinciliği “Doğanın Renkleri” teması ile Hamide Çelik ve üçüncülüğü ise “Kendiliğinden” teması ile Eylem Barin kazandı. Biz de finalistler ile biraraya geldik, hem koleksiyonlarını hem de geleceğin tekstilini konuştuk.

Başrolde “likenler” var

Esra Bekiroğlu / ATHİB 11. Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması Birincisi

Esra Bekiroğlu, Balkan göçmeni bir ailenin tek kızı olarak Bursa’da doğmuş. Tekstil eğitimine henüz lise sıralarında Ali Osman Sönmez Endüstri Meslek Lisesi Konfeksiyon Bölümü’nde başlamış. Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü’nden bölüm ikinciliği ile mezun olmuş. Bekiroğlu, “Isırgan Bitkisinden Lif Elde Etme Yöntemleri ve Tekstil Yüzey Çalışmaları” başlıklı teziyle yüksek lisansını tamamlamasının ardından doktora eğitimine devam ediyor. Öğrenciliği boyunca eğitimine devam ederken bir yandan da sektöre atılmış. Giysi ve dokuma stajlarını tamamlarken çeşitli karma sergilerde çalışmalarıyla yer almış. Geçmiş yıllarda yine ATHİB tarafından düzenlenen 5. ve 8. Dokuma Kumaş Tasarım Yarışmalarında ilk 10 finalist arasına giren Bekiroğlu, bu yıl yarışmanın birincisi oldu.

  • Bekiroğlu, tasarım hikâyesinde tamamen doğadan esinlendiğini anlatıyor. Tema olarak doğada kaya, toprak, ağaç gövde ve dallarının üzerinde yaşayan, yosuna benzeyen, köksüz, gövdesiz, yapraksız ve bir kısım mantarlarla bazı su yosunlarının beraber yaşadığı bitkiler olan “likenleri” ele alıyor. Tekstil materyalinin ön terbiye ve renklendirme işlemleri sonrası gördükleri mekanik ve kimyasal tüm işlemlere “bitim işlemleri” deniyor. “Kumaşlarımda da çıkış noktası olarak doğayı ele alışımın vurgusunu yapabilmek için pamuk iplik kullanarak gerek dokusal gerek görsel olarak koleksiyon bütünlüğünü doğayı ve doğallığı öne çıkararak sağlamaya çalıştım” diyen Bekiroğlu da kumaşlarında yosun etkisini verebilmek için farklı bitim işlemleri uygulamış. Kumaşlarının çok yönlülüğünü sağlamak için çift taraflı, hacimli, boyutlu kumaşlar tasarlamaya özen göstermiş.

Bekiroğlu, ATHİB Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması’nın vermiş olduğu eğitim ödülü ile şimdilerde yurt dışına gitmek için hazırlık yapıyor. Bu eğitimi en verimli şekilde kullanarak mesleki gelişimine katkı sağlamayı isteyen Bekiroğlu, ileride kendi ismini markasıyla duyurmayı hedefliyor.

Doğadan ilhamla tasarladı

Hamide Çelik / ATHİB 11. Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması İkincisi

Azerbaycan doğumlu Hamide Çelik, 2017 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Tekstil ve Moda Tasarımı bölümünde eğitim almış. 2021 yılında mezun olan Çelik aynı okulda Tekstil Ana Sanat Dalı’nda lisansüstü eğitimine başlamış. Öğrenim sürecinde tekstil alanında düzenlenen çeşitli yarışmalara katılan Çelik, 2021 yılında 15. İHİB Halı Tasarım Yarışmasının yarı finalinde yer almış. 2022 yılında ise 2.’si düzenlenen Dokusunda Sanat Var Yarışması’nın Örme kategorisinde finalist olmaya hak kazanırken 11. ATHİB Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması’nda ise 2.’lik ödülüne sahip olmuş.

“Doğanın Renkleri” adlı koleksiyonuyla çoğu zaman yaşamımızın dışında bıraktığımız dünyayı; atmosfer ve deniz ile olan ilişkimizi konu alıyor. İlhamını doğadan ve dünyadan alan bu seride, denizlerden ve gökyüzünden esinlenilerek, dünyada karşımıza çıkan bir çok görüntü, soyutlanarak dokuma yüzeylere aktarılmış. Dünya içerisinde yer alan canlı ya da cansız her varlığın birlikte akış içerisinde var olmasından yola çıkarak dokuma yüzeylerde de bir akış sağlamak amacıyla kumaşlar, çift yüzlü olarak tasarlanmış. Temaya uygunluğu kapsamında özel olarak üretilen akrilik, polyester ve pamuk karışımlı ipliklerle çeşitli dokuma teknikleri birleştirilerek geçirgen ve akışkan yüzeyler oluşturulmuş. Doğadaki renklerden esinlenerek hazırlanan çözgüler, farklı tonlardaki atkı iplikleri ile zenginleştirilerek kumaş yüzeyinde, çeşitli iplik ve renk kombinasyonları ile geçişli ve dokunsal bir yapı oluşturulmuş. Çelik, ATHİB Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması’nın sunmuş olduğu yurtdışı eğitim imkanının ardından Türkiye’ye dönüp doktora programına başvurmayı hedefliyor. Çelik, aldığı eğitim sonrasında hayallerini, “Geleceğin tasarımcısı ve sanatçısı olarak kendi üretimlerimi gerçekleştirirken bir marka yaratmak ve hatta yaratacağım bu markayı dünya standartları seviyesinde kurgulamak” sözleriyle ifade ediyor.

Sıfır atıkla oluşturuldu

Eylem Barin / ATHİB 11. Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması Üçüncüsü

1999 Mersin’de doğumlu Eylem Barin, Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü’nden 2022 yılında mezun olmuş. Üniversite hayatı boyunca tekstilin çeşitli alanlarında düzenlenen yarışmalarda ve sergilerde yer almış. 14. İHİB Halı Tasarım Yarışması’nda birincilik ödülünün sahibi olan ve 10. ATHİB Yarışmasında da finalist olarak yer alan Barin, bu yıl 11. Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması’nın üçüncüsü oldu.

  • “Kendiliğinden” adını verdiği koleksiyonunda ilhamını ipek, keten ve pamuktan alıyor. Barin, koleksiyonunda farklı ritim arayışı ve birbirinden bağımsız dokuların bir araya gelmesiyle, “kendine has görünümler” ile kumaşlarda sadeliğin detaylarını ortaya çıkarmayı hedeflemiş. “Bu dokular, detaylardan arındırılmış beyaz, saf ve kendini dışa vuran kumaşları oluşturuyor” diyen Barin, doğanın sunduklarını yenilikçi bakış açısı ile birleştirip; alışılmışın dışında detayları kullanarak, doğal tonlarda kendine özgü ritimler, düzenli ve düzensiz hareketlerin bileşimlerinden oluşan sürdürülebilir bir koleksiyon tasarladığını anlatıyor. Kullanılan farklı dokuma teknikleri; keten, pamuk, ipek ve likralı iplikler ile buluşmuş. Üretim esnasında oluşan telefler, daha sonrasında atkı ipliği olarak kullanılmış olup, bu sayede koleksiyon tamamen sıfır atık ile oluşturulmuş. Barin, “Bu koleksiyon, sürdürülebilir kaynaklı doğal elyafların en rafine halini, koleksiyon ismine de ilham olduğu gibi ‘kendiliğinden’ ortaya çıkardı” diyor. “Bu sektörde; tekstilin her alanından beslenerek iyi, donanımlı ve özgün bir Tekstil Tasarımcısı olmak hedefindeyim” diyen Barin, bu yarışmadan kazanmış olduğum yurtdışı eğitim ödülünün bu hedefe çokça katkısının olacağına inanıyor.

Geri dönüştürülmüş akrilik elyaftan: “Güneş Kralı”

Hatice Gökçe, içindeki çocuğu kaybetmeden büyüyen erkeklere özel hazırladığı Güneş Kralı koleksiyonunda dünyanın geri dönüştürülmüş ilk ve tek akrilik elyafı olan Acrycycle ile el dokuması ipekleri bir araya getiriyor. Oversize (bedensiz) tasarımların yer aldığı rahat ve renkli koleksiyon, izlenebilir barkodlu 26 look ve 55 parçadan oluşuyor. Aksa Akrilik’in katkılarıyla hazırlanan Güneş Kralı koleksiyonu, geri dönüştürülmüş elyafla doğaya saygısını sunarken, etnik desenli, parlak ipeklerle de kültürel zenginliği gözler önüne seriyor.

Güneş Kralı’nın 2022 Sonbahar Kış Sezonu koleksiyonu Yenidoğan’ın devamı niteliğinde olduğunu belirten tasarımcı Hatice Gökçe, markasını kurduğu günden itibaren sürdürülebilirlik konusunun önceliği olduğunu söylüyor. Geri dönüştürülmüş akrilik elyaf Acrycycle, gelecek nesillere daha yaşanabilir yarınlar bırakmayı mümkün kılıyor. Bu elyaf ile üretilen ürünler uzun ömürlüdür ve deforme olmaz, uzun yıllar ilk günkü özelliklerini koruyor. Bu nedenle yeni ürüne duyulan ihtiyaç azalıyor, bu da yeniden üretim için gerekli olan kaynak kullanımı azaltmaya yardımcı oluyor. Üretim süreçleri boyunca oluşan atıklar, sahip olunan teknoloji sayesinde yeniden ürüne dönüştürülüyor.

Dört ayda tamamlanan koleksiyon özellikle renkleri ve desenleriyle öne çıkıyor. Oldukça dikkat çeken parçalardan oluşan koleksiyonda gömlekler, acrycycle kaftanlar, ceketler ve ipek pantolonlar göz alıyor.

Denizin derinliklerinden gelen ilhamla

  • Teknelerini tasarlarken ve üretirken bir sanat eseri gibi hassasiyet gösteren Sirena Marine, sanata olan tutkusunu sanatçıya olan desteğiyle birleştirerek geçen yıl başlattığı “Art of Sirena” projesi kapsamında yeni yıla özel yeni bir iş birliğine imza attı.

Geçtiğimiz yıl ilkini gerçekleştirdiği projesi ile birlikte her yeni yılda yeni bir sanatçı ile keşifler yapmayı hedefleyen Sirena Marine, bu yıl genç ve başarılı sanatçı Deniz Tokman ile çalıştı.

Sanatçı Deniz Tokman’ın denizin altındaki büyüleyici dünyadan aldığı ilham ile tasarlanan “Denizin Derinlikleri” özel şeçkisi, su altındaki kıymetli yaşamsal çeşitliliği, canlı renklerle vurgulayarak korumamız gereken dünya güzelliklerini yeniden hatırlatıyor. Sanatçının “Denizin Derinlikleri” çalışmasıyla şekillenen kadınların fular ya da pareo olarak kombinleyebileceği, erkeklere özel mendil ve kol düşmesinden oluşan bu özel seçki, yeni yıl öncesi Sirena Marine’in sanatsever müşterileriyle buluştu. Yıllar içinde genişleyerek kıymetli bir koleksiyon değeri taşıyacak olan bu özel seçki sınırlı sayıda üretildi.

Sıfır Atık’la ceket de dönüştü: Emine Erdoğan evdeki atık kumaşlardan kendi tasarladı