Kudüs’ün Melikesi hayırda yarıştı

Prof. Dr. Zekeriya Kurşun ile Uzman Ali İhsan Aydın tarafından hazırlanan “Kudüs’ün Melikesi” isimli kitap, Haseki Hürrem Sultan tarafından kurulan vakfın kaynaklarını, sosyal hayata katkısını ve onun etrafında oluşan sosyal hareketliliği irdeliyor.

Dilber Dural Yeni Şafak
Kudüs’ün Melikesi Editörler: Zekeriya Kurşun - Ali İhsan Aydın Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Yayınları Haziran 2022 240 sayfa

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Zekeriya Kurşun ile Uzman Ali İhsan Aydın tarafından hazırlanan, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Yayınları arasından çıkan “Kudüs’ün’ Melikesi Haseki Sultan Vakfı (Kuruluşu, Yönetimi ve Mülkleri) isimli kitap, okuyucuyla buluştu. Kitap aynı zamanda, Haseki Sultan Vakfı ile ilgili çalışmaları ile bilinen Mustafa Öksüz, Mustafa Güler, Abdullah Çakmak ve Alaattin Dolu gibi önemli isimlerin makalelerinden oluşuyor. Tamamı birincil kaynaklara dayandırılan çalışma, aslında sadece Haseki Sultan Vakfı’na değil, Kudüs tarihine de bir pencere açıyor ve Osmanlı vakıf tarihi çalışmalarına da bir katkı sunmayı amaçlıyor. Vakıf ile ilgili Osmanlı Arşivi’nde Ahkam kayıtlarındaki belgelerin özet ve transkripsiyonlarından meydana gelen kitapta, vakfın kurulmasına esas teşkil eden mal varlıklarının Haseki Hürrem Sultan’a temlik edilmesini sağlayan 1553 ve 1557 tarihli belgeleri (temliknameleri) kapsıyor. Kitapta yer alan belgelerin daha önce yayımlanmayan ve ağırlıklı olarak 16-18. yüzyılda vakfın işleyişini anlatan 2 temlikname ve 57 hükümden oluşması kitabı ayrıca önemli kılıyor.

Osmanlı kadın sultanlarının kendilerine tahsis edilmiş olan büyük gelirle hayır eserleri inşa ettirmeleri bir gelenek halini almıştı. Öyle ki Hürrem Sultan da bu geleneğe uyarak 1530’lardan itibaren imparatorluğun çok farklı bölgelerinde fıkıh eserler inşa ettirdi. İnşa edilen eserlerle birlikte kurulan vakıflara padişah da önemli akarlar tahsis etti. Başta Mekke ve Medine olmak üzere imparatorluğun muhtelif yerlerinde çeşitli hayratı bulunan Hürrem Sultan eşi Kanuni Sultan Süleyman’ın da desteğiyle Müslümanların ilk kıblesi olan Kudüs’te 1552 yılında kendi adını taşıyan büyük bir vakıf kurdurmuş. Böylece halkın gündelik hayatında vakıfların etkisi ve tesiri üst düzeyde tutulmak istenmiş. Padişah şüphesiz ki Hürrem Sultan adına kurulan vakıfların büyümesi ve insanların gündelik hayatında yer etmesini de özellikle istemiş. Bu amacı büyük oranda ulaşılmış olmalı ki, Kudüs’te yeni doğan çocuklara Hürrem isminin verilmesi yaygınlaşmış. Osmanlı hayırseverliğinin tipik bir yansıması olan bu kurum devletin dağılmasına kadar varlığını sürdürerek zamanla şehrin kimliğinin de ayrılmaz bir parçası haline gelmiş.