Kültür yolu yedi şehir dört bucak

Geçtiğimiz yıl İstanbul’da başlayan ve yüzlerce sanatçıyı buluşturan Beyoğlu Kültür Yolu Festivali bu yıl beş şehri dolaşacak. Bahar ayında ise İzmir ve Adana’ya kadar uzanacak. 2022 kültür sanat sezonunda kültür yolu etkinlikleri bu yıl Çanakkale’de başladı. Sırasıyla İstanbul, Ankara ve Diyarbakır’a uzanacak.

Ayşe Olgun Yeni Şafak
Türkiye Kültür Yolu Festivalleri 16 Eylül’de başladı ve 23 Ekim’e kadar beş şehri dolaşacak.

Geçtiğimiz yıl İstanbul’da Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan Beyoğlu Kültür Yolu etkinliği yüzlerce sanatçı ve bini aşkın etkinlikle Çanakkale’den Diyarbakır’a kadar uzanıyor. İlk durak ise Çanakkale’ydi. Çanakkale Troya Kültür Yolu’ndaki etkinlikler 10 gün boyu devam etti ve bugün sona eriyor. Sırada İstanbul, Ankara ve Diyarbakır var.

Biz de kültür yolu etkinlikleri çerçevesinde geçtiğimiz hafta sonu Çanakkale’deydik. Doğal ve tarihi güzelliğiyle öne çıkan Çanakkale ve ilçeleri son yıllarda özellikle büyük şehirlerden kaçanların tercih ettiği bir şehir. Marmara ile Ege denizinin buluştuğu bu şehirde tarih ve tabiat kol kola. Troya Kültür Yolu da bu küçük ama önemli tarihi kenti bir kez daha sanatla buluşturdu. Yaklaşık bin sanatçının ağırlandığı festival çerçevesinde 7’den 77’ye her kesime yönelik etkinlikler, konserler ve atölye çalışmaları vardı.

DÖRT KOLDAN SANAT

Yaşadığı ABD’den konser için Kilitbahir’deki tarihi surlarda kurulan sahneye çıkan Fahir Atakoğlu’nun konserinin olduğu gece Gelibolu Mevlivihane’sinde ise sema gösterisi vardı. Fahir Atakoğlu, Çanakkale Savaşları’ndan ilhamla yazdığı Ses ve Nefes parçasını yeniden düzenleyerek bir senfoni esere dönüştürmek istediğini dile getirdi.

Çanakkale Troya Kültür Yolu Festivali’nde özellikle yerli ve yabancı sanatçıların eserleri şehrin farklı adreslerindeki mekanlara dağılmış durumda. Festivalde şehir dışından ve yurt dışından pek çok yerli ve yabancı sanatçının yanında yerel sanatçıların eserleri de öne çıkıyor. Ayrıca festival çerçevesinde etkinlikler sadece şehrin merkezinde değil ilçe ve köylerine kadar uzanmış. Hatta Troya kazı alanı ve uluslararası ödüllerin sahibi Troya Müzesi de festival kapsamında pek çok sergiye ve konsere ev sahipliği yapıyor. Çanakkale’de ağırlanan sanatçılar arasında kadınlar ise öne çıkıyor. 16 Eylül 26 Eylül arasındaki festival çerçevesinde kapılarını açan pek çok sanat merkezi ise festivalden sonra da sanatçı ağırlamaya devam edecek. Festival çerçevesinde açılan sergileri gezerek yaptığım Çanakkale turunda, beni en çok etkileyen işleri not aldım:

İPEK BÖCEĞİ ESERLERİ

İlk durağım Festival çerçevesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilerek sanat alanına çevrilen şehrin merkezindeki Çanakkale Güzel Sanatlar Galerisi Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) İl Temsilciliği tarafından hazırlanan İpek Böceği Kozası İpeksi Ellerde Sergisi. Bu serginin hikayesi bölgedeki kadınların el emeğine uzanıyor. Derneğin İl temsilcisi akademisyen Özlem Atıcı, bölgede unutulmaya yüz tutmuş ipek böcekçiliğini yöredeki kadınlarla birlikte yeniden canlandırmak için önce atölye kurduklarını anlattı. Daha sonra da ürettikleri ipek böceklerinin kozalarından yola çıkarak sergideki eserleri üretmişler.

İkinci adresim şehrin merkezindeki Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi oluyor. Bu mekan üç ayrı sergiye ev sahipliği yapıyor. İlk sergi Çanakkale Savaşları dönemini ilk kez yayınlanan belgeler, günlükler ve fotoğraf eşliğinde anlatıyor. Binanın alt katında ise minyatür ve hat eserlerinden Çanakkale’yi anlatan iki ayrı sergi bulunuyor. Çanakkale Şehitlerine ve Anafartalar Zaferi adlı bu iki sergiden ilki hat eserlerinden oluşuyor. Hat eserleri İsmail Öztürk’e ait.

Diğer sergi ise minyatürlerden oluşuyor ve her iki sergide Çanakkale Savaşları’na odaklanmış işlerle öne çıkıyor. Minyatürler 18 Mart Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü sanatçılarına ait. Anadolu Hamidiye Tabyası ise yerli ve yabancı sanatçıları ağırlıyor. Kürötörlüğünü Hülya Yazıcı’nın yaptığı Çanak-Kale adlı sergi iki genç sanatçının eserine ev sahipliği yapıyor. Genç sanatçılardan Şeyma Balcı’nın seramikten yaptığı eserler festivalin en dikkat çeken eserleri arasında. Bir başka iş ise yine aynı tarabyada yer alan Balkan bölgesinden eserleriyle festivale katılan sanatçılara ait. Bizim Hikayemiz adlı ortak sergide oldukça etkileyici işler var. Kültür ve Turizm Bakanı Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz festivali düzenlerken amaçlarının yerel sanatçılarla dünya sanatçılarını buluşturmak olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Festivalde amacımız kültürel alanda yerel bir hamle yapmaktı. Bölgede kültürle değişim ve dönüşümü öne çıkarmak istedik. Mesela Çanakkale’de festival çerçevesinde 4-5 mekanı sanat merkezine çevirdik ve buradaki mekanlar bizden sonra da sanat merkezi olarak hizmet vermeye devam edecek. Şehirde kültür sanat üzerinden insanların kaynaşmasını istiyoruz. Kültürün bir buluşturma mekanı olduğunu bu festivalde de gördük. Birbirinden farklı görüşteki insanlar aynı şarkıyı hep birlikte söyleyip bir araya gelmesini önemsiyoruz. Aynı zamanda sanatı farklı mekanlara taşıdık. Özellikle caminin içine, kilisenin içine sanat eserlerini ve etkinlikleri taşıdık. Yani halk beklemedikleri yerde sanatla tanışsın buluşsun istedik. Sırada Ankara var. Sonra Beyoğlu ve ardından Konya Mistik Müzik Festivali başlayacak. En son da Diyarbakır’dayız. Önümüzdeki bahar ise İzmir ve Adana’yı ekliyoruz.”