Fuat Sezgin'in şaheseri daha da değerlendi

Prof. Dr. Fuat Sezgin'in İslam Bilim Tarihi araştırmalarında vazgeçilmez bir referans kaynağı olarak ortaya koyduğu “Geschichte des Arabischen Schriftums” eseri “Arap-İslam Bilimler Tarihi” ismiyle artık Türkçe'de. Bu önemli eserin geçmiş yüz yılın akademik dili olan Alman dilinde yazılmış olmasının hak ettiği değeri kazanmasını geciktirdiğini anlatan Prof. Dr. Sevtap Kadıoğlu, "Ancak bugün hem İslam dünyasında hem de Batı’da İslam medeniyetindeki bilimsel faaliyetlerin tespitine yönelik çalışmaların artması bu esere olan ilgiyi de arttırmıştır" ifadesinde bulunuyor.

Latife Beyza Turgut Yeni Şafak
Prof. Dr. Fuat Sezgin

Geçtiğimiz günlerde Fuat Sezgin’in İslam araştırmalarında vazgeçilmez bir referans kaynağı olarak ortaya koyduğu “Geschichte des Arabischen Schriftums” isimli 17 ciltlik meşhur eserin Türkçe tercümesi tamamlandı. “Arap-İslam Bilimler Tarihi” ismiyle yayımlanan eser, başka akademik camia olmak üzere pek çok çevrede ilgiyle karşılandı. Bu kapsamlı çalışmayı eserin tüm tercüme serüvenine tanıklık eden ismi İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mahmut Karakuş ve eserin bilim tarihi açısından önemini bizlerle paylaşan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevtap Kadıoğlu ile konuştuk.

Bu hacimli eserin tercüme sürecine eşlik eden bir isim olarak süreç hakkında bilgi verir misiniz?

Yıllar önce, üniversitemizin öğretim yılına başlaması vesilesiyle Fuat Hoca, benim de izlediğim bir açılış dersi vermişti. Söz konusu günün akşamı, o dönemki Rektörümüzden bir telefon aldım. Kendisi, Hoca’nın GAS adlı eserini dilimize kazandırmamız gerektiğini, dolayısıyla hemen başlamak üzere çeviri ekibini hazırlamamı rica ediyordu telefon görüşmesinde. Doğal olarak bu bir görevdi. Ertesi gün itibarıyla konu ile ilgili toplantılar başladı. Bu süreçte, yıllardır eserin çevirisinin yapılması ile ilgili çeşitli girişimler yapılmış olduğunu, ancak tek bir cildin çevrilmiş olduğunu öğrendim (bu cilt de daha sonra diğerleri ile birlikte yeniden çevrilmiştir). Üniversitemiz beni görevlendirdikten sonra ekibin ilk çekirdeğini oluşturmaya başladım. GAS son derece karmaşık, Arapça başta olmak üzere birçok dilden öğelerin yer aldığı bir kurguya sahip olduğu ve ayrıca birçok bilim alanını kapsadığı için, çevirmenler yanında Arapça uzmanlarına, her bir cildin konu aldığı bilim alanına hakim uzmanlara da ihtiyaç vardı. Ekibi oluşturduktan sonra, ekip üyeleri ile birlikte, çeviri sürecinde Hoca’nın beklentilerini öğrenmek, diğer yandan da eserle ilgili Hoca’ya yönelteceğimiz sorulara cevaplar alabilmek amacıyla Hoca’nın da katıldığı bir dizi toplantılar gerçekleştirmeye başladık.


Coğrafyaya özel bir önem verilmiş

17 cildin içeriği ile ilgili kısa bir bilgilendirme yapmanız mümkün mü?

Fuat Hoca, Almanya’da Frankfurt’ta Goethe Üniversitesi’nde kaleme almaya başladığı GAS’ın ilk cildini 1967 yılında, son iki cildini de 2015 yılında yayımlamıştır. Diğer ciltler de bu iki tarih arasında değişik yıllarda yayımlanmıştır. On yedi ciltten oluşan ve toplam neredeyse on bin sayfaya yaklaşan eseri burada özetlemeye çalışmak, eserin bu karmaşık yapısına karşı haksızlık olacaktır. Ancak on yedi ciltlik eserin, Kur’an bilimlerinin çeşitli alanlarından şiire, tıp, eczacılık, zooloji, veterinerlikten simya ve kimyaya, botanikten ziraata, matematikten astronomi, astroloji ve meteorolojiye, sözlükbilimden dilbilgisi ve edebiyata, bilim tarihinin birçok alanını kapsadığını söylemek mümkün. Ancak esere biraz daha yakından bakıldığında, onuncu ciltten on beşinci cilde kadar olan ciltlerin konusunun, coğrafyanın farklı alanlarına odaklandığı görülebilir. Dolayısıyla Hoca’nın coğrafya alanına özel bir önem verdiği anlaşılıyor. Konuya araştırma alanından bakılacak olursa, ilgili dönemde bilim adamlarının coğrafya alanında yoğun bir çalışma içerisinde oldukları da söylenebilir. Coğrafya ciltleri arasında da, on ikinci cilt olan harita cildine ayrı bir yer ayırmak gerekir. İngilizceye çevrilmiş olan ilk ciltler arasında da harita cildinin bulunması dikkat çekici.

Çalışmanın çeviri ekibinde kimler var? Bildiğimiz kadarıyla eser Almanca ancak konusu gereği Arapça da işin içinde değil mi?

Çeviri ekibi, benim dışımda, üç grup arkadaşımızdan oluşmakta idi. İlk grubu, on kişiden oluşan çevirmenler oluşturmakta idi. Bu arkadaşlar metinleri Almancadan dilimize aktardılar. Bir önceki soruda da vurgulandığı üzere, metinlerde değişik biçimlerde Arapça ifadeler de yer aldığı için, bu ifadelerin gereği gibi dilimizde yeniden ifade edilebilmesi amacıyla Arapça uzmanı arkadaşlara da ihtiyaç vardı. Dört kişilik bir Arapça uzmanı ekip de Almancadan dilimize aktarılan ciltleri Arapça ifadeler açısından yeniden mercek altına alıp çalışmışlardır. Ciltler farklı uzmanlık alanı konularını ele aldığı için, on bir kişilik bir alan uzmanları ekibi, çevrilen ve Arapça uzmanları tarafından gözden geçirilen ciltleri, kendi alanları açısından yeniden elden geçirmişlerdir. Böylece ciltler basıma hazır hale getirilmiştir.


Basılabilir onayı Hoca’dan alındı

Pek çok farklı disiplini ilgilendiren bu eserde farklı branşlara ait terimlerin çevirisi için nasıl bir yol izlendi?

Çevrilen metinler Arapça uzmanlarının çalışmalarından sonra alan uzmanlarının kontrolünden geçmiştir. Ancak daha bu aşamaya gelmeden önce, çevirmenler bir bütünlük oluşabilmesi açısından kendi aralarında sürekli iletişim içinde kalmışlar, zaman zaman düzenlenen ve Hoca hayatta iken kendisinin de katıldığı toplantılarda karşılaşılan sorunlar tartışılmış, diğer yandan da henüz son aşamaya gelmeden, çeviri aşamasında çevirmenler ilgili alanın uzmanları ile de iletişim içinde bulunmaya özen göstermişlerdir.

Çeviriye başladığınızda Fuat Sezgin hayattaydı. İlk cildi kendisinin onayıyla nihayete erdirdiniz. Sezgin’in çeviride en dikkat ettiği, titiz davrandığı hususlar nelerdi?

GAS adlı esere ilk kez göz atıldığında, söz konusu eserin ne denli büyük bir emek ve çalışma azmi gerektiren bir çalışma süreci sonunda ortaya çıkmış olduğunu anlamamak mümkün değil. Eser, salt bir düz metinden oluşmamakta, geniş bibliyografyalar, kaynakçalar ve indeksler içeren son derece karmaşık bir yapıya sahip bir metin. Dolayısıyla böyle bir metnin benzer bir titizlikle dilimize aktarılmasına büyük önem vermiştir Hoca. Bu nedenle daha başlangıçta, çeviri sürecinin Hoca’nın titizliğine uygun bir titizlikle sürdürülmesi gerektiğinin bilincinde idi ekipteki bütün arkadaşlarımız. Hoca eline aldığı çeviri metni, sözcük seçiminden cümle kuruluşuna, kısaltmaların eşdeğerliliğinden yazım kurallarına bütün yönleriyle büyük bir titizlikle irdelemekte idi. Türkçeye çevrilmiş olan ilk cildi de ayrıntılı olarak incelemiş ve basılabilir onayını vermiştir. Bu hassasiyetini, kendisi hastaneye kaldırıldıktan sonra da, hasta yatağında da sürdürmüş, çeviri sürecini oradan da takip etmiştir.


Prof. Dr. Sevtap Kadıoğlu:

Böyle bir çalışmayı kimse yapmadı ve yapamayacak

Eserin bilim tarihi açısından önemi hakkında neler söylemek istersiniz?

Fuat Sezgin bir bilim tarihçisi olarak İslam medeniyetinin bilim ve teknoloji mirasının dünya bilim tarihindeki yeri ve önemini ortaya koymayı hedeflemiştir. Bu hedef doğrultusunda Ortaçağ İslam dünyasında yapılan astronomi, matematik, tıp, kimya ve diğer bilim dallarındaki gelişmeler üzerine derinlemesine çalışmış yayınlar yapmış, İslam bilim ve teknoloji tarihi konusunda araştırmalar yapmak üzere bir vakıf, bir enstitü ve biri Almanya’da diğeri Türkiye’de olmak üzere iki müzenin kurulmasına öncülük etmiştir. Ancak kuşkusuz Fuat Sezgin’in en önemli eseri, hayatının son yıllarına kadar üzerinde çalıştığı, hatta hocası Ritter’in de “… Böyle bir çalışmayı daha önce kimse yapmadı ve bundan sonra da kimse yapamayacak” şeklinde tanımladığı Geschichte des arabischen Schrifttums (GAS), adlı eseridir. GAS hem kapsamlı bir bilim tarihi eseri hem de ilk yazılış amacı doğrultusunda erken dönemde kaleme alınan Arapça yazmalar literatürünün eksiksiz bir dökümünü vermekte. Brockelmann’ın ortaya koyduğu yazmalara birçok ilâve yapıldığı gibi günümüze kadar tanınmadan kalmış ya da müellifi belirlenememiş çeşitli eserler de gün ışığına çıkarılarak araştırmacıların bilgisine sunulmuş. Eserde bir bilim dalının tarihine ait hemen her şey detaylı olarak ortaya konulmuş. İslam bilim tarihi alanında derinlemesine araştırma yapacak bir araştırıcı ihtiyaç duyduğu her türlü bilgiyi bu eserden rahatlıkla edinebilmekte. Böylece bilim tarihi araştırmacıları için hem çok sayıda yeni malzeme sunulmuş hem de yeni araştırmalar yapmalarına imkân sağlayacak yeni ufuklar açılmıştır.


Genç nesilde farkındalık yaratmak misyonu

Türkçeye kazandırılan bu tercümenin Türk bilim tarihi literatürüne sağlayacağı katkıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Fuat Sezgin’in ilk cildini 1967 yılında yayımlamaya başladığı bu kapsamlı eseri, Kur’an ilimleri, hadis ilimleri, tarih, fıkıh, kelam, tasavvuf, şiir, tıp, eczacılık, zooloji, veterinerlik, simya, kimya, botanik, ziraat, matematik, astronomi, astroloji, meteoroloji ve ilgili alanlar, dilbilgisi konusunda yazılmış Arapça eserleri kapsamaktadır. Daha sonra matematiksel coğrafya, İslâm’da haritacılık, beşeri coğrafya ülkeler coğrafyası, kentsel ve bölgesel coğrafya, topografya, coğrafya sözlükleri, kozmografya, kozmoloji ve seyyahların yazıları gibi konular da bu diziye dâhil edilmiştir. Sezgin, vefatından kısa süre öncesine kadar da felsefe eserlerini içeren on sekizinci cildi üzerinde çalışmıştır. Yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren uluslararası akademik dünyada yaygın dil olma özelliğini kaybeden Alman dilinde yazılmış olması, bu eserin hak ettiği değeri kazanmasını geciktirmiştir. Ancak bugün hem İslam dünyasında hem de Batı’da İslam medeniyetindeki bilimsel faaliyetlerin tespitine yönelik çalışmaların artması bu esere olan ilgiyi de arttırmıştır. Bu eserin, İstanbul Üniversitesi’nin de katkılarıyla Türkçeye kazandırılmış olması Türk bilim dünyası için çok büyük bir önem arz etmekte. Çünkü bu dev eser, dünya kütüphanelerindeki Arapça yazmaların basit bir bibliyografik dökümü olmanın ötesinde derinlemesine analizlere yer veren ve İslâm medeniyetindeki bilimsel faaliyetleri ortaya koyan çok önemli bir kaynak eserdir. Bu açıdan bilim ve teknoloji tarihi literatürüne çok önemli bir katkı sunulmuştur. Diğer taraftan Fuat Sezgin, bilimin insanlığın ortak malı olduğunu ve tüm ulusların katkısıyla geliştiğini iddia etmiş ve tüm çalışmalarını bu iddiayı kanıtlamak için yürütmüştür. Genç nesillerde bu konuda farkındalık yaratmak onun önemli misyonlarından biridir. Bu nedenle bu eserin Türkçeye kazandırılması, hem mensubu bulunduğumuz İslam medeniyetinin dünya bilim tarihindeki rolü ve öneminin anlaşılmasında hem de gelecek nesillerin bilim tarihi çalışmalarının önemini kavramasında çok önemli bir misyonu yerine getireceği kanaatini taşımaktayım.


Mostar’da gönlü ferahlatan mekân: Koski Mehmet Paşa Camii

Arif Sağ: Bağlama ve Türkü Müzesi teklifimiz var

Gelenekten yeni reçeteler çıkarmalıyız